Bugun...



Güçlü; “Seçimler, Kürtler ve Türkler için olumlu bir sonuca yol açtı”

14 Mayıs’ta yapılan Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilli Genel Seçimlerini ve 28 Mayıs’ta yapılacak Cumhurbaşkanlığı ikinci Tur seçimini değerlendiren Kürt Yazar ve Siyasetçi İbrahim Güçlü, Cumhur İttifakı, kazanması halinde büyük tehlikeler yaratacak Millet İttifakı- PKK – FETÖ Koalisyonunu seçimde yenmekle büyük tehlikenin önüne geçtiğini ifade ederek, Seçimin Kürtler ve Türkler için önemli detayları olan en genel anlamda olumlu bir sonuç olduğunu söyledi. Güçlü, Cumhur İttifakı’nın ve R.T.Erdoğan’ın seçimleri kazanması AK Parti Hükümetleri Döneminde yapılan Kürt açılımlarının devam edeceğini ve ortadan kalkmayacağını da gösterdiğini de sözlerine ekledi.

facebook-paylas
Tarih: 24-05-2023 00:30

 Güçlü; “Seçimler, Kürtler ve Türkler için olumlu bir sonuca yol açtı”

Kürt Siyasetçi ve Yazar İbrahim Güçlü, 14 Mayıs’ta yapılan Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilli Genel Seçimlerini ve 28 Mayıs’ta yapılacak Cumhurbaşkanlığı ikinci Tur seçimini Güneydoğu Güncel Gazetesi’ne değerlendirdi.

İşte, Güçlü ile yaptığı röportajın detayı;

“KÜRTLER VE TÜRKLER İÇİN ÖNEMLİ DETAYLARI OLAN EN GENEL ANLAMDA OLUMLU BİR SONUÇ OLDU”

14 Mayıs Seçim Sonuçlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

“2019 Yerel Belediye Başkanlığı seçimlerinden sonra, Millet İttifakının ve özellikle CHP’nin PKK/HDP desteği ile Ankara İstanbul, İzmir gibi büyük şehir belediyelerini kazanmasından sonra, Cumhurbaşkanlığı ve genel milletvekili seçimleri için sürekli bir şekilde “erken seçim” talebinde bulundular. Millet İttifakı aslından seçime hazır olmadığı halde, erken seçimi siyasi, ekonomik, toplumsal krizi yaratma amaçlı olduğu görülüyordu. Daha sonraki ekonomik operasyonlar da bunu doğrulayan bir enstrümandır.  Ama Cumhurbaşkanlığı Hükümeti, bu operasyonlara ve erken seçim talebine karşı direndi. Cumhurbaşkanlığı ve genel milletvekili seçimlerinin 14 Mayıs 2023 tarihinde yapılmasına Cumhurbaşkanı R.T.Erdoğan tarafından karar verildi. Bu konuda da muhalefetin itirazları geldi. Onlar da aşıldı. Seçime karar verilmesinden sonra 10 Türk ve Kürt şehrinde “asrın felaketi”, “kıyamet” olarak nitelendirilen depremden sonra da seçimin erteleneceği spekülasyonları yapıldı. Bu görüş, Hükümetin ve Yüksek Seçim Kurulunun seçim hazırlığını ve özellikle de deprem olan şehirlerde seçimi hazırlayamayacağı görüşüne dayandırıldı. Buna rağmen, Cumhurbaşkanı seçim tarihinde bir sapma olmayacağını açılayarak, spekülasyonların hepsinin önüne geçti.

Günün sonunda da başarılı bir seçim yapılmakla, güvenlik iddialarını da aşarak seçimlerde sonuç alınması başlı başına Cumhur İttifakının ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin başarısı olarak not edildi. Bu konu seçimin olumlu sonuçlarından biridir. Bu olumluluk Cumhur İttifakı hesabına kayıt edildi.

