![]() |
Tweet |
Mehmet Zeki Özer
Bizlere bahşetmiş olduğu bütün nimetlerinden dolayı Yüce Rabbimize sonsuz hamd-ü senalar olsun.
Peygamber’imiz Hz. Muhammed (s.a.v)’e, ailesine ve ashabına binlerce salat-ü selam olsun.
Allah (c.c) bizleri kendisine kul, Habib’ine ümmet eylesin. Son nefesimiz dâhil imanda daim ve kaim eylesin. Rızasına uygun ameller işlemeyi cümlemize nasip eylesin.
Yüce Rabbimizin bizlere bahşettiği nimetlerin en başında iman gelmektedir. İman, Allah’ın varlığına ve birliğine, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe, kaza ve kaderin Allah’tan olduğuna gönülden inanmaktır. Rahmet Peygamberinin bize tebliğ ettiği tüm hakikatleri kalp ile tasdik, dil ile ikrar etmektir. Allah’a sadakat ve teslimiyetle bağlanmaktır.
İman esaslarından birisi de ahirete iman etmektir.
Ahiret, “Ahir kelimesinin dişil (müennes) şeklidir, son, sonra olan demektir. Evvel (ula) kelimesinin karşıtıdır. Ahiret kavram olarak, öbür dünya, ölümden sonraki hayat demektir. Kur’an’da sık yer alan bu kavram, bazen “yevmü’l-ahire-ahiret günü, darü’l-ahire-son yerleşim yeri” şeklinde ifade edilmektedir.
Dünya hayatı için ilk, ölümden sonraki hayat için ise ahiret-son hayat denilmiştir. Her ikisi arasında sıkı bir ilişki vardır. Ahiret dünya hayatını takip eden, ama ölümsüz bir hayatın adıdır. Ahiret hayatının iyi veya kötü temelleri dünyada iken atılır.”
Ölüm denen gerçek her gün yaklaşıyor. Her geçen gün, yaşlı olsun, genç olsun bütün insanların ömür takviminden bir yaprak daha düşürüyor ve herkes kaçınılmaz biçimde hayatının sonuna doğru yol alıyor. Bunu, her gün yaşadığımız sayısız örneği ile görüp duruyoruz. Bütün mahlûkatın, Allah (c.c) tarafından tesbit edilmiş bir ömrü vardır. Takdir edilen bu ömrün sonunda, hepsi de yok olur. İlahi kanun gereği üzerinde yaşadığımız dünya da, bir gün son bulacaktır. Nitekim Kasas sûresinin 88. ayetinde şöyle buyrulmaktadır: “Allah (c.c.)’ın zatından başka herşey helak olacaktır. Hüküm O’nundur ve siz ancak O’na döndürüleceksiniz.” Herşey yok olup, her canlı ölümü tadacak ve sonra ilâhi bir emirle tekrar dirilecektir. İşte bu tekrar diriliş gününe “ Kıyamet Günü” diyoruz.
Ancak insanın ölümü, kainat düzeninin bozulması ile kıyametin kopması her şeyin sonu değildir. Aksine, kıyametin ardından, bozulan düzen yeniden kurulacak, ölen herkes tekrar diriltilecek, ikinci ve sonsuz bir hayat başlayacaktır. Yüce Allah'ın kudreti ile gerçekleşecek olan bu ikinci hayata da "Ahiret hayatı" diyoruz.
Son, son gün veya sonra olan anlamlarına gelen ahiret ölümden sonraki dirilişin ardından başlayan hayattır. Ahiret Kur’an ‘da dünya hayatından sonraki ebedi yaşam için kullanılan bir kavramdır. Ahirete iman etmek, inanç esasları arasında özel bir yer işgal eder. Bunu birçok ayet ve hadisten de anlamak mümkündür. Bu dünyada Rabbinin rızasını gözeterek, O’nun davası için her türlü meşakkate, zorluğa katlanan insanlar için ahirette bunun karşılığı vardır. Bir Müslüman dünyada Rabbine olan bağlılığından dolayı gördüğü eza ve cefalarla hiçbir zaman alçalmaz, aksine Allah katında daha fazla yükselir.
