Bugun...



DEMOKRASİMİZİN ÖNÜNDE YENİ MİLLİYETÇİ TÜRK TROYKASI VAR.

Bu haftaki konuğumuz aramızda yaşayan, tanıdığınız, bildiğiniz bir aydın, bir iş insanı, siyasi analist Mahmut Şimşek ile tarihi seçimleri konuştuk. Mahmut Şimşek.” tarafım ama partizan değilim, artisanım” diyen bir doğrucu Davut . Yine onun deyişiyle,”sözüm sermayemdir, düşüncem ibadetimdir” diyen bir Kürd aydını, demokratı. Toplumsal mutabakat Derneği genel Başkanı Mahmut Şimşek üstadımız ile seçim sonrası bir sohbet yaptık. Sözü uzatmadan her zaman olduğu gibi çarpıcı analizleriyle bu sohbetimizi sizinle paylaşıyoruz.

facebook-paylas
Güncelleme: 22-05-2023 21:51:06 Tarih: 22-05-2023 00:15

DEMOKRASİMİZİN ÖNÜNDE YENİ MİLLİYETÇİ TÜRK TROYKASI VAR.

Seçim sonuçlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Masa başında yapılmaya çalışılan tüm şüpheci söylentilere rağmen seçimler tarihimizin en kavgasız geçen, en güzel seçimi oldu. İktidarın oyu azaldı ama mecliste seçim kazanan taraf oldu. Muhalefet çok bağırdı çağırdı. İlk turda iki sandıkta da fark atıyoruz dediler ama birinci turda ancak bir miktar oy artırdıkları görüldü. Dedikleri iki sandıkta da çıkmadı.

Neden Ustad?

Çünkü demokrasi için ulusal kan uyuşmazlığı ön plana çıkarıldı. Demokrasi için ittifakı düşmanlık ittifakına çevirdiler. Oysa dost bildikleriyle de düşman bildikleriyle de Türkiye Büyük Millet Meclisindeydiler. Taraflar deve kuşu politikası ile hem kendilerine hem demokrasiye kaybettirdiler. Sandıkta da ne kuş olabildiler ne deve…

Ya Kürd Sayfası?

Kürd sayfasında da malum ve maruf sol mirasyediler yine Kürdün sırtından meclise girdiler. Kürd kanı üzerinde de sosyalizme endekslenmiş kimileri demokrasiye değil, diktatoryal demokrasiye çanak tutacaklar. HDP(YSP)li Kürdeler atalarının yakın tarih cellat torunlarını seviciliğine devam edip meclise taşımaya hicap duymadılar. Onlarda ana muhalefet CHP gibi bu seçimde atı arabanın arkasına koyduklarını sandıklar açıldıktan sonra çaresizce sonuca bakakaldılar. CHP Cumhurbaşkanlığını kazanmak uğruna milletvekillikleri ve bürokrasi koltuklarını keş para gibi dağıttığı görülüyordü. Cumhur ittifakının devleti ve iktidar siyasetini okumadaki yeteneğinin çok gerisinde kaldılar. Cumhur İttifak’ı “Kutsal ittifak” gibi dururken, Millet İttifakı, “Çıkar ittifakı, Çıkar koalisyonu izlenimi verdi. Bu görüntü bile Cumhur İttifakına yaradı.

 Seçim ittifaklarının vatandaşa vaadi ve seçim sonuçlarını nasıl gördünüz?

Bu seçim kadar, halkın kesesinden bol bol konuşan liderler görmedim. Mutfağın yandığını herkes görüyordu. Biri,” iktidarım verdim” diğeri “iktidara gelirsem anında vereceğim.” söylemlerine sarılınca, iktidarın verdiği daha güvenilir bulundu. Sonuç olarak,

 Kimi partilerin aldığı oy oranı azaldı, vekil sayıları çoğaldı. İttifaklar genelde küçük partilere yaradı. CHP yerinde saydı. Başkanlık sistemini anlayan kafa yoran hiçbir parti yine yoktu.

Teröre karşı mücadelede ittifakların arasında bir fark görüyor musunuz?

 Her iki ittifak arasında bir fark yok gibi. Her parti ulus devlet milliyetçiliğini önde tutmaya çalışıyor. Terör konusunda tüm partiler terörü ortadan kaldıracak demokratik argümanlardan yoksunlar. Terörün varlığı adeta varlık sebepleri. PKK her partinin tabağında kanlı fix menüdür hala. Bu nedenle bu seçimde de kalıcı demokratik birlik siyasetinden, demokratik bir ekonomiden, demokratik bir kültürden ve koşullarından söz ededen olmadı. Teröre saldırıyı Allah için ihmal eden yok. Ama legal yandaşlarına yanaşmaktan da geri kalan yok gibi. Yeni meclis tablosunda hangi taraf devlet başkanlığını kazanırsa bu yaklaşım değişmeyecek. İhtimaldir belki Sayın Erdoğan’ın ileriyi gören cesur demokratik adımları özellikle silahlı terör örgütünü ve paydaşlarını yapa yalnız bırakır, ters köşe yapar ihtimali bile zayıf kalacağa benzer. Sayın Erdoğan’ın önünde, Türkiye demokrasisinin önünde, artık yeni Milliyetçi Türk troykası var. Mhp, İyi Parti, Oğanlı Zafer Partisi var. Devletin savunma aygıtını elinde tutan Cumhur İttifakı sahada teröre ve iltisaklı sivillere göz açtırmadığını herkes kabul ediyor. Fakat katıksız hapisten öte bir şey ifade etmeyen bu adımların demokrasiyi nereye sürükleyeceğini ve gereğini henüz kimse söyleyemiyor. Millet ittifakının ise yarını yok. Endülüslü Tarık Bin Ziyad ordusuna dönüşmüş. Önünde Erdoğan okyanusu, arkasında Terör iltisaklı bir Parti… 

