![]() |
Tweet |
Said Nursî’nin ilk talebelerinden olan Seyyid Şefik Arvasî, Van’daki Horhor Medresesi’nde ondan ders aldı ve burada talebelik yaptı. Ancak, bunun dışındaki eğitimi kimlerden ve ne şekilde aldığı hakkında ayrıntılı bilgi yoktur. Gerek Horhor’da gördüğü eğitim ve gerekse öncesinden aldığı ders ve eğitimle iyi bir birikime sahip olduğu, özellikle Arapça’ya hâkimiyetinin çok iyi olduğu tercümelerinden anlaşılmaktadır.
Seyyid Şefik, Horhor Medresesi’nde ders görmekte iken, henüz Birinci Dünya Savaşı başlamamıştı. Burada talebelerine ders veren Bediüzzaman; “maddî ve mânevî” büyük zelzelenin yaklaştığını haber verirken; Mehmed Sadık, Sabri, Mehmed Mihri ve Müküslü Hamza adlı talebeleri ile birlikte bu söylenen sözlere Mehmed Şefik de şahitlik etmiştir ve şöyle demiştir:
“Evet, Üstadımız mükerreren Birinci Harb-i Umumîden evvel çok defa bize ulûm-ı Arabiyeyi ders verdiği zaman bize kat’î bir tarzda ‘Büyük ve umumî bir zelzele yaklaşıyor, hazırlanınız. O zaman herkes benim gibi mücerretlere gıpta edecek’ diye söylüyorlardı. Pek az zamanda, onun mükerreren verdiği haber aynen çıktı. Horhor’daki eski talebeleri namına…” (Emirdağ Lâhikası, s. 325).
Seyyid Şefik, bir süre Horhor Medresesi’nde eğitim gördükten sonra İstanbul’a gitti. İstanbul’a gittiği dönem Osmanlı dönemidir. İstanbul’a gelip yerleşince Fatih Medresesi’nin Sahn kısmı için yapılan imtihana katıldı. Bu imtihana katılım çok yüksek olup sekiz yüz kişi müracaat etmişti. Ancak, bunların içinde sadece sekiz kişi başarılı olabildi. Mehmed Şefik bu sekiz kişi arasına girmeyi başardı ve imtihanı kazandı.
Birinci Dünya Savaşı gibi büyük bir felâket ve sonrasında işgallere karşı verilen Kurtuluş Savaşı gibi büyük olaylar yaşandı. Yeni bir ülke kuruldu ve yeni gelişmeler birbirini takip etti. Bu arada birçok hayatını kaybetti. Çoğu insanın yeri yurdu değişti. Akraba ve dostlar arasındaki irtibatlar koptu. Çok sayıda insan birbirinden habersiz hayatını devam ettirdi. Seyyid Şefik bu büyük felâketlerden sonra Bediüzzaman ile bağını koparmadığı gibi talebeliğini devam ettirdi.
Seyyid Şefik Arvasî de takibata uğrayan ve hapis yatanlardan biridir. 1943 yılında tutuklanmıştır. Tutuklandığı zaman İstanbul’daydı. Tutuklandıktan sonra, kırk bir gün gibi uzun bir süre İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde tutuldu. Ardından Denizli’ye nakledildi. Denizli Hapishanesi’nde Bediüzzaman Said Nursi ile birlikte (bir süre aynı koğuşta) dokuz ay tutuklu kaldı. Bu sürenin sonunda hakkında beraat kararı verildi. Soyadı Kanunu çıkınca Arvasi soyadını almak istemişti. Ancak, nüfus memuru bunu yazıya dökerken Arvasi yerine Eryuvası’nı yazmış ve bu şekilde soyadını almıştı. Denizli Hapishanesi’nden tahliye olurken de bir yanlışlık daha yapılmıştır. Mehmed Şefik yerine, kayıtlara ismi Mehmed Şerif olarak geçmiştir. (Necmeddin Şahiner; Son Şahitler, 1. C., s. 53).
