Fransa haddini bilmez, pervasız skandallara imza atmaya devam ediyor. Fransa’da bu kadar hukuktan uzaklaşmamış ve hiç bu kadar laiklik ayaklar altına alınmamıştı. Fransa önce Akdeniz’de sismik araştırma yapan Barbaros Hayreddin Paşa ve Oruç Reis gemileri üzerinden Türkiye’ye yüklendi.

Türkiye her platformda haklı olduğunu, Akdeniz’de yayınladığı navtexlerle sismik aramalarına devam edeceğini tüm dünyaya duyurdu. Bunun üzerine başka yollar arandı. Zaten var olan İslamofobi kürüklendi. Son yapılan bir ankete göre Fransızların %70’inin Macron ve hükümetinin ülkeyi iyi yönetmediğine inanıyor.

Buna rağmen Fransa her zaman işi kılıfına uydurmayı iyi biliyor.

Karikatür krizinden sonra şimdi de Cuma hutbesinin İçişleri Bakanı Gerald Darmanin tarafından Paris Büyük Camii’nde okunacağı belirtildi. Peki Cuma hutbesinde neyi okutacaklar?

Hutbe yerine Darmanin şiir okuyacaklar diyor. Şiir de “Fransa bizim koruyucumuz”, “yaşasın Cumhuriyet, yaşasın yasalar”, “yaşasaydın İslamcıları ezerdin ey Mahomet” mealinden cümleler olduğu söyleniyor. Burada bir şeye dikkatinizi çekimek isterim. “Muhammed” (SAV) yerine batı dili ile Mahomet geçiyor. Bu da ister istemez tamamen özünden kopmuş bir İslam oluşturacak. Daha doğrusu İslamsız Müslümanlar…

Erdoğan’a sürekli bir saldırı içindeler. Ama Erdoğan’ın ön plana çıkması artık gayet normal. Daha önce bu rolleri üstlenen Mısır ve Arabistan artık tamamen Siyonistlerin denetimine girmiş durumda. Arabistan ulemaları bu karikatürlerin Peygamberimize dokunmadığını iddia ettiler. Krala hakaret etsen cesedin ortadan kayboluyor. Peki hal böyle iken Erdoğan’dan başka kim konuşacak?

Tabii bütün bu kargaşa boşuna olmuyor. O kadar sinsi oyunlar oynanıyor ki, biz başka işlerle meşgul olurken onlar istediğini yapıyor. Kim ne derse desin Fransa’nın gözü kararmış durumda. Fransız mallarına yapılacak boykot umurlarında değil… Çünkü İslam dünyasında 3-5 peynir, şampuan sendeletse de umurlarında değil. En çok korktukları Arabistan, BAE ve Mısır gibi ülkelerin milyarlık silahlar almayı bırakması. Bu konuda da garanti aldıklarına göre artık önlerinde engel kalmadı.

Yoksa Cemal Kaşıkçı cinayeti bile Arabistan’ı işgal için gerekçe olurdu.

Karanlık günler bizi bekliyor, bu iş basit bir karikatür olayı değil artık. İslam medeniyetinin var olma savaşı. En önemli kaleleri yıktılar, Suud ve BAE prensleri tamamen Siyonist kontrolüne girdi. Bunu Türkiye’nin dış politikasına bağlayanlar lütfen akıl doktoruna görünsünler. Çok daha vahim olaylar oynanıyor. Türkiye’nin, Rusya'dan niye S-400'leri almak zorunda kaldığını Trump bile anladı.

Batı için kendi çıkarlarından daha önemli başka bir şey yoktur. Bunun en bariz örneği Süveyş Kanalı'nda yaşandı. Süveyş kanalını 1856 yılında Fransa yaptı. Mısır'la vardıkları anlaşma bu kanalı 100 yıl boyunca Fransız şirketin işletmesi yönündeydi. 1956'da bu yüz yıllık süre doldu ve Mısır, kanalı işleten Fransız şirketle anlaşmayı uzatmayıp Süveyş Kanalı'nı millileştirdi. Vay senmisin bunu yapan? Fransa, İngiltere ve İsrail, Süveyş Kanalı'na saldırarak kanalı bombalamaya başladı. İşte Fransa budur.

Suriye ve Ortadoğu söz konusu olduğunda İsral'i ayrı düşünmek mümkün mü? Fransa ve Cumhurbaşkanı Macron, acaba İsrail ile gizli bir dirsek temasında mı diye düşünmeden edemiyor insan.

YPG'nin Suriye'de bağımsız bir devlet kurması, dünya ölçeğinde en çok kimin işine gelir? Suriye'den beş bin kilometre uzaktaki Fransa'nın mı? Yoksa Suriye ile sınır olan İsrail'in mi? Böylece İsrail'in nükleer füzelerini İran ve Türkiye'nin burnunun dibine kadar sokması ne anlama gelir?

Batı topyekun Türkiye ile uğraşıyor. Son zamanlarda özellikle de Fransa ve Fransa'nın başındaki “toy oğlan” Macron.

Batı yakın bir gelecekte Türkiye'nin sınırlarını aşan bir güç haline geleceğini biliyor ve şimdiden ön almaya çalışıyor. Bütün mesele bu.