Anti Erdoğanist bir muhalefete evrilen Millet ittifakına ABD den ve AB dan gelen açık desteği nasıl karşılıyorsunuz?

Doğrusu içerde ve dışarıda rakiplerini önemsemeyen ve kendine çok güvenen Erdoğan ve partisi, kendisine karşı birleşenleri yüksek sesle hizaya getirme ve germe huyundan vazgeçmiyor. Evet, karşımızda çeyrek yüz yıldır siyasette diplomasinin Pele’si ve Messi’si olmayı beceren bir Erdoğan var. Rakibinin kozlarını elinden alıp saf değiştirebilen kıvrak ve vurucu bir lider. Şartların ne zaman ondan yana gelişeceğini rakiplerinden daha iyi tahmin ediyor ve acımadan vuruşunu yapıyor. ABD ve Brüksel ABD’si (Avrupa Birleşik Devletleri) demokrasimizi bahane etse de aradığı ekonomik ilişkilerdir. Her halükarda Erdoğan hala bu güçlere daha yakındır diye düşünüyorum. 

Siyasi parti ve ittifak ilişkilerinde ön planda olan ne sizce?

Doğrusunu söylersek, Milliyetçiliği şişirmekten başka bir şey görmedim. Cumhur ittifakı Türk İslam Milliyetçiliği üzerinden biraz daha uyumlu… Millet İttifak’ı da milliyetçilikten başka hem mecliste hem de bakanlıklarda kotarılacak sandalye peşinde anlaşmalı koalisyon gibi...

 Millet İttifakını oluşturan partilerden CHP’nin tarihte Kürt halkına yaptıkları hala dillerde iken, İyi Parti liderinin İçişleri bananı iken bölgedeki faili meçhul cinayetlerin şaha kalktığı dönemi unutan PKK ve Kandilin Millet İttifakını desteklemesini nasıl görüyorsunuz?

Efendim Hz. İsa’nın Musevilere;“hanginiz günahsızsanız ilk taşı atın” dediği gibi. Bu sistemde mazlum Kürd ile ayıplı olmayan hangi parti var? İttifak sürecinde CHP’nin korkak Bezirganı oynadığını gördük. İyi Parti, iyi bir milliyetçi bile olamadı. “Faili Meçhul”lerle kötü bir siyasi geçmişi olan “Korkunç Yenge” lakaplı hanımefendinin seçimden sonra yeni bulunan salyalı Zafer partili ırkçı milliyetçilikle ne yapacağı bilinmez. PKK ise  “ yaptığım şey doğrudur” mantığı ile yaşıyor. Hekes, evet herkes 28 mayısta kesilen saçlarına ve insanlarına yeniden bakarken, demokratik olgunluğun ve toplumsal mutabakatın sokağından bi haber bir görüntü içindeler...

 İttifakın ve dış destekçisi Yeşil Solun oy kaybını neye bağlıyorsunuz? 

TV programlarının bir kaçında “Samimiyetsizlerin samimiyeti”  veya “ilkesizlerin ilkesi” tanımını bu arkadaşlar için kullanmıştım. Kürd bisiklet sürüyormuş. Kaza yapmış. Valinin arabasına çarpmış. Arkadaşı ona “ Kürde bisiklete ne gerek, gider valiye çarpar işte” denilen anonim söz gibi… Kürdün sosyalist siyasi bostan korkuluğu gibi dublörlere, paşa torunlarına çok mu ihtiyacı vardı, sormak lazım… Gizlilik ve kapalı kapılar artık çok şeyi saklayamıyor. Tüm büyük partiler oy kaybetti ama kayıp 2.5 milyon Kürd oyu nerede?

YENİDEN REFAH PARTİSİ’nin ilk seçimde 5 Milletvekili çıkarmasına nasıl bakıyorsunuz? Zamanla AK PARTİ’nin yerini alır mı?

Göreceli bir başarıdır. Türkiye siyasetini kaldırma kuvveti ne olacağı, planı, programı ve duruşu, kendini yenilemesi ne kadar zaman alır, bilmiyoruz? Bir siyasi mirasın üzerinde mi, altında mı kalacak bilmiyoruz. Cin olmadan nasıl adam çarpar, demem…

 HÜDAPAR’ın bölgede Kürt sorunun çözümünde yeni bir adres olma ihtimali var mı?