Risâle-i Nurda ismi sıkça zikredilen simalardan biri olan Seyyid Şefik Arvasî, Said Nursi’ye değişik vesilelerle mektup yazar ve duygularını dile getirirdi. Risale-i Nurdan Otuz Üçüncü Söz eline geçince Üstadına hitaben; “ Şifahane-i kalbinizden tulû eden (doğan) ‘Otuz Üçüncü Söz’ünüzle otuz üç cihetten marîz (hasta) olan kalb-i mecruhumuzu (yaralı kalbimizi) tedavi buyurmanızı bilhassa istirham eylerim.” (Barla Lâhikası, s. 41) demek suretiyle samimî hislerini ifade etmiştir.
Talebelerine Risâle-i Nur nüshalarını gönderen Said Nursi, bu nüshaların çoğaltılması ve özellikle Arapça ibareler hususunda Seyyid Şefik’ten istifade etmelerini tavsiye ediyordu. Hem yazım, hem de tashih hususunda talebelerini ikaz ederek; “… Hattı güzel bir zatı bulup size, kendinize istinsah etsen çok iyi olur. Fakat tashihine dikkat edilsin. Bir iki defa, kardeşim Seyyid Şefik’in muavenetiyle mukabele edilsin... İki Risâleyi Seyyid Şefik’in taht-ı nezaretinde tashihine gayet dikkat etmek şartıyla çabuk tab ediniz…” (Barla Lâhikası, s. 131) demektedir. Bir ara irtibatın koptuğu, Bediüzzaman Hazretlerinin bir mektubundaki; “Hapishanede, Risâle-i Nur’un son kâtibi kahraman Şefik acaba sağ mıdır? Nerededir? Merak ediyorum. Halil İbrahim’den sorunuz.” (Kastamonu Lahikası. 93) ifadesinden anlaşılmaktadır.
Seyyid Şefik, İstanbul’da bulunduğu uzun zaman zarfında muhtelif görevlerde bulundu. İstanbul Müftülüğü Mushafları Tedkik Heyeti Reisliği, Sultan Ahmed Camisi Başimamlığı, Eyüp Camisi’nde vaizlik gibi hizmetleri ifa etti. Sultan Ahmed Camisi Başimamlığını vefatına kadar devam ettirdi. İstanbul’da bulunurken Eyüp Sultan’da ikamet etti. 13 Mart 1970 tarihinde İstanbul’da vefat etti. Vefatından altı ay önce doktor olan oğlunun bir trafik kazası neticesi vefat haberini alırken büyük bir metanet ve tevekkül örneği sergiledi.
Çok sayıda kişiye hocalık yapan Seyyid Şefik’in “Peygamber Efendimizden Hutbeler ve Sohbetler” adlı bir eseri vardır ve bu eser neşredilmiştir.
Bediüzzaman’ın sürekli yanında olmuş talebelerinden olan Seyyid Şefik Arvasi, Kürt basını ve Kürt edebiyatı için de önemli katkıları olmuştur. “Kürdistan" dergisinin baş yazarlığnı yapmış ve Osmanlı coğrafyasında “Melayê Cizirî Divanı”nı ilk kez basan kişi o olmuştur. Yine bu dönemde, Melayê Bateyî’nin “Kürtçe Mevlid”ini ve Ehmedê Xanî’nin “Nubehara Biçûkan” adlı eserini yayınlayan ve geniş kitlelere ulaşmasına sebebe olan da kendisidir.
Başkale Arvas Medresesi
Bu tekke/medrese, Van ve çevresinde Halidiliğin yayılmasına öncülük eden Seyyid Fehîm Arvasî’nin (ö. 1313/1895) halifesi olan Seyyid Abdulhakîm Aravasî (ö. 1943) tarafından kurulmuştur. Seyyid Abdulhakim, büyük bir kütüphanesi de bulunan bu tekke/medresede yirmi yıl ders vermekle ve irşad yapmakla meşgul olmuştur.
Seyyid Abdülhakîm Arvasî (ö. 1943)
Hayatı:
Seyyid Abdülhakîm Arvasî, 1865 yılında Van’ın Başkale ilçesinde doğmuştur. Yaşadığı dönem itibariyle Sultan Abdülaziz, II. Abdülhamid ve Atatürk’ü de görmüştür. Başkale’de Sıbyan ve Rüştüye mekteplerini okuduktan sonra Irak ve Müküs gibi yerlerde medrese tahsili görmüştür. Bu tahsili sırsında okuduğu ilimlerden bazıları şunlardır: Sarf, Nahiv, Lugat, Mantık, Münazara, Vad’i, Beyân, Bedî’, Tefsîr, Fıkıh, Hadîs, Kelâm, Matematik, Astronomi, Musikî ve Tasavvuf.