Seçime katılımın ABD ve Avrupa ülkelerinden fazla sağlanması da Cumhur İttifakının bir başarısı olarak görülebilinir. Muhalefet korku yaymasına, olaylar ve provokasyonlar olacak denilmesine rağmen; Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı seçim gecesi dışarı çıkmayın demesine rağmen, Cumhurbaşkanı R.T.Erdoğan’ın konuşmasını 10 binlerce kişi balkonda dinledi. O gece de hiçbir şey olmadı.

Millet ittifakını ABD ve Avrupa Devletleri, basını desteklemesine, uluslararası güçler ve devletler tarafından yönetilen PKK ve FETÖ desteğine, Erdoğan’ın eski yol arkadaşlarının desteğine rağmen seçimlerde Cumhur İttifakı,  parlamentoda yüzde 49.50 oyla çoğunluğu kazandı. Cumhur İttifakının Cumhurbaşkanı Adayı T.T.Erdoğan oyların yüzde 49.52’unu aldı. Millet İttifakı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu 44.88, Ata İttifakı Adayı Sinan Oğan 5.17 oy aldı. Cumhurbaşkanlığı seçiminde de Cumhur İttifakı yüzde 4,8 oyla başarı elde etmiş oldu.

Cumhur İttifakı, kazanması halinde büyük tehlikeler yaratacak Millet İttifakı- PKK – FETÖ Koalisyonunu seçimde yenmekle büyük tehlikenin önüne geçti. Kürtler ve Türkler için önemli detayları olan en genel anlamda olumlu bir sonuç oldu.

Türkiye’de 1946’dan sonra çok partili sisteme geçtikten sonra, Kürtlerin yönetici sınıfının büyük kesimi ve Kürt halkı CHP’nin tek parti, tek ideoloji, tek lider diktatörlüğünün Kürtleri millet olarak inkâr ve asimile etme, Türkleştirme; Milli hak taleplerini kanla ve katliamla bastırma; sivil ve askeri elitin zulüm politikasına karşı onun karşısında olan partileri çoğunlukla desteklemiştir. Kürtlerin bu tavrı bugüne kadar da devam etmiştir.

Kürtler, 14 Mayıs 2023 cumhurbaşkanlığı ve milletvekili genel seçimlerinde de Cumhur İttifakına ve AK Partiye, R.T.Erdoğan’a oylarının çoğunluğunu vermiştir. Millet İttifakı, CHP, 1975’ten sonra Kürt milli hareketini ve Kürdistan örgütlerini tasfiye etmek için derin devlet projesi olan, bulunduğumuz aşamada Kürdistan Federe Bölgesini ortadan kaldırmak isteyen PKK/HDP’ye oyların azınlığını almıştır.

Hak ve Özgürlükler Partisi (HAK-PAR), Kürt milli haklarını savunan, devletin federal bir devlet, Kürdistan’da federasyonun kurulmasını isteyen bir Kürt partisi olarak seçime katılmasına rağmen, Kürtlerin oylarının alamaması üzerinden durulması gereken önemli temel bir konu olarak ortaya çıktı.”

“İLK TUR CUMHUR İTTİFAKINA KESİNLİKLE BİR AVANTAJ SAĞLAMIŞTIR”

Bu sonuçta 28 Mayıs Cumhurbaşkanlığı Seçiminin 2.Tura kalmasını nasıl bir sonuç oluşturur?

“Seçim sonuçları, sadece bir parametre yani ekonomik parametre üzerinden değil, başka önemli ve temel parametrelerle de kazanılan bir vakıa olduğunu ortaya koydu. Muhalefetin bir bütün olarak 21 yıldır Hükümet eden Cumhur İttifakı karşısında beceriksiz, yetersi olduğunu gösterdi. Muhalefetin küçük göstermeye çalıştığı Cumhur İttifakı projelerinin, alt yapı hizmetlerinin seçimde önemli bir enstrüman olarak değerlendirilip, Cumhur İttifakı hanesine yazıldığı; özellikle de Deprem sonrası gösterilen başarı, daha önce Covid-19’da gösterilen başarı, sağlık sisteminde yapılan reformu, yolların inşasını v.b diğer büyük mega projeleri, savunma sisteminde atılan adımları halkın seçimde göz önüne aldığını, seçimin sonucu gösterdi.

