Van Milletvekili Gülderen Varlı, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na sunduğu önergeyle; Şeyh Said ve arkadaşlarının idamının 100. yılı, Seyit Rıza’nın idamının 88. yılı ve Bediüzzaman Said-i Nursi’nin (Said-i Kurdi) vefatının 65. yılı dolayısıyla önemli bir çağrıda bulundu. Varlı, bu şahsiyetlerin mezar yerlerinin hâlâ açıklanmamış olmasının vicdani, hukuki ve dini değerlere aykırı olduğunu vurgulayarak Meclis Araştırması açılmasını talep etti.

Milletvekili Varlı’nın Meclis Başkanlığı’na sunduğu dilekçede, Kürt halkının yüz yıldır birçok kanaat önderinin mezar yerlerinin açıklanması için resmi başvurular yaptığını hatırlatarak, “Barışın daha çok konuşulduğu bu dönemde geçmişle yüzleşilmeli ve Kürt halkına yönelik sürdürülen asimilasyon politikalarından vazgeçildiği gösterilmelidir” ifadelerine yer verildi.

“Mezarsız Bırakma Politikaları Toplumsal Hafızayı Tahrip Ediyor”

Önergenin gerekçesinde, tarih boyunca tüm kültürlerde mezarlıkların kutsal kabul edildiği ve cenazeye saygının evrensel bir değer olduğu vurgulandı. Ancak Türkiye’de Kürt halkının önde gelen şahsiyetlerine karşı yürütülen sistematik “mezarsız bırakma politikaları”nın, toplumun hafızasında onarılması güç yaralar açtığı belirtildi.

Şeyh Said ve arkadaşları (1925), Seyit Rıza (1937) ve Said-i Nursi (1960) gibi isimlerin mezar yerlerinin halen açıklanmamış olması, hem ailelerini hem de geniş halk kesimlerini derinden etkiliyor. “Bu uygulamalar toplumsal barışa zarar verdiği gibi dini ve insani değerlere de aykırıdır” denilen açıklamada, mezarların yerinin tespit edilerek ailelerine teslim edilmesi çağrısı yinelendi.

“Geçmişle Yüzleşmek, Toplumsal Normalleşmenin Ön Koşuludur”

Mezarsız bırakılan şahsiyetlerin sadece sembolik figürler olmadığına dikkat çekilen önergede, bu politikaların terk edilmesinin; kutuplaşmanın azaltılması, geçmişle yüzleşme ve toplumsal barışın sağlanması için elzem olduğu belirtildi.

Milletvekili Varlı, Meclis Araştırması talebiyle, bu kişilerin mezar yerlerinin tespiti, ailelerine iadesi, geçmişteki benzer uygulamaların araştırılması ve gelecekte bu tür hak ihlallerinin önlenmesi için gerekli adımların atılmasını talep etti. Bu çağrı, sadece bir mezar yerinin bulunması değil, aynı zamanda hakikatle yüzleşmenin ve onarıcı adaletin tesisi açısından da büyük önem taşıyor.