HÜDAPAR kendi İslami periferisinde ayakları yere basan, federal yaşama yakın ama seküler olmayan, olamayacak olan şer’i amaçlı kardeşlerimizden oluşuyor. Lokal kalması, marjinal kalması günümüz koşullarına daha yakın. Bu proğramı ile her Müslüman Kürdün dikkatini cezb eder, öyle kalır. Kötü mü? Hayır. 

HÜDAPAR’ın veya partilerden seçilen imam vekillerin mecliste yemin etmesini nasıl karşılıyorsunuz?

Çok ağır, bir müslümana  yüz yıllık bir soru… Açık, net bir yemin metini var. Siyasiler Dar-ül İslamı gerekçe gösterseler bile… Şer’i hükümlere göre sıkıntılı... Kâbe üzerine yemin edilmesi nasıl yemin sayılmazsa, meclisteki yeminde battal ve batıl bir söz vermedir diye geçiştirebilirsiniz.  Zorlasanız bazıları der ki yemin değil, söz verdim. Niyet önemli… And içerim ne demek? O andı içene sormak gerek.

                        

Sizce bu süreçte iktidara gelen ittifaklardan hangisi Kürd sorununu çözer?

Burada Kürd Sorunu yerine Kürd Demokratik Hakları tanımım ile sorunuza yanıt vereyim. Gönül isterdi ki demokrasi yarışına giren taraflar harika şeyler söylüyor, diyebilseydik. Şüphesiz çeyrek yüzyılın en cesur lideri son dönem sıkıntılarını saymasak Sayın Erdoğan’dır. O da kazansa bile bir süre susmak zorundadır. Anayasasız, yerel alt yapısız ve denklemi her an bozmaya hazır silahlı PKK hareketin varlığı, modernleşeceğine, azgınlaşacağa benzeyen Türk milliyetçiliği… Gelişen şartlar demokrasiye pek uymuyor. Demokrasiye uymayan gelişmeler Kürd demokratik haklarını engeller, erteler ama geliştirmez.

Parlamentoda çoğunluğu elde eden Cumhur ittifakı Cumhurbaşkanlığını kaybetme ihtimali var mı? Kaybetse ne olur?

Ona şüphesiz halk karar verecek. Üstün bir çoğunluk olmasa da Cumhurbaşkanlığını kazanmaya en yakın görünen Sayın Erdoğan’dır. İlk adımda normalleşmeyi sağlamalıdır. Eski dostları DEVA-GELECEK ve SAADET ile demokrasi adına hangi adımları atar, onlarla bir araya gelme iklimini ne kadar sağlarsa o kadar yasallarla  konuşur. KHK larla değil. Bunu başarmak Erdoğan kadar, Davutoğlu, Babacan ve Karamollaoğlu’na kalmış.

Sizce?

Bırak denemeyi Erdoğan onları demokratik birlik için iknaya zorlamalı… İlk vazifesi bu olmalıdır. Bu ülkeye demokrasi, demokrasi için de toplumsal mutabakata ihtiyaç var. STK, DKK, Vakıf ve Kanaat insanları, Üniversiteler cesaretle adımlar için düşüncelerini söyleyebilmeliler.

Peki bu liderler de ego mu, demokratik olgunluk mu üstün gelir?

 Zaman liderlerin ulusal kahraman olmasını değil, ulusal bilge olmalarını emrediyor. Bütün bunları seçim sonrası göreceğiz…

28 Mayıs seçimlerini kim kazanırsa, ne olur?

En güzel kararı sandık verecek… Lakin bu meclisin yeni tablosu ile başkanlığı kazanan Kılıçdaroğlu olursa; meclisteki sayısı nedeniyle ne ittifak çelişkilerini giderebilir, ne de demokrasiye katkı sunabilir. Erken seçim ile kaos kol kola girer.

Diyarbakır’da her partinin size evet diyeceği, her Diyarbakırlının oy veceği demokrat bir duruşunuz, birikiminiz, sözlü ve yazılı eserleriniz var. Siz neden aday olmadınız diyenleri biz de basın olarak duyuyoruz. Sahi neden aday olmadınız?

Kısmet diyelim. Takdir edersiniz ki bir kere her partiye gitmem. Üyesi olduğum partinin genel merkezinin teklifine de sadece teşekkür ettim. Yiğit halkımın derdini anlatmadan fil fişi kulelerde oturmak, biraz da bana göre bir iş değil…TMD’li yakın çalışma arkadaşlarım bunu biliyor. Toplumsal Mutabakat Derneği bir düşünce kuruluşudur ve iyi kötü halkımıza bir şeyler söylüyoruz.

Çok mütevazisiniz, son sözünüzü alayım Üstadım.

Son kitabımdaki bir aforizma ile bitirmek istiyorum sohbeti

Elbette daha güzel olur.

Hilesiz demokrasinin en güzel maçı seçim, en adaletli hakemi halktır.

Çok teşekkür ederim Üstadım. 28 Mayıstan sonra tekrar görüşmek üzere.

Muharrem Mermutlu özel röportajı  




Bu haber 3159 defa okunmuştur.


Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER Diyarbakır Haberleri

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
YUKARI YUKARI