Millet İttifakının FETÖ ve PKK ile ittifakı da seçimin kazanılmasında önemli bir aktör, görünen o ki baş aktör olarak görülüyor.

14 Mayıs’ta yapılan seçim ve ikinci tura kalan cumhurbaşkanlığı seçimi Cumhur ittifakına kesinlikle bir avantaj sağlamıştır. Meclis’teki çoğunluktan dolayı, ikili bir yapının ortaya çıkmaması, Yürütme ve Yasama Organı arasından çatışma çıkmaması, Türkiye’nin temel meselelerinin çözümünde etkinlik sağlanması için, Cumhur İttifakı Cumhurbaşkanı Aday R.T. Erdoğan kazanmaya çok yakın olan adaydır. Özellikle de Sinan Oğan’ın R.T.Erdoğan’a desteğini açıklaması 2 Tur Cumhurbaşkanlığını seçimini kazanacağını daha net hale getirdi.

Ayrıca Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun lider özelliği taşımaması, 9 değnekle yoluna devam etmesi, yetersizliği ve çapsızlığı da R. T. Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olarak seçilmesinde avantajlı etkenlerdir. 

“SEÇİM SONUCU ÖNEMLİ BİR MİSYONU GÖRMÜŞ OLDU”

Bu seçim sonuçlarının Kürt halkı açısından önemi nedir?

Sizin seçim sonucunun Kürt halkı açısından doğurduğu sonuçları sorunuza, Meclis’te ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Cumhur İttifakının kazanması denklemi kapsamında veriyorum.

Birinci sorunuza verdiğim cevapta da belirttiğim gibi, seçim sonuçları seçim sonrasında Millet İrtifakının PKK ve FETÖ bağlamındaki talepleri cevap vermesi halinde ortaya çıkacak çatışma ortamını; bu çatışma ortamının da özellikle PKK eliyle Kürdistan’da silahla olacağı için, seçimin sonucunun bu olumsuzluğu ve tehlikeyi engellemekle önemli bir misyon görmüş oldu.

Seçim öncesinde, Cumhur İttifakının ve üyelerinin seçim bildirgeleri, Millet İttifakının Mutabakat Metni incelendikleri zaman, Kürt sorununda ve Kürt milli hakları konusunda bir açılımın olmadığı çok açık tespit edilebilir bir durumdur. Seçim sonrasında da Kürt sorununda ve Kürt milli hakları konusunda Cumhur İttifakının özellikle MHP aktöründen dolayı bir açılım yapacağının da zor olduğu görülmektedir.

Bundan dolayı da,  yeni cumhurbaşkanlığı hükümeti döneminde somut yeni açılımların da beklenmesi doğru değil. Olanaklı da görülmemektedir.

Cumhur İttifakı’nın ve R.T.Erdoğan’ın seçimleri kazanması AK Parti Hükümetleri Döneminde yapılan Kürt açılımlarının devam edeceğini ve ortadan kalkmayacağını okumamıza da yol açıyor.

Bu yeni dönemde yani Cumhur İttifakının seçim kazandığı ve devlet yönetimine egemen olduğu koşullarda, Kürtlerin genelinin, Kürt yurt-severlerinin, Kürt-Kürdistan partilerinin, PKK’nın silahlı etkinliğinin ve egemenliğinin daha da azaldığı siyasi bir ortamda siyasi ve milli çalışmalarını yürütme koşullarının daha rahat olacağı ya da olabileceği de imkan dahilinde olabilir diye düşünüyorum.

“AK PARTİ HÜKÜMETLERİ KÜRTLERLE İLGİLİ SOMUT VE OLUMLU ADIMLAR ATTI”

Cumhuriyet Tarihinin Kürt Tarihi açısından zulüm dolu bir karneye sahip. HDP/PKK ile bu zulüm farklı bir zemine kaydı. Ak Parti iktidarında Kürtlerin durumu nedir?

