İslamiyet, hiçbir şekilde ve hiçbir alanda hile ve aldatmayı kabul etmez. Ülke nüfusunun yüzde 99’unun Müslüman olduğu bir ülkede her ne hikmetse hile yapmaktan kimse geri kalmıyor. Peki Kur’an’a ve Sünnete göre yaşayıp ebedi huzuru ve kurtuluşu yakalamak varken, neden halen hileye ve aldatmaya başvurur insanoğlu anlamış değilim. Tabii aklıma “Şeytanda görevini yapıyor” ne olacak demek geliyor. Allah’ın huzurundan kovulacağı zaman ne demişti melun; “Bana süre tanı tüm kullarını saptıracağım. Lakin ihlaslı kulların hariç.” İşte bundan dolayıdır ki, iblis kendi görevini yapar, insanları doğru yoldan alıkoyar.

Müslüman, bir malı satarken, malının iyi ve kötü her özelliğini karşı tarafa bildirmelidir. Ev, araba, telefon, çanak çömlek her ne olursa olsun, kusurunu söyleyerek satmalı, Müslüman kardeşini aldatmamalı. Malın ayıbını gizlemek veya söylememek aldatmadır. Aldatma ve hile sadece alış verişte değil, hayatın her alanında olabileceği için, Hz. Peygamber (sav)´in, “Bizi aldatan bizden değildir.” ifadesi, son derece anlamlı ve önemlidir.

Bir gün Allah’ın Resulü (sav) pazarda dolaşırken elini buğday yığınının içine daldırdı ve bunun neticesinde parmakları ıslandı. Bunun üzerine Efendimiz (sav) satıcıya; “Bu ıslaklık nedendir?” diye sordu. Adam; “Ey Allah’ın Resulü! Yağmur ıslattı.’ Diye cevap verdi. Bunun üzerine Resul-i Ekrem (sav); “İnsanların görüp aldanmaması için o ıslak kısmı ekinin üstüne çıkarsaydın ya!” karşılığını verdi. Ardından da; “Bizi aldatan, bizden değildir.” buyurdu.

İnsanlarla olan sosyal ilişkilerde dürüst olmak İslam´ın şiarıdır. Müslüman, müslümanın kardeşidir. Kardeş, kardeşi aldatmamalı ve kendisi için istediğini, Müslüman kardeşi için de istemelidir.

Münafıklığın alameti değil midir aldatma… Öyle ya Allah’a inanmadıkları halde, “Biz Allah’a inandık” diyerek haşa Allah’ı ve başkalarını kendi akıllarınca kandırıyorlar. Oysa ki sadece kendilerini kandırdıklarının farkında değildirler. Muhakkak Allah onların hilelerini bilir.

Kur’an’da aldatma münafıklara yakışan çirkin bir hareket olarak ifade edilir. Bu konu, Kur´an-ı Kerim´de; “Onlar (kendi akıllarınca) güya Allah´ı ve müminleri aldatırlar. Hâlbuki onlar, ancak kendilerini aldatırlar ve bunun farkında değillerdir.”

Kaldı ki ticaretin her safhasında, hem tartıda, hem satışta hile ve yalana başvurmamalı. Hele ki malını beğendirmek ve satmak için yemin etmemeli doğru da olsa!

Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: Malını, yemin ederek beğendirene kıyamette merhamet edilmeyecektir. Ayrıca “Alışverişte “Vallahi böyle, billahi öyle değildir” diye yemin edenlere ve sanatkârdan, “Yarın gel, öbür gün gel” diye sözünde durmayanlara yazıklar olsun!” denilmektedir. Hak sahibine alın teri kurumadan hakkının verilmesini emreden dinimizin tam tersine “Yarın gel, öbür gün gel, sonra uğra” gibi bahaneler müminlere yakışmayan davranışlardır. Yalanla mal çok satılsa da böyle kazancın bereketi olmaz. Oysaki alıcı ile satıcı birbirine doğru söyleyip, nasihat edince, kazançları bereketli olur.

Akıllı insan, ahiretin sonsuz kazancını dünyanın geçici kârı ile değiştirmez. Bütün iyiliklerin, dinin emirlerine uymakta ve yerine getirmekte olduğunu bilir.