Ensar ve Muhacir kelimesi İslamiyet’in yayılması, Müslümanların Mekke’den Medine’ye hicreti sırasında ortaya çıkmıştır. Muhacir, Mekke’den Medine’ye göç eden Müslümanlara denir. Mekke’den gelen Müslümanlara yardım eden Medineli halka ise Ensar denir.

Mekke’de Müslümanlığın yayılmasıyla birlikte buradaki putperestler Müslüman olanlara karşı işkencelere başladı. Bu işkencelerin artmasıyla birlikte Medine’den Mekke’deki Müslümanlara davet geldi. Bu davet ile birlikte evlerini, yerlerini bırakan Mekkeliler Medine’ye göç ettiler.

İşkencelerden kaçan Müslümanlara evlerini açan kişilere Ensar adı verilmiştir. Ensar ve Muhacirler arasında bir kardeşlik bağı kurulmuş. İki grup arasında Efendimiz tarafından kabul edilen bir kardeşlik bağı vardır. Bu kardeşlik İslam dininin yayılması açısından oldukça önemlidir.

Ensar sözlük anlamı olarak; yardım eden anlamına geliyor. Mekke’den gelen Müslümanlara evlerini, yardım kapılarını bir karşılık beklemeden açan kişilerdir. Böylece Müslümanlık yayılmış ve dıştan gelen zararlı güçlere karşı Müslümanlar koruma altına alınmıştır.

Şimdi genel anlamı itibarıyla baktığımızda ensar, bir yerden zorunlu göç etmek suretiyle yaşadığı yerden olan ve yardıma muhtaç olan kişiye denir. Ensar ise koruyup kollayan, besleyen, yardım eden, dıştan gelebilecek tehditlere karşı evinden yurdundan olan kardeşini kollayan kişidir.

Günümüze indirgediğimizde, her ne kadar azımsanacak bir rakam olmasa da 10 yılı aşkın bir süredir devam eden bir savaştan kaçan, veya daha uzun süredir işgal altında olan ülkelerden gelerek ülkemize sığınan kişiler bizim için muhacir konumundadır. Bizler ise onlara ensar olmak zorundayız.

Şimdi kimilerine göre "Aman efendim bir kişi değil iki kişi değil, hepsine nasıl bakarız" diyorlar. Kimileri yerlerinden yurdlarından çıkarlarken bize mi sordular, diyorlar. Zaten sıkıntı olmasa idi, savaş hali olmasa idi, kimse yıllar yılı yaşadığı hayatını idame ettiği yerden çıkıp başka ülkelere, topraklara sığınır mı?

Şimdi eğer Ensar olmayı kabul ederseniz onlarda (hangi ülkeden olursa olsun, senin ülkene sığınan) Muhacirdir. Lakin kabul etmiyorsan o zaman da üç maymunu oynayabilirsin. Buna kimsenin karşı çıktığı yok. Yani çevrende kim açlıktan ölmüş, kim evsiz yurtsuz, görmezden gelirsin, göz yumarsın. İşin kolay tarafı bu tabiki....

Bizler o kadar körleşmişiz ki, bırakın ensar olmayı, komşumuzu bile göremez, ona bile tahammül edemez duruma gelmişiz.

Ebû Hüreyre"nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız. Size, yaptığınız takdirde birbirinizi seveceğiniz bir iş göstereyim mi? Aranızda selâmı yayın.”

Kim kime selam veriyor, herkes kendini muhasebe edebilir. Zor değil, dünü ve bugünü muhasebe etmen yeterlidir. Kaç kişiye selam verdiğin ortaya çıkacaktır. Müslüman kardeşini sevip sevmediğini de muhasebe o kadar basit işte. Kardeş demişken, bir yerinden göç eden muhacirlere ensarlık yapmazsak bu nasıl bir kardeşlik olur.

"Müminler ancak kardeştirler....." Hucurat 10. ayeti kerimesinde buyurulduğu gibi eğer kardeş isek kol kanat germemiz gerekmiyor mu? Sıkıntısı anında müslümanın yanında olmak gerekmiyor mu? Yoksa bu şu millettendir, şu şunca aşirettendir deyip sırtımızı mı döneceğiz.

Yoksa sınır dışı edilmeleri veya açlıktan ölmeleri için çabalayıp belki de seyirci mi kalacağız. Herkes muhasebesini kendi yanında, hesabını da Allah katında verecektir. Bir kötülüğü gördüğün zaman elinle, gücün yetmezse dilinle düzelt. Ona da gücün yetmezse kalbinle buğz et, hadisi şerifine göre bizde silsileyi takip ettik. Gücü oranında güçlüden hesap sorucu olarak Allah yeter. Bugün mevki güç kuvvet kariyer veriyorsa Mevlam, elbet yarın bunların hesabını soracaktır.