Bugun...


Abdulsamet Özer

facebook-paylas
İLLA EDEP
Tarih: 11-10-2020 19:07:00 Güncelleme: 11-10-2020 19:07:00


Sevilmenin yolu sevmesini bilmektir. Başka bir tabirle, iyi insan, herkes tarafından sevilir. Dinimizin bildirdiği esaslara uyan Müslüman iyi insan demektir.

Hemen herkes, kendisiyle ilgilenilmesini, kendisinden, işlerinden bahsedilmesini ister.

Çok kimsenin bir dakikalık telefon konuşmasında, beş-on defa “Ben” dediği tespit edilmiştir. Ben şöyle yaptın, ben şöyle ettim gibi…

Çok kimseyi, hükümet kurulmasından çok, kendi meselesi ilgilendirir. Başkasına yaklaşabilmek için onun sevdiği, ilgilendiği konuları bilmek gerekir.

Hemen her insan, en az bir bakımdan kendini çok insandan üstün görür. Belki böyle konuşan kimselerin çoğunun müdür olacak kabiliyeti bile yoktur. Çünkü insanın nefsi, daima yükselmeyi, şef olmayı, başkalarının kendisine tâbi olmasını ister. Bu, nefsin arzusudur.

Herkeste de nefs olduğunu düşünerek, ona göre hareket edilirse, çetin meseleleri çözmek zor olmaz. Bir kimsenin sevdikleri, kendini beğenip takdir edenlerdir. O halde sevilmek için başkalarını takdir edip sevmek gerekir. İnsanın nefsi takdirden hoşlanır, tenkitten hoşlanmaz. Tenkit, düşmanlığa yol açar.

Başkalarının bize nasıl muamele etmelerini istiyorsak, biz de onlara aynı şekilde davranmalıyız! Mesela gülerek karşılanmayı, bir çay, bir kahve ikram etmelerini istiyorsak, biz de başkalarını güler yüzle karşılamalıyız, onlara gerekli ikramda bulunmalıyız! Ne demişler ne ekersen onu biçersin!

Sevilmek, takdir kazanmak için, herkese samimi bir alaka göstermek, gülümseyerek selam vermek, hal ve hatır sormak gerekir. Yapmacık hareketlerden da kaçınmalıdır! Yapmacık hareketler, fayda yerine zarar verir. Kendimize “Samimiyetsiz” dedirtmemeliyiz. Samimi olmaya kendimizi alıştırmalıyız! Mesela telefonla arayıp kendini tanıtmayan birine, ne deriz, “kardeş sen kimsin hele bi önce kendini tanıtıver.” diyerek tenkitle söze başlamamalıdır! Halbuki daha uygun bir dille “Buyurun efendim, kiminle müşerref oluyorum” diyerek karşımızdakinin kendisini takdim etmesine fırsat verirsek çok daha uygun olur. Daha sonra, tatlı dille konuşmamızı devam ettirerek “Efendim, size yardımcı olmak benim için bir şereftir” dersek, karşımızdakinin kalbini fethetmeye giden yolu keşfetmişiz demektir.

Kendini sevdirmenin yolu, iyi insan olmaktır. İyi insan da güzel ahlaklı olandır. Peki o halde güzel ahlak ne demektir? Bunun için yine dinimizin temelini oluşturan ve sımsıkı sarılacağımız halde hiç sapmayacağımız Kur’an ve sünnete müracaat etmek gerekir.

Güzel ahlakla ilgili hadis-i şeriflerden birkaçı şöyle: “Kendinden uzaklaşanlara yaklaşmak, zulmedenleri affetmek, kendini mahrum edenlere -Kendine bir şey vermeyenlere- ihsanda bulunmak, güzel huylu olmaktır.”  Bir diğer Hadisi Şerif’te;  “İyi huyları tamamlamak, yerleştirmek için gönderildim.” Buyurmaktadır. “Sureti ve huyu güzel olan kimseyi Cehennem ateşi yakmaz.” (Taberani), “İyi huylu kimse, iki cihan saadetine kavuşur.” (Taberani) “Mümin güzel ahlakı ile, gündüz oruç tutan, gece ibadet edenin derecesine yükselir.” (Tirmizi)

İnsanlarla geçinememek; başkalarında kusur aramaktan, onları yerli yersiz tenkit etmekten, kibirden ve edepsizlikten ileri gelir. Kendimiz iyi olursak iyi huy ve ahlak üzere olursak mesele kalmaz. Güler yüzlü ve hep edepli olmalı, hiç kimseden bir menfaat beklememeli. Dostluk, menfaat üzerine kurulmaz, fedakârlık üzerine kurulur.

İbni Neccar’dan rivayetle bir Hadis Şerif’te; “Birbirine kin gütmeyen iki Müslüman birbiriyle müsafeha ederse, elleri henüz ayrılmadan Cenab-ı Hak, her ikisinin de günahlarını mağfiret eder. Yine içinde kin olmadan Müslüman kardeşine sevgiyle bakanlar, günahları bağışlanmadan evlerine dönmezler.”

Hal böyle iken iyilik yapan güzel ahlak üzere olan kişi hep kazanır, iki cihanda da mesut bahtiyar olur. Edepsiz kimse ise dünya ve âhirette rezil olur. Edepli kimseyi herkes sever.

Edeb Ya Hu cümleciği içinde geçen “Edep” kelimesi, Güzel ahlak, saygı, terbiye, hayâ, nezaket anlamına gelmekte ve İslam’ın ve İslam Peygamberinin gönderilme gayesini teşkil eder. Hz. Muhammed (s.a.v) bir hadisinde “Ben ancak güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim” buyurmaktadır.

Yazımızı Yunus Emre’nin dizeleriyle bitirelim.  “İlim meclislerinde aradım, kıldım talep, İlim geride kaldı, illa edeb, illa edeb.”



Bu yazı 743 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
YUKARI