Son günlerde Peygamber Sevdalıları Vakfı tarafından düzenlenen siyer yarışması, gençlerimizi Hz. Muhammed’in (sav) hayatını öğrenmeye teşvik eden anlamlı bir etkinlik olarak dikkat çekti. Ancak bu yarışma, bazı çevreler tarafından tepkiyle karşılandı. Özellikle CHP, Ümit Özdağ, PKK ve ideolojik uzantılarının yanı sıra kimi seküler çevrelerin bu tepkileri, Kürt halkının dini ve kültürel değerlerine duyulan tahammülsüzlüğü bir kez daha gözler önüne serdi. Bu tepkilerin temelinde yatan nedenler ve vakfa yönelik saldırıların arka planı, toplumun geleceği adına önemli soruları gündeme taşıdı.

Bu bağlamda, Gazetemiz Güneydoğu Güncel Gazetesi Muhabiri Yasin Güler, Mersin Milletvekili Faruk Dinç ile kapsamlı bir röportaj gerçekleştirdi. Röportajda, gençlerin manevi değerlerle buluşturulmasının önemi, siyer yarışmasına yönelik tepkilerin arkasındaki nedenler ve bu tür çalışmalara sahip çıkmanın toplumsal etkileri ele alındı.

Yasin Güler: Sayın Dinç, Peygamber Sevdalıları Vakfı’nın gençlerimizi Hz. Muhammed’in (sav) hayatını öğrenmeye teşvik eden siyer yarışması, bazı kesimlerden tepki aldı. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Faruk Dinç: Öncelikle şunu söylemeliyim ki Peygamber Sevdalıları Vakfı’nın yaptığı bu çalışma, gençlerimizi doğru bilgiyle donatmayı ve onları Hz. Peygamber’in örnek ahlakıyla tanıştırmayı amaçlıyor. Böylesine anlamlı bir çabaya tepki gösterenler, aslında toplumumuzun manevi değerlerine olan düşmanlıklarını bir kez daha gözler önüne seriyor. CHP, Ümit Özdağ, PKK ve onların ideolojik uzantılarıyla bazı seküler çevrelerin bu çalışmalara karşı çıkması, Kürt halkının dini ve kültürel değerleriyle barışık olmadıklarını net bir şekilde ortaya koyuyor.

Dikkat edilirse, bu tepkiler yalnızca bir siyer yarışmasına değil, aynı zamanda gençlerimizin kendi öz değerlerini öğrenmesine karşı bir duruştur. Biz gençlerimize kalem ve kitap uzatarak onları terör ve yozlaşmanın pençesinden kurtarmaya çalışırken, bu çevrelerin bundan rahatsızlık duyması açıkça niyetlerini göstermektedir.

Yasin Güler: Sizce bu rahatsızlıkların temelinde ne yatıyor?

Faruk Dinç: Bu rahatsızlığın temelinde Kürt halkının dini ve kültürel değerlerine duyulan açık bir düşmanlık yatıyor. Kürt gençlerinin İslam’la şuurlanması, hem terör örgütlerini hem de halkımızı kendi kültüründen ve inançlarından koparmaya çalışan emperyalistleri ve siyonistleri ciddi anlamda rahatsız ediyor. Çünkü manevi değerlerine sıkı sıkıya bağlı bir gençlik, bu çevrelerin çıkarlarına zarar veriyor. İslam’la şuurlanmış bir nesil, hem terör örgütlerinin hem de asimilasyon politikalarının karşısında en büyük engel olarak duruyor.

Bu nedenle Peygamber Sevdalıları Vakfı gibi kurumların faaliyetlerine yapılan saldırılar tesadüf değil. Amaçları, gençlerimizi kendi kültüründen uzaklaştırmak ve onları köksüz bir hale getirmek. Bu saldırılar, tahammülsüzlüğün ve toplumumuzun manevi değerlerinden duyulan korkunun açık bir göstergesi.

Yasin Güler: Vakfa yönelik bu saldırılar karşısında nasıl bir tavır alıyorsunuz?

Faruk Dinç: Biz bu tür saldırıları hiçbir şekilde kabul etmiyoruz ve şiddetle kınıyoruz. Peygamber Sevdalıları Vakfı gibi topluma manevi anlamda rehberlik eden kurumlar, bizim için büyük bir değerdir. Onların çalışmaları, halkımızın inançlarını ve değerlerini koruma mücadelesinin bir parçasıdır. Bu nedenle her zaman yanlarında olduğumuzu ve destek verdiğimizi belirtmek isterim.

Gençlerimizi, terör ve yozlaşmanın pençesinden kurtaracak olan bu tür çalışmalar, toplumumuzun geleceği için hayati önemdedir. Hiçbir baskı, hiçbir engel, bu değerlerin gençlerimize aktarılmasını engelleyemez. Biz, halkımızın inançlarını ve değerlerini savunmaya kararlıyız. Bu kararlılığımızı kimse sarsamaz.

Yasin Güler: Peki, bu tür faaliyetlere yönelik halkın yaklaşımı nasıl olmalı?

Faruk Dinç: Halkımızın bu tür çalışmalara sahip çıkması gerekiyor. Peygamber Sevdalıları Vakfı’nın yaptığı gibi gençlerimizi Hz. Peygamber’in hayatıyla tanıştıran her girişim, bireysel ve toplumsal anlamda büyük bir uyanışı temsil ediyor. Bu çalışmalar, geleceğimizi inşa etmek adına birer fırsattır. Halkımızın bu fırsatları değerlendirip, gençlerimizi bu tür etkinliklere yönlendirmesi gerekiyor.

Ayrıca, bu tür çalışmalara yönelik saldırıların arkasında kimlerin olduğunu ve ne amaç güttüklerini iyi analiz etmeliyiz. Bizim inançlarımızı ve değerlerimizi hedef alan bu çevrelerin asıl amacı, toplumsal bağlarımızı zayıflatmaktır. Ancak halkımızın inançlarına olan bağlılığı bu planları boşa çıkaracaktır.

Yasin Güler: Son olarak bu konuda vermek istediğiniz bir mesaj var mı?

Faruk Dinç: Şunu unutmamalıyız: Bizim en büyük gücümüz, inançlarımız ve kültürel değerlerimizdir. Bu değerleri yaşatmak ve gençlerimize aktarmak, hem bireysel hem de toplumsal anlamda üzerimize düşen bir sorumluluktur. Bu sorumluluğu yerine getiren tüm kurumlara sahip çıkmak, hepimizin görevi olmalıdır. Biz, bu doğrultuda çalışmalarımızı sürdüreceğiz ve halkımızın yanında olmaya devam edeceğiz.

Yasin Güler: Değerli açıklamalarınız için teşekkür ederiz, Sayın Dinç.

Faruk Dinç: Ben teşekkür ederim. Unutmayalım ki, değerlerimize sahip çıktığımız sürece daha güçlü bir toplum olacağız. Bu uğurda çalışmaya devam edeceğiz.