Cumhuriyet Tarihinde, sömürgeci Türk Devletinin Tek Parti, tek lider, tek ideoloji diktatörlüğü dönemi olan Atatürk Döneminin Kürtlere yaptığı zulüm bilinmektedir. Devlet, 1970’lerden sonra Kürt milli Hareketinin yeniden gelişmesi, kitleselleşmesi, çoğulcu bir örgütlenme koşuluna sahip olmasıyla birlikte, Kürtleri içerden yıkmak için PKK’yı silahlı, terörist, operasyonal bir örgüt olarak projelendirdi. Devletin Tek parti diktatörlüğü dönemindeki zulmü, PKK ile sürdürüldü. Aynı zamanda derin devletin partisinin Kürdistan’da etkinliğini kaybedeceğini gördüğünden dolayı onun yerine PKK/HDP’yi ikame etti. Bu gerçek devam ediyor. Bu konu Kürtlerin titizlikle üzerinde duracakları stratejik bir konu olarak önlerinde durmaktadır.

Çok partili sisteme geçildikten sonra günümüze kadar kurulan muhafazakâr, yar-liberal ve yarı-demokrat Türk Siyasi Partileri güncel ve duygusal anlamda Kürtlere olumlu bakmışlardır. Bundan dolayı da yukarıdaki satırlarda ifade ettiğim gibi, Kürtlerin oylarının çoğunluğunu almıştır.

AK Parti hükümetleri Kürtlerle ilgili somut ve olumlu adımlar attılar. Kürtlerin fiilen tanıyan oldu. 24 saat Yayın yapan bir televizyon kurdu. Devletin Kürtlere tarihi olarak haksızlık ettiğini, Dersim’de herhangi bir ayaklanma olmamasına rağmen egemenlik-hegemonya uğruna katliam yaptığı ve bundan CHP’nin sorumlun olduğunu açıkça ifade etti. Kürt yayıncılığı, Kürt müziği, Kürtçe yazma okuma, Üniversitelerde Kürtçe dil ve edebiyat bölümünün açılması, cezaevlerinde Kürtçe konuşma serbestisi, Kürtçe savunma olanağını, seçimlerde Kürtçe kampanya AK Parti zamanında oldu. Siyasi partilerin kapatılmasını zorlaştırdı. Kürdistan Partilerin açılması Ak Parti zamanında oldu. Asker ve sivil bürokrasinin egemenliğine son veren, askeri sokaktan sildi, bürokrasinin halka iyi davranmasını sağladı. Milli Güvenlik Kurulunun vesayeti ve iktidar gücünü o kırdı. Kürdistan’da önemli alt yapı oluşturdu.

Bütün bunların yanında AK Parti’nin en büyük kamburu ve olumsuzluğu Roboski’deki katliamdır. Bu katliamın sorumluluğunu hukuki olarak taşımalı, sorunun çözümüne çalışmalıdır.

“KEMALİST DEVLET, PKK’YI SİLAHLI BİR ÖRGÜT OLARAK PROJELENDİRDİ”

HÜDA-PAR’ın Kürt siyasi Hareketinde yer alması bazı çevreleri özellikle HDP/PKK’yi rahatsız etti. HÜDA-PAR’ın Kürt sorununun çözümünde yerinin nasıl olduğunu düşünüyorsunuz?

“Daha önce de ifade ettiğim gibi sömürgeci Kemalist Devlet, Kürtleri yok etme siyasetinde yetersiz kaldığı, Kürt milli hareketinin gelişmesinin önüne geçemediği için kendisinin yetmediği yerde PKK’nın iş yapması ve tamamlaması için operasyonal, terörist, silahlı, kriminal bir örgüt olarak projelendirdi. PKK’yı kuranların hiçbirinin doğal Kürt milli hareketleri ile ilişkisi olmadığı gibi, Kürtlüklerine de sahip çıkmayan kişiler ve önemli bir kurucu bölümü de Türklerdi.

