Diyarbakır maalesef yönetil(e)miyor..

Herşey Allah'a emanet yürüyor.

1.) Diyarbakır'ın en büyük caddesi Urfa Caddesinde bazı işyerleri kaldırımları işgal etmiş. Yayalara yürüyecek yol kalmamış.

Mesela, Urfa yolu ile 75 yolun kesiştiği noktada büyük bir otel tüm kaldırımı kendine ait bir oto park alanına çevirmiş. Kaldırımda 2 kişi bile yanyana yürüyemiyor. 1 metre bile kalmayan kaldırımda elektrik direkleri ile karşılaşınca caddeye inmek zorunda kalıyorsunuz.

Yine kantar bölgesinde Tedaş'ın olduğu yerde, tam karşısında bir oto bayii kaldırımı tamamen kendine tahsis!! ettiği için kaldırımda yer kalmıyor. Kaldırımda üst geçit var ve yürümek için mutlaka araçların olduğu caddeye inmeniz gerekiyor. Hâlbuki oto bayisi kaldırımdan biraz geri çekilse veya üst geçit Ayşe Şan parkına doğru yapılmış olsa kaldırımdan inmek zorunda kalınmayacak.

Bu ikisi SADECE birer örnek. Şehrin neredeyse çoğu yerinde kaldırımlar işgal altında. Ne belediye karışıyor nede (varsa) başka ilgili (Karayolları gibi) kurumlar.

2.) Hastanelere randevu alamıyorsunuz. Aylarca sonrasına verilen randevular, aylar sonrasına verilen film çekimleri vatandaşı direkt özel hastanelere yönlendiriyor.

Özel hastanelerde ne kadar yoğunluk olursa olsun o gün filmler çekilip o gün tedavinizi olabiliyorsunuz ama devletin hastanelerinde bu mümkün olamıyor maalesef. Doktorlar çalışıyor, personel çalışıyor ama hizmet yine de yetişemiyorsa bir yerde bir eksiklik yokmudur? Bunun tedbirini almak gerekmez mi?

Özel hastaneye gidemeyen yoksul vatandaşlar ölsünmü yani?

3.) Piknik alanları iğrenç ötesi bir hâlde ama temizlikle ilgilenen kimse yok.

Pazar günü Devegeçidi Piknik alanına girerken ve WC için Para alırken iyi ama temizliğe gelince ortada muhatap yok...

Sorumlusu kim?

Sorumlu DSİ'mi yoksa Diyarbakır Büyükşehir Belediyesimi biz bilemiyoruz.

Tüm WC'ler tıkanmış, ortalık pis su ve dışkı dolu ama temizleyecek kimse yok.

Piknik alanı temiz tutulmamış. Kirli duruyordu.

İnsan para kazandığı yeri biraz derli toplu tutamazmı?

Bu kadar iğrenç bir görüntü şehrimize yakışıyor mu?

4.) İşkur ciddi çalışmıyor. İşkur elemanlarının gidip Kayseri işkur müdürlüğünde 1 ay staj yapmaları ŞART OLMALI. Kayseri'ye gitsinler de iş arayan vatandaşa iş nasıl bulunur öğrensinler.  

Bu işler masada oturmakla olmuyor...

İşkur personeli dediğin gidecek tüm işyerlerinde bizzat gezecek, işverenin istediği nitelikteki personeli soracak, iyice anlayacak ve öyle bir personel geldiğinde direkt işyerine yönlendirecek.

Gerekirse gelen vatandaşın nitelik kazanması için eğitim alabileceği kurslara yönlendirecek.

Diyarbakır'da bu böyle olmuyor maalesef.

Kayseri'de bir ara gidip müracaat ettiğimde işkur personeli benim niteliklerimi hemen not aldı ve ardından derhal bir kaç işyerini aradı ve benide o işyerlerine yönlendirdi.

5.) Belediyelerin bir çok hizmeti durma noktasında.

Doğru dürüst çalışan yok.

Hâlâ bile ilaçlama yapılmadı mesela.

İlaçlama için kiralanan nerdeyse hepsi  4X4 olan araçlar Yeniköy mezarlığı alanında duruyor ama ilaçlama hak getire.

Zaten, ilaçlama için 4X4 arac kiralamak nedir onuda anlamıyorum. Çok daha düşük bütçeli ve doğal olarak çok daha küçük araçlar ilede çok rahat ilaçlama hizmeti yapılabilir. 4X4 kiralama bedeli yerine o küçük araçları satın almanız bile mümkün. Her yıl o 4X4 araçlar için muazzam kira bedelleri vermek zorunda da kalmazsınız.

6.) Pazarcılara daha önce tahsis edilen veya Pazar kurulması için sıfırdan kurulan bazı kapalı alanlar TAMAMEN bomboş atıl duruyor. Değerlendiren yok.

Mesela, Bağlar belediyesinin hizmet binasının arkasındaki kadın pazarı orta yerde atıl duruyor.

Ne pazarcı var ortada nede halk...

Bekçi bile yok yada ben göremedim.

Kendi kendine öylesine çürümeye terkedilmiş.

Yine Nevroz parkı yanında kurulan kapalı pazar birimide bomboş duruyor.

Ne gelen var ne giden.

Zaten, halkın yürüme alanı olmayan bomboş bir yerde bu Pazar niye kuruldu anlamış değilim.

Kayapınar Belediyesi'nin Mastfroş Caddesi girişinde kurduğu organik kapalı pazarda AYNEN böyle (yürüme sirkülasyonu olmayan boş bir yerde kurulduğu için) İŞ YAPAMADI VE EN SONUNDA HACİZ EDİLEREK SATILDI.

Yine Mesela, Kaplan düğün Salonu yanındaki kadın pazarıda bomboş, iş yapmadan öylesine duruyor.

Kimler, hangi akılla bu pazar yerlerine MİLYONLARCA TL masraf yapıp sonrada atıl halde tutuyor anlamak mümkün değil.

Velhasıl, Şehrimizin her tarafında laçkalık diz boyu.

Kurumların NEREDEYSE hiç biri görevini yapmıyor.

Bu kurumları denetlemesi gerekenler ise denetim görevini yapmıyor...

Sahipsizlik bu şehrin kaderi olmuş.

Yazıktır, günahtır. Bu milletin hizmetkârı olacağını söyleyip makamlara gelen ama makamlardaki koltuklara kurulunca halkı unutanlar bu halka ihanet ediyorlar.

Tamam, vatandaşa hizmetkâr olmanızı (artık) beklemiyoruz ama bari yapmanız gereken görevlerinizi doğru dürüst yapın.

Evet, gazetecilerin görevi halkın sorunlarını halkın yöneticilerine hatırlatmak için yazmaktır.

Bizde bu doğrultuda yazma görevimizi yerine getiriyoruz.

Umarız sizde size düşen görevinizi yani çözümleri uygularsınız.

Biz, bize düşeni yaptık, sıra sizde...