Salih YEŞİL

SP Genel İstişare Kurulu Üyesi Muammer Bilgiç, SP Diyarbakır İl Başkanı Fesih Bozan ve Bismil İlçe Başkanı Veysi Çelebi, yazarımız Mehmet Zeki Özer’in koronavirüs hastalığını atlatması ve gazetemize yönelik hırsızlık olayından dolayı gazetemize geçmiş olsun ziyaretinde bulundu. Ziyaret sırasında, SP Genel İstişare Kurulu Üyesi Muammer Bilgiç, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın SP Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Oğuzhan Asiltürk’ü ziyaret etmesiyle yeniden alevlenen ittifak tartışmalarını değerlendirdi.

‘SP YANLIŞ POLİTİKALARA DESTEK VERMEZ’

İttifak tartışmaları, AK Parti’nin mevcut politikalarından vazgeçme koşuluna bağlayan Bilgiç, “Türkiye seçim sürecine girmedi. Seçimler 2023’te yapılacak. O yüzden ittifak konuşmanın yeri ve zamanı değildir. Cumhurbaşkanımızın Oğuzhan Asiltürk’e ziyareti bizi sevindirdi. Keşke Cumhurbaşkanımız bütün muhalefet partilerini ziyaret etse, hakemlik görevi yapsa. Bir partinin genel başkanından ziyade bu ülkedeki en tepesindeki kişi olarak bu görevi yerine getirse, biz bundan mutluluk duyarız, memnunluk duyarız. Saadet Partisi hiçbir partiyi, hiçbir kişiyi kendine muarız olarak görmüyor. Kim görüşmek isterse, kapısını çalarsa buyur ediyor ve görüşüyor. Saadet Partisi’nin durduğu yer, kim haktan, adaletten yana ise onunla birlikte olma. Kim zulüm ediyorsa, haksızlık yapıyorsa onun karşısında durma şeklindedir. Türkiye’nin içinde bulunduğu durum ortadadır, eğer iktidar bir çıkış yolu arıyorsa Saadet Partisi çıkış yolu noktasında iktidara yardımcı olmaya hazırdır. Ama iktidar mevcut politikalarını devam ettirecekse bizim mevcut politikalara ortak olma gibi bir niyetimiz yoktur. Ama istediğimiz şudur: Sayın Cumhurbaşkanımız Meclis’te bulunsun ya da bulunmasın bütün siyasi partilerle görüşsün. Bu ülkede kutuplaşma, gerilim, nefret ve şiddet bizi bir yere götürmez. Gazetecilerin dövüldüğü, şiddetin övüldüğü, siyasetçilere saldırıldığı, kadın işlendiği, insanların kaybolduğu, işkence iddialarının gündeme geldiği bir ülkede rahatlamaya, normalleşmeye ihtiyaç vardır. Bu noktada Saadet Partisi’ne bir görev düşüyorsa, Saadet Partisi bu görevi yerine getirmekten kaçınmaz. Ama birileri kendi politikalarına destek arıyorsa Saadet Partisi yanlış politikalara destek vermez.” diye konuştu.

‘BAZI ŞEYLERİ KİTABINA UYDURABİLİRSİNİZ AMA BU ADALET DEĞİLDİR’

Ülkedeki kutuplaşma ve ayrıştırma tartışmalarına da değinen Bilgiç, “Bizim coğrafyamız dünyanın zor bir coğrafyasıdır. Bu coğrafyada tutunmanın yolu hem kendi ülkemizde hem de komşularımızın huzurlu olmasından geçer. Huzurun ilk şartı da insanların komşularıyla irtibatının iyi olmasıdır, insanların birbirini tanımasıdır, kapılarının açık olmasıdır. Nefret dili, kutuplaştırma, ötekileştirme, iletişimsizlik bu coğrafyanın huzurunu kaçırır. Bu bizim açımızdan önemli. Diğer taraftan biz şuna inanıyoruz: Ankara’nın huzuru, Tahran’ın, Şam’ın, Bağdat’ın Erbil’in huzurundan geçer. İstanbul’un, Bursa’nın huzuru Diyarbakır, Tunceli’nin huzurundan geçer. Huzur da haksızlığa uğramış, mağdur olmuş tek bir kişinin bile onu dile getirebilmesi, dile getirirken de bir kaygı duymadan dile getirebilmesi, hakkını arayabilmesi imkanın kendisine verilebilmesinden geçer. İnsanın olduğu yerde elbette yanlışlıklar olur, ama yönetimin görevi, iktidarın görevi bu yanlışlıkları kollamak değil, bunların çözümü için imkan üretmek ve çözümünde aracı olmaktır. Hukuku, yargıyı siyasetin bir aracı olarak kullanmak değildir. Adaletin tesisi için kullanmaktır. Siz sayısal çoğunluğunuzla bazı yasaları değiştirip bazı şeyleri kitabına uydurabilirsiniz, ama bu adalet değildir. Adalet, toplumun her kesiminin vicdanında yer bulan işlerdedir. Bunlar olmadığında Türkiye yönetilemez hale gelir.” ifadelerini kullandı. 

