Diyarbakır'da 19-20 Kasım tarihlerinde meydana gelen şiddetli yağışlards ilk belirlemelere göre, Lice-Kulp ilçeleri sınırındaki Sarum Çayı köprüsünün çökmesine neden oldu. Bölgede ulaşım felç olurken, Kulp ilçesine bağlı köylerin yolları sular altında kaldı. Bismil'de 200 hindi telef oldu, çay kenarındaki arı kovanları zarar gördü. Kırsal Karatepe, Karaköprü ve Of mahallelerinde dereler taştı, Of Mahallesi'nde yol ulaşıma kapandı ve bir büyükbaş hayvan çiftliği sular altında kaldı.

Yağışın etkili olduğu bölgelerde eğitim bir gün ara verilirken, Kulp ve Bismil ilçelerinde yaşanan sel felaketinde bir kişi hayatını kaybetti. Evler ve iş yerleri sular altında kalırken, Hazro ilçesindeki Hazro Vadi Deresi taştı, Hürriyet Mahallesi Şehitlik Caddesi trafiğe kapandı.

Konuyla ilgili Olarak HEDEP Diyarbakır Milletvekili Serhat EREN, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki’nin yanıtlaması istemiyle yazılı soru önergesi verdi.

Eren yazılı önergesinde;

"Diyarbakır'da 19 Kasım günü başlayıp 20 Kasım’da devam eden sağanak yağış nedeniyle Lice-Kulp ilçeleri sınırındaki Sarum Çayı köprüsü yıkıldı. Bölgede ulaşım sıkıntısı yaşanırken, Kulp ilçesine bağlı bazı köylerin yolları ulaşıma kapandı. Bismil'de 200 hindi suya kapılarak öldü, çay kenarındaki arı kovanları zarar gördü. Yağışın etkili olduğu Kırsal Karatepe, Karaköprü ve Of mahallelerindeki derelerde taşkın meydana geldi. Of Mahallesi’nde yol ulaşıma kapandı, dere yatağı yanındaki bir büyükbaş hayvan çiftliği de su altında kaldı. Kırsal Aralık Mahallesi’nde de yıldırımın isabet ettiği bir evin çatısında hasar oluştu. Kulp ve Bismil ilçelerinde eğitime bir gün ara verildi. Hani ilçesinde bir kişi sele kapılarak vefat etti. Birçok ev ve iş yerini su bastı. Hazro ilçesinde yağış nedeniyle debisi yükselen Hazro Vadi Deresi, bitişiğindeki Hürriyet Mahallesi Şehitlik Caddesi’ne taştı. Taşkın nedeniyle yol trafiğe kapandı.

Yaşanan sağanaktan meydana gelen bu zararlar belediyelere atanan kayyımların sorumluluğundadır. Diyarbakır’da kayyımlar, arsaları satmakla, ihaleleri yandaş şirketlere peşkeş çekmekle, rüşvet çarklarıyla, belediyedeki kadın çalışmalarını durdurmakla, Ceylan Önkol’un, Hafız Akdemir’in, Vedat Aydın’ın isimlerini parklardan sökmekle meşguller. Oysa belediyelerin görevi halka hizmet etmek, yaşanılabilir, sağlıklı ve güvenli bir kent inşa etmektir. İktidarın kayyım politikası, halkın kaynağını halk için kullanarak halka hizmet etmek değil, halkın oyuyla seçilmiş belediye başkanlarını halktan kopararak halkın temsiliyetini yok etmek, aynı zamanda halkın kaynaklarından zenginleşmek, bu arada da öz gücünü seyreltmek, asimilasyona uğratmak, kimliksizleştirmek, hafızasızlaştırmak ve kendine tabii kılmak üzerinedir. İktidarın bu politikası, halkı öldürüyor, evsiz bırakıyor, malına zarar veriyor, halk gitgide yoksullaşırken kayyım ve yandaşları zenginlik içinde halkın kaderini çizmeye çalışıyor. Kayyım atanan şehirlerimizde, yeterli alt yapı ve üst yapı hizmetleri yok, ilgisiz ve gereksiz bakım onarım çalışmaları ihalelerle yandaş şirketlere açılırken, halkın ihtiyacı olan hizmetler için adım atılmıyor ve sadece sağanak bir yağışta insanlarımız ölüyor, hayvanları telef oluyor, yaşam alanları zarar görüyor" ifadelerini kullandı.

Bu felaketlerin sorumluluğu, belediyelere atanan kayyımların ihmali olarak gören Eren, Diyarbakır'daki kayyımların, halkın acil ihtiyaçlarına yönelik hizmetleri aksatmakla meşgul olduğu, kaynakları israf ettiği ve rüşvet çarklarına bulaştığını iddia ediliyor. Halkın temsilcileri yerine atanan kayyımların, halkın güvenliği ve yaşam kalitesini göz ardı edildiği belirtiliyor.

Yerel halkın yaşadığı mağduriyetlere ve sel baskınlarına ilişkin sorumluluk, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki'ye yöneltilen yazılı soru önergesiyle gündeme taşınması ve konuyla ilgili Bakan Özhaseki'nin nasıl bir cevap vereceği kamuoyu tarafından merakla bekleniyor.