Kıyamet gününe ve Âhiret hayatına inanmak, iman esaslarından olup dinimizin çok önemli bir rüknüdür. Haşr gününe ve Âhiret’e iman, gaybe iman cümlesindendir. Gaybe iman, insan idrakinin üstünde olan ve ancak işitmekle kabul edilen hususlardandır. Bunun da esası, Kitap ve Sünnettir. Kıyamet ve ahiretle ilgili Kur’an ayetleri ve hadis-i şerifler ne kadar iyi bilinirse, buna iman da o kadar kuvvetli olur. Cenâb-ı Hakk’ın Kitabında ve Rasûlullah (s.a.v.)’ın hadislerinde yer alıp, iman esaslarından olduğunu belirtiğimiz Kıyamet Gününe ve Âhiret’e inanmayan, onda şüphesi olan kimse, dinden çıkar ve küfre gider. Bundan dolayı Haşr ve Âhiret’e iman zorunludur. Zaten iman esaslarından hiç birisi inkar edilemez. Çünkü onlar kabul edilmedikçe , hakiki iman gerçekleşemez. Bu hakikatı yüce Rabbimiz, ‘‘Onlar sana indirilene de, senden önce indirilenlere de inanırlar. Ahirete de kesin olarak inanırlar.’’ (Bakara, 4) ayetiyle ifade etmektedir.
Âhiretin varlığı aklen caiz, mümkün ve naklen sabit, gerçektir. Bakara süresinin 28. Ayetinde yüce Rabbimiz, “Allah’ı nasıl inkar edersiniz ki ölüler iken sizi diriltti. Sonra sizi vefat ettirip tekrar diriltecektir. Daha sonrada ona döneceksiniz.’’ buyrulmaktadır.
Allah Teala: “O ilkin mahluku yaratıp sonra iade edecek (öldükten sonra diriltecek) olandır ki, bu Ona göre pek kolaydır. Göklerde ve yerde en yüce sıfatlar O’nundur. O yegane gâlip, yegane hüküm ve hikmet sahibidir.”(Rûm 30/27) ve “Şüphe yok ki Allah kabirlerde olan kimseleri tekrar diriltecek” (Hacc 22/7) buyurarak ölüleri mutlaka dirilteceğini, yeni bir hayata kavuşturacağını ve ahiretin gerçekleşeceğini kesin olarak haber vermiştir.
Hz. Aişe validemiz anlatıyor: Peygamberimiz:
– İnsanlar kıyamet günü (ilk yaradılışları gibi) yalın ayak, çıplak ve sünnetsiz olarak haşrolacaklardır, buyurdu. Ben.
– Ey Allah'ın Resûlü, erkek kadın bir arada mı? Bunlar birbirlerinin edep yerlerine bakarlar, nasıl olur? dedim. Peygamberimiz:
– Ey Aişe, haşir işi çok zordur, insanların birbirlerine bakmalarına müsait değildir. (Buhari, Rikak 45) buyurdu.
Hz. Ali ahireti inkâr eden birisine şöyle demişti: "Benim dediğim olursa sonunda sen zararlı çıkarsın. Fakat senin dediğin olursa, ben zararlı çıkmam. "
Mümin, imanı ve Kur'an ahlâkı ile ahlâklanmasının neticesini ahirette göreceğine, Allah'ın lûtfuna nâil olacağına yakînen inandığı için ölüm ve âhiret hayatı, onu tedirgin etmezken; hayatını küfür ve isyanla, zulüm ve haksızlıkla geçiren kâfir, asî ve zalim ise ölümü ve ölümden sonraki ahiret hayatını istemez.
Ahirete İmanın Tesiri:
Ahiret inancı, en iyi oto kontrol (kendi kendini denetleme) sistemi olarak kabul edilebilir. Bu inanca sahip olan kimse, kanun ve polis korkusundan uzak olan yerlerde dahi kötü söz ve davranışlarda bulunamaz. Daima insanlara yardım ve hayra koşmayı prensip edinir. Çünkü, kendisinin bir başı boşluk içinde olmadığını, kontrol edildiğini bilmektedir. Böyle bir durumda, mücadele gücünü kaybetmeden çalışmasına devam eder, sabretmesini bilir. Yine şuna emindir ki, ebedî ve sonsuz hayatta mutlaka hakkını alacaktır. İnsanoğlu sonsuzluğu ister, sevdikleriyle, güzellikleriyle, iyilikle sonsuzluğa ulaşmak ister. Ruhun sonsuzluğu aradığını, ancak düşünce ve hayalini bununla tatmin edebildiğini görüyoruz. Çok sevdiği bir kimseyi kaybeden insanın bir gün gelip onunla ebedi olarak yaşayacağını düşünmesi ve buna inanması ona yaşama sevincini verir. İnsan hayatta karşılaştığı olumsuz hadiselerin, haksızlıkların, zülüm ve adaletsizliklerin, çaresiz hastalık ve sakatlıkların ızdırabına, ancak ahiret inancı ile direnme ve sabretme gücü bulur. Haksızlığa uğrayınca hiç kimsenin yaptığının yanında kalmayacağına inanmak, insan için en büyük tesellidir; ya da yaratılıştan sakatlık gibi bir durum varsa ahiret inancıyla doğacak sabır ve buna verilecek mukafat ümidi, insanın en büyük sığınağı olur.