‘BİRDEN ÇOK YERDEN MAAŞ ALANLAR VAR’

İşsizlik, üretimsizlik ve birden çok maaş alan kamu görevlilerine yönelik eleştirilerde bulunan Bilgiç, “Diyarbakır Türkiye’de işsizlik oranın en yüksek olduğu yerlerden biri. Esnaf oranın en düşük olduğu illerden biri. Diyarbakır maalesef yoksulluğun büyüdüğü bir şehir. Tabii burada iktidarın izlediği politikalar var. Hükümet yol, köprü, viyadük, tünel, yüzme havuzu yaptı, adaletle ilgili adliye sarayları, eğitimle ilgili okullar, üniversite binaları, sağlıkla ilgili hastane binaları yaptı. Bir sürü bina yaptı, ama istihdama, üretime dönük çalışmalar minimuma indirildi. Yurt dışından tarımda, hayvancılıkta ithalat artırıldı, yerli üretim bitirildi. Bütün bunlar işsizliği getirdi, ama diğer taraftan da bir kişinin birden çok alanda maaşı oldu. Birçok insan da işsiz kaldı, iş güvencesini kaybetti. Bunların önüne geçilme değil de Türkiye insanları için açık bir cezaevine dönüştü. Ki bir de Kanun Hükmünde Kararname ile ihraç edilenler var, beraat ettikleri halde işlerine geri dönemeyen insanlar var. Emeklilikte yaşa takılanlar var. Engelli eğitimcilerimiz var, atama bekliyorlar. Yani Türkiye’de mağduriyet ya da ihmaller tek bir noktada değil, birden çok noktada. Ama bu mağduriyetlerden hiç haberi olmayan birden yerde görev yapıyormuş gibi birden çok maaş alanlar var.” şeklinde konuştu.

‘İTHALAT YAPAN KİŞİLERİN GÖZ AYDINLIĞI’

Bölgede DEDAŞ’ın yaptığı uygulamalar nedeniyle mağdur olan çiftçilerin de sorunlarına değinen Bilgiç, şöyle konuştu:  “DEDAŞ’ın Mardin’de yaptığı bir uygulama vardı. Köylerinin elektriklerini kesti, tam da sulama dönemine denk geldi bu. Şu anda köylerde elektrik var, ama siz ekim yapılacağı dönemde elektrik, suyu kestiğinizde Mardin’deki tarlalar yüzde 60’ı boş kalır. Tabi bu ithalat yapan kişilerin göz aydınlığı oluyor. Ama üreticiler için karabasan bir durumdur. Türkiye’de enerji politikalarının fiyatlandırılmasının hepsinin gözden geçirilmesi gerekiyor.”

‘KADIN ERKEĞİN MÜLKÜ DEĞİLDİR’

Son dönemlerde İstanbul Sözleşmesine yönelik eleştirilerde partisinin tutumunu açıklayan Bilgiç, şunları dile getirdi: “Türkiye’de kadın cinayetleri işleniyor. Bu konuları tepeden tırnağa gözden geçirmemiz gerekir. Bir şeye toptan karşı olmak, bir şeyi tamamen mükemmel görmek meselemizi çözmüyor. İstanbul Sözleşmesi Ak Parti iktidarı tarafından getirildi. İşte biz buna külliyen karşı çıkalım ya da bu mükemmeldir, her şeyi çözmüştür demek bizim doğru bir sonuca varmamızı sağlamaz. Ama Türkiye’de kadının, erkeğin, çocuğun, insanın hakkı gözetilmiyor. Bu sadece hukuksal bazda bir hak ihlali değil, bireysel bazda da bu oluyor. Hiçbir insan başka bir insanın mülkü değildir. Allah’ın verdiği canı Allah’tan başka kimse alamaz. Erkek-kadın bizim inancımızda Allah’a karşı sorumludur. Birbirlerine karşı da sorumludurlar. Ama erkek kadının tanrısı değildir. Kadın erkeğin mülkü değildir. Birbirilerinin yardımcılarıdırlar.”

Ziyarette Bilgiç’e eşlik eden SP Diyarbakır İl Başkanı Fesih Bozan da “İttifakları konuşmak yerinde Türkiye’nin gerçek sorunlarını konuşmak gerekir.” dedi.