Seyyid Abdülhaîm, icazet aldığı Seyyid Fehîm Arvasî’nin emir ve tavsiyesi üzerine Başkale’de ilim ve irşad hizmetleri amacıyla bir medrese ve kütüphane kurar. Aralıksız 24 yıl medrese ve irşad faaliyetlerini yürütmüş ve medresede bulunan 15 talebesinin masraflarını kendisi karşılamıştır. Bu uzun soluklu ilim ve irşad hizmetlerinden sonra 1943 yılında vefat etmiştir.
GAYDA MEDRESESİ
Bu tekke medresesi Seyyid Sibğatullah Arvasî tarafından kurulmuştur. Ondan sonra bu medrese ve tekkeyi çocukları Şeyh Bahaeddîn (ö. 1870) ve Şeyh Celaleddîn (ö. 1878) ile diğerleri devam ettirse de bu tekkenin devamını sağlayan kişi, onun halefi olan ve Norşin Tekkesi’nin de kurucu olan Şeyh Abdurrahman Taxî kabul edilmektedir.
Seyyid Sibğatullah, önce Bitlis’in Hizan ilçesine bağlı Kulat (Gökay) köyünde uzun bir süre irşad faaliyetinde bulunsa da, daha çok Gayda köyünde kurduğu Gayda Tekkesi ile meşhur olmuştur.
Seyyid Taha, vefat etmeden bir ay önce, Seyyid Sibğatullah’a bir elçi göndererek irşada başlamasını emretse de o kendisini bu işe layık görmediği için Seyyid Taha’nın vefatından birkaç sene sonra ancak irşada başlamıştır. Hilafet aldığı zaman Seyyid Taha ona, “bineğin girmediği sarp kayaların olduğu bir köy bulmalısın” talimatında bulunur. O da bu özelliklere uyan, imamlık görevi yapacak bir köy arayışına girer. En sonunda o dönemlerde bu özelliklere uygun bir köy olan Hizan’a bağlı Kulat (Gökay) köyüne gelir. Köyde irşad vazifesine başlayınca köylüler kendisine tabi olup müridleri olurlar. Kulat köyünde uzun bir süre kaldıktan sonra Hizan’nın Gayda köyüne geçer ve burada inşa ettiği tekke ve medrese vasıtasıyla yürüttüğü ilim irşad hizmetleri Bitlis ve çevresine yayılır ve müridleri arasında “Gavs-i Hizani” olarak şöhret bulur.
Hizan’dan Bitlis ve çevresine yayılan Gayda Kolu, Osmanlı yönetimi tarafından desteklenmiş, bazı vergilerden muaf tutulmuş ve taamiye adında mali yardımlarla da destekte bulunulmuştur. Arşiv belgelerinde bu kola ait Hizan’daki Gayda köyünde, Van’ın Karçıkân (Tatvan’a bağlı Çavuşlar köyü) kazasında Çemihâni (Tatvan’a bağlı Yorgalar mezrası) mevkiinde ve Bitlis’te Seyyidâbâd (Seydava) köyünde inşa edilen tekkelerin desteklenmesinden şöyle bahsedilmektedir:
“Tarikat-i Nakşiyye meşâyihinden merhum Şeyh Sıbğatullah ve mahdumu Celaleddin Efendi’lerin Hizan kazası dâhilinde Gayda ve Karçıkan kazasındaki Çemhanı mevkileriyle Bitlis mülhakatında Seyyidabad nam karyede inşa ettirmiş oldukları dergâhlara ne miktar taamiye tahsis olunacağının bildirilmesi…”
Ayrıca bu tekkelere ait ağnâm (koyun keçi), rüsûm adındaki vergiden ve arazi ile emlak da öşürden muaf tutulmuş ve şöyle denilmiştir:
