Önümüzdeki iki yılın en önemli beş riski arasında devletlerarası silahlı çatışmalar yer alıyor. Bu bağlamda, Rusya-Ukrayna savaşı Avrupa güvenliği açısından, İsrail-Filistin çatışması ise Ortadoğu dengeleri için büyük önem taşıyor.

Gelecek yıllara damgasını vuracak konular arasında kalıcı ekonomik belirsizlik ve ekonomide fırsat eşitsizliği bulunuyor. Hayat pahalılığı krizi süregelirken, bu durum ekonomik ve sosyal eşitsizliği daha da derinleştiriyor. Eşitsizlik, ülkeler arası ve ülkeler içi dinamiklerde hayat pahalılığı, toplumsal kutuplaşma, istemsiz göç ve bölgesel çatışmalar gibi pek çok riskin ve sorunun kaynağı olarak görülüyor. Ne yazık ki bu ciddi ekonomik ve sosyal sorunlara kolay bir çözüm görünmüyor.

İnsanlığın çevreye verdiği zarar artık geri dönülemez bir noktada. İklim değişikliğinin etkilerini, gıda ve su enflasyonu, kirli hava ve artan doğal afet olayları ile doğrudan yaşıyoruz. 2050 yılına kadar dünya gıda tüketiminin yaklaşık iki katına çıkması bekleniyor. Bu artan gıda talebini karşılayabilmek için her yıl Kanada büyüklüğünde bir alana ihtiyaç duyulacak.

Yenidünya düzeni için önemli doğal kaynakların belli ülkelerde yoğunlaşmasının da çatışma riskini artırdığını.

Yapay zekâ, teknolojilerinin gelişmesine paralel olarak, önümüzdeki 10 yıl içinde de bu riskin ön planda olacağı görülüyor.

Dünyadaki seçim takvimiyle kesişince, yapay zekanın bu seçimleri nasıl manipüle edeceği çok tartışılıyor. Fakat yapay zekanın risklerinin yanında fırsatları daha fazla. Tıp ve sentetik biyoloji alanında büyük ilerleme kaydedeceğimiz, insanlığın hemen hemen tüm hastalıklarına çare bulabileceğimiz bir teknolojiden bahsediyoruz.

Tüm bu faktörler bir araya geldiğinde, gelecekte karşı karşıya kalacağımız ekonomik ve çevresel zorluklar, hükümetler ve toplumlar için büyük bir mücadele gerektirecek. Kalıcı ve sürdürülebilir çözümler geliştirmek, insanlık için hayati önem taşıyor.