Ahirete inanmak dünya hayatında huzur ve saadetle yaşamanın ilk şartıdır. Ahirete inanmayan kimseler hiçbir ahlaki kayıt tanımayan fert ve cemiyetlerin huzur ve güvenini bozan zavallı kimselerdir. Ahirete imanın olmadığı ve zayıf olduğu toplumlarda yalan, hırsızlık, zina, hayasızlık ve adam öldürme gibi akla gelen her türlü fenalık rahatça işlenebilir ve böylece toplumlar yıkılıp giderler.
İnsan dünyada yaptıklarının bir gün hesabını vereceğine ve o günkü mahkemede hâkimin bizzat Allah Teâlâ olduğuna inanır ve bu inancını ölünceye kadar muhafaza ederse, her işinde dikkatli olur. İşlerinde doğruluktan ayrılmaz. Kimseyi aldatmaz. Kimseye haksızlık yapmaz. Yalan konuşmaz. Kimsenin malına ve ırzına göz dikmez. Kendi hakkı kadar başkalarının hakkını da gözetir. Kendisine lâyık görmediği bir şeyi din kardeşlerine de Iâyık görmez.
Evet, ahiret gününe iman eden insan, bu dünyada yaptıklarından bir gün hesaba çekileceğini, ama büyük ama küçük her amelinden bir muhasebe eleğinden geçeceğini ve sonunda ya mükafat ya da ceza ile karşılaşacağını bilir. Ve hayatını bu doğrultuda sürdürür.
Bu inanca sahip olan kimse hesap günü gelip çatmadan evvel, kötülükleri azaltır ve iyilkleri çoğaltılır. Allah'tan korkar. O'na karşı gelmekten çekinir. Günah işlememeye gayret eder. İşlediği günahlardan hemen tövbe eder. Günahkâr olarak Allah'ın huzuruna gitmek istemez.
Ahirete inanmanın insana kazandırdığı en önemli özellik onun büyük hesaptan önce bu dünyadayken kendisini hesaba çekmesini sağlamasıdır.
“Sizi sadece boş yere yarattığımızı ve sizin gerçekten huzurumuza geri getirilmeyeceğinizi mi sandınız.” (Müminun, 115) ilah-i hitabını duyan insan nefsini hesaba çekerek daima salih amellerle kendini bu büyük güne hazırlar.
İnsanın annesinden, babasından, hanımından, çocuklarından hasılı en yakınlarından kaçacağı bir gün...
“O kişi kardeşinden, annesinden, babasından, eşinden ve çocuklarından kaçar. O gün herkesin kendine yetip artacak bir derdi vardır.” (Abese 34-7). Allah Rasulü de bu konuda şöyle buyurmaktadır: “Akıllı kişi kendisini kıyametten önce bu dünyadayken sorgulayan ve ölümden sonrası için amel eden kimsedir.” (Tirmizi)
Bunu en güzel biçimde yapan Hz. Ömer şöyle demektedir: “Hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekiniz. En büyük arz için süslenin. Kıyamet günü hesap ancak kendisini dünyadayken sorgulayan/hesaba çeken için kolay olur.” (Tirmizi)
İnsanlığın bir bakımdan yarısı olan ihtiyarlar yalnız ahiret hayatıyla yakınlarında bulunan kabre karşı tahammül edebilirler. Çok alakadar oldukları hayatlarının yakında sönmesine ve güzel dünyalarının kapanmasına mukabil bir teselli bulabilirler. Çocuk hükmüne geçen ve çabuk üzülen o ince ruhlarında, ölüme ve ümitsizliğe karşı ancak ebedi hayat ümidi ile mukabele edebilirler. Yoksa o şefkate layık muhteremler, sükunete ve kalp rahatlığına çok muhtaç o endişeli babalar ve analar, öyle bir ruh sıkıntısı ve darlığı hissedeceklerdi ki, bu dünya onlara karanlıklı bir zindan ve hayat dahi boğucu bir azap olurdu.