“..Tarikat-ı Nakşiye meşâyihinden Hizan kazası dâhilinde medfun Şeyh Sıbğatullah'ın medfun bulunduğu yer ile Van'ın Karçıkan kazası dâhilinde Çemhanı mevkiinde ve Bitlis Vilayeti'nin Seyyidabad karyesindeki dergâhlara ait ağnâmın rüsûmdan ve arazi ve emlakin dahi âşârdan muafiyeti hakkında Bitlis Vilayeti Meclis İdare mazbatası…”
2. GAYDA MEDRESESİ’NDE İZ BIRAKAN ÂLİMLER
2. 1. Seyyid Sibğatullah Arvasî (ö. 1287/1870)
Hayatı
Babasının adı Lütfullah, büyükbabasının adı Abdurrahman’dır. Arvas Köyü’nde doğmuştur. Arvas Medresesi’nde başladığı medrese tahsilini Mela Abdurrahman Melekendî’nin (ö. 1289/1872-73) yanında sürdürmüş ve Cizre’de bulunan Basret (İnceler) Köyü’nde tamamlamıştır. Seyyid Taha, Seyyid Sıbğatullah’a gönderdiği mektuplarda ona “Molla Sibğatullah” diye hitap etmiştir. Bu da onun medrese tahsilinin başlarında yer alan Şerhu’l-Muğni kitabına kadar okuduğu ve medrese tahsilini tamamlamadığı söylentisinin doğru olmadığını göstermektedir.
Halk arasında “Gavs-i Hîzanî” ve “Gavs-ı A’zam” olarak meşhur olan Seyyid Sibğatullah büyük bir âlim olmasının yanında Nakşibendî Tarikatının en ünlü şeyhlerinden biridir de. Seyyid Sıbğatullah, Seyyid Taha’ya intisap etmeden önce 1245/1830-1256/1841 yılları arasında birçok şeyhten tasavvufî eğitim görmüştür. 20’li yaşlarında Van’da Şeyh Muhyiddîn’e bağlanmış ve onun vefatından sonra Botan Bölgesi’ne giderek Basret Dergâhı’nın kurucusu ve Mevlana Hlid’in halifesi Şeyh Halid Cezerî’nin yanında amel etmeye başlamıştır. Şeyhinin vefatına kadar onun yanında kalmış ve daha sonra Şeyh Halid’in halifesi ve Basret Dergâhı’nın postnişîni olan Şeyh Salih Sîbkî’ye intisap etmiş ve tarikat icazetnamesini ondan almıştır. Seyyid Siğatullah en son Şeyh Salih Sîbkî’ye tabi olduğu sırada Seyyid Taha kendisine Molla Ömer Horosî’yi göndererek “Biya be aşiyane-i hod” (Kendi yuvana dön) çağrısında bulunmuş, Seyyid Sibğatullah bunun üzerine Nehrî’ye giderek Seyyid Taha’ya intisap etmiştir. Seyyid Taha’nın yanında kırk gün süren sülûk amelini bitirdikten sonra bir ay daha onun sohbetinde bulunmuş ve daha sonra Hz. Peygamber ve büyük şeyhlerden manevî işaret aldığını ifade eden Seyyid Taha ona hilafet vermiştir. Seyyid Taha’nın vefatından sonra da yerine halife bıraktığı kardeşi Seyyid Salih Nehrî’nin yanında kalmış ve en sonunda kendisi bir mürşit olarak irşat faaliyetlerine başlamıştır.
Mensubu olduğu Nakşibendî Tarikatını yaymak için birçok köy, kasaba ve şehri dolaşan ve bir kısmında bir süre kalan Seyyid Sibğatullah, en sonunda Bitlis’in Hizan ilçesinde karar kılmış ve vefat edinceye kadar uzun bir süre burada kalmıştır. Bundan dolayı da “Gavs-ı Hîzanî” olarak meşhur olmuştur.
1256-1269/1841-1853 yılları arasında mürşidi Seyyid Taha vefat edene dek ona tabi olan Seyyid Sibğatullah, yılda iki defa talebeleriyle birlikte Nehrî’ye onu ziyaret ederdi. Seyyid Taha vefat ettikten sonra da onun yerine potsnişin olan Seyyid Salih’i ziyarete giderdi.