PKK bu misyonu ve vazifesi gereği, kurulduğu günden itibaren bütün Kürdistan partilerini düşman ilan etti. Silahlı saldırıya geçti ve Kürt yurtseverlerini imha stratejisi izledi. PKK’nın saldırıya geçtiği örgütler, Rizgarî-Ala Rizgarî Hareketi, Kawa, PSKT-Özgürlük Yolu, Şıvancı Hareket DDKD, TKDP, KUK, Têkoşîn, Beş Parçacılardı. Bu örgütlerden birçok yurtseveri katlettiler. Kawa’nın lideri Ferit Uzun’u Siverek’te katlettiler. Bütün hareket ve örgütlerin liderlerini yok etmeyi planladılar, ama onları katletmeye güçleri yetmedi. Ya da başka bir deyimle katletme olanağını çeşitli nedenlerden dolayı bulamadılar.

“PKK, HÜDAPAR’I YOK ETMEK, SİYASET SAHNESİNDEN SİLMEK İSTİYOR”

PKK, şu an kendisiyle ittifak içinde olan sol örgütlerden de onlarca devrimciyi katletti.

PKK, sadece Kürdistan’ın Kuzeyinde değil, aynı zamanda Kürdistan diğer üç parçasında da Kürdistan örgütlerini tasfiye etmek için bütün gücüyle hareket etti. Bulunduğumuz aşamada da Kürdistan’ın Batısında (Suriye), Kürdistan Güneyinde (Irak) ve Kürdistan’ın Doğusunda (İran) bu eylemlerine ve kötülüklerine devam ediyor. Kürdistan Federe Bölgesini ortadan kaldırmak istiyor.

Bu nedenden dolayı HÜDA-PAR’a da Kürdistan örgütü olarak karşı olmasından daha doğal bir şey olamaz.

Ayrıca geçmişte Hizbullah’la olan çatışmalarının da bir sonucu olarak HÜDA-PAR’ı yok etmek ve siyaset sahnesinden silmek istiyor. PKK’nın HÜDA-PAR’a karşı olmasının başka önemli bir nedeni de, Meclis’te kendisi dışından Kürtler adına konuşan birilerinin olmasını istemiyor. HÜDA-PAR’ın onu deşifre edeceği ve etkisiz hale getireceğinden korktuğu içindir.

Millet İttifakı da, halen silahlı terörist bir örgüt olan PKK ile İttifakını ve işbirliğini meşrulaştırmak için HÜDA-PAR’a karşıtlığını ifade ediyor. Ama ileri sürdüklerinin HÜDA-PAR gerçeğiyle hiç bir ilişkisi yoktur.

Kürt millet meselesi, bütün dinlerden, mezheplerden, sınıf ve tabakalardan, farklı düşüncelerden Kürtlerin sorunudur. Bundan dolayı, HÜDA-PAR’ın da İslamıncı olarak Kürt meselesini sahiplenmesi, Kürt milli haklarını savunması onun hakkıdır.

“HÜDAPAR’IN, KÜRT MİLLİ HAKLARININ KAZANILMASINDA ÖNEMLİ HİZMETLERİ OLACAKTIR”

HÜDA-PAR, İslamcı duyarlılığı olan bir parti olarak giderek millileşirse, Kürt milli haklarının kazanılmasına önemli hizmetleri olacaktır. Kürt milli haklarını, özellikle de Kürt dilinin resmi ikinci dil ve bütün eğitim-öğretim düzeylerinde eğitim ve öğretim dili olmasını İslami duyarlılıkla savunan HÜDA-PAR’ın; AK Parti’den milletvekili seçilmelerinin, Kürt milli haklarının açılımı konusunda nasıl bir açılıma yol açabileceğini, HÜDA-PAR milletvekillerinin önümüzdeki meclis döneminde yapacağı çabalarıyla görmemiz olanaklı olacaktır. Ama tartışmasız olan bir şey var ki, HÜDA-PAR’ın bir Kürt aktörü olması nedeniyle bu konuda olumlu çaba içinde olması Kürtlerin beklediği ve bekleyeceği bir durum olacağı da göz önüne alınması gereken bir durum olacaktır diye düşünüyorum.

Mehmet Zeki Özer özel röportajı




Bu haber 2673 defa okunmuştur.


Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER Diyarbakır Haberleri

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
YUKARI YUKARI