Toplumsal hayatın önemli bir bölümünü teşkil eden gençler, delikanlılar çok yoğun olan duygularını, nefis ve arzularını, zulümlerden tahribattan durduran ve toplum hayatının güzel bir şekilde devam etmesini sağlayan, yalnız cehennem fikridir. Yoksa cehennem endişesi olmazsa, “hüküm çoğunluğa göre verilir”, kaidesi ile o sarhoş delikanlılar arzuları peşinde, çaresiz zayıflara, güçsüzlere dünyayı cehenneme çevireceklerdi.
İnsanların neredeyse yarısını teşkil eden çocuklar yalnız cennet fikriyle, onlara dehşetli ve ağlatıcı görünen ölümlere ve vefatlara karşı dayanabilirler. Gayet zayıf ve nazik vücudlarında manevi bir kuvvet bulabilirler ve her şeyden çabuk ağlayan gayet mukavemetsiz mizac-ı ruhlarında o cennet ile bir ümit bulup sevinçle yaşayabilirler.
Musibetzede... Semavî veya arzi musibetlere maruz kalmış, bağını bahçesini dolu vurmuş, sel götürmüş, binası depremde başına yıkılmış, kurduğu ümran harab olmuş, aile ve yuvası ile derbeder olmuş ve bunlara benzer bütün musibetzedeler de ancak öldükten sonra dirilmeyi düşünmekle teselli bulurlar. Zira bu inanca göre musibetlerde giden mal sadaka olur, can ise onu şehidlik mertebesine erdirir. İşte bu düşünce ile orada rahat ve huzura kavuşur.
Eğer yediden yetmişe herkesi huzurlu etmeyi düşünüyorsanız, bütün gönüllere haşir akîdesini yerleştirmeye çalışın... Zira o zaman gençler, nizam ve intizam içine girecek, çocuklar haylazlığı bırakacak, yaşlılar cennet yolcuları olarak saâdet içinde yaşayacak ve o hanenin içinde saâdet şimşekleri çakmaya başlayacak ve daha âhirete gitmeden âhirete ait mânâlar o hanede terennüm edilecek ve bunların neticesinde de daha dünyada iken cennet hayatı yaşanır hale gelecektir.
Herkesin başına bir bekçi dikemeyiz, ama ahirete imanla yoğrulmuş vicdan bekçilerini insanların kalbine yerleştirebiliriz. O zaman toplumda anarşi, istibdat ve zulüm yerine itaat saygı ve adalet hâkim olur. Fertler, aileler, kurumlar, toplumlar hatta bütün dünya huzur ve sükunet içinde yaşar.
Bu inanca sahip olan kimse hesap günü gelip çatmadan evvel, kötülükleri azaltır ve iyilkleri çoğaltılır. Allah'tan korkar. O'na karşı gelmekten çekinir. Günah işlememeye gayret eder. İşlediği günahlardan hemen tövbe eder. Günahkâr olarak Allah'ın huzuruna gitmek istemez.
İşte ahiret inancı, insanın, duygu, düşünce ve davranışları üzerinde böyle olumlu etkiler yapar.
Ne mutlu, hayatını iman, ibadet ve ahlak ile süsleyenlere. Ne mutlu, ömrünü hayırlı işlerle bereketlendirenlere. Ne mutlu, Allah’ın rızası doğrultusunda yaşayıp istikametten ayrılmayanlara. Ne mutlu, o hesap gününe hazırlananlara. Yine ne mutlu o günü hiç unutmayanlara.
Yüce Allah, bizleri ahiret inancından ayırmasın. Bu ümmeti; gazaba uğramış, sapkın, bâtıl ve yanlış yollara düşenlerden eylemesin! Amin. Allah’a emanet olun.
başakşehir escort,ikitelli escort,güneşli escort,kayaşehir escort,bağcılar escort,esenler escort,eyüp escort,güneşli escort,kumburgaz escort,topkapı escort
deneme bonusu veren siteler slot siteleri casino siteleri bonus veren siteler