Seyyid Taha vefat etmeden bir ay önce Seyyid Sibğatullah Arvasî’ye bir elçi göndererek irşada başlayabileceğini söylemişse de o kendisini bu işe layık görmediği için ancak Seyyid Taha’nın vefatından birkaç sene sonra irşada başlamıştır. Hilafeti aldığı zaman Seyyid Taha ona: “Bineğin girmediği sarp kayaların olduğu bir köy bulmalısın” talimatında bulunmuştu. O da bu özelliklere uyan, imamlık görevi yapacak bir köy arayışına girer. En sonunda o dönemlerde bu özelliklere uygun bir köy olan Hizan’a bağlı Kulat (Gökay) köyüne gelir. Köyde irşad vazifesine başlayınca köylüler mürit olarak kendisine tabi olurlar.
Kulat köyünde uzun bir müddet kaldıktan sonra Hizan’nın Gayda köyüne geçer ve burada inşa ettiği tekkedeki faaliyetleriyle irşadı Bitlis ve çevresine yayılır. Öyle ki müridleri arasında “Gavs-i Hizani” olarak şöhret bulur. Hatta halifelerinden Şeyh Abdurrahman Taxî ile Mela Halid Orekî onun gavs olduğunu ispatlamak için deliller öne sürmüşlerdir.
Hal ve hareketleriyle şeyhi Seyyid Taha’ya son derece bağlı olan Seyyid Sibğatullah, vefat edeceği günün bile şeyhinin vefat gününe denk gelmesi temennisinde bulunmuştur. Onun bu temennisi gerçekleşmiş ve şeyhinin vefat ettiği gün olan Cumartesi günü 1287/1870 yılında Gayda’da vefat etmiş ve buraya defnedilmiştir.
Eserleri: “Minah”, “İşarat” ve “Payîzok”
Seyyid Sibğatullah Tasavvuf ve tarikat sahalarında kâmil bir mürşit ve çok yönlü bir âlim olduğu gibi, hem Kürt Edebiyatına hem de Arap, Fars ve Türk Edebiyatlarına hâkim bir şahsiyet olarak da bilinmektedir.
Tasavvuf ile ilgili birçok konuya değinilen 311 tane “minha”da Seyyid Taha Nehrî ile birlikte içlerinde şu zatların da bulunduğu 58 tasavvuf mürşidine daha atıfta bulunulmuştur:
Şah-ı Nakşibend,
Abdurrahman Camî,
Hafız Şîrazî,
Melayê Cizîrî,
İmam-ı Rabbânî,
Taha Harîrî (Seyyid Tâhâ'nın halifesi),
Seyyid Salih Nehrî (Seyyid Taha'nın kardeşi ve halifesi),
Abdullah Heratî (Mevlana Halid'in halifesi),
Mevlana Süleyman Biradostî (Seyyid Taha'nın halifesi).
Arapça yazılmış bu eserin en eski nüshası Oxîn Medresesi Kütüphanesi’ndedir. Bu nüsha, 1361/1941 yılında Muhammed Nurullah adında bir zat tarafından Şeyh Alaeddin Oxînî için istinsah edilmiştir. Eser ilk defa Yahya Pakiş tarafından tercüme edilip 1982 yılında İstanbul’da Er-Tu Matbaası’nda basılmıştır. Pakiş, eserin girişinde Seyyid Sibğatullah ve tarikat hakkında bazı bilgiler vermiştir. Son tercüme ise Siraceddin Önlüer ve Hüseyin Okur tarafından yapılmış ve 2012 yılında Semerkand Yayınları arasında çıkmıştır.
Prof. Kadri YILDIRIM KÜRT MEDRESELERİ VE ÂLİMLERİ ESERİNDE ALINMIŞTIR.
gaziantep escort,gaziantep escort
başakşehir escort,ikitelli escort,güneşli escort,kayaşehir escort,bağcılar escort,esenler escort,eyüp escort,güneşli escort,kumburgaz escort,topkapı escort
flyjota.com Deneme bonusu veren siteler Deneme bonusu veren siteler Deneme bonusu
deneme bonusu bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler