Öncelikle bir dua ve temenniyle sözlerime  başlamak istiyorum: Ey Rabbim, Ya İlahel Alemin, başta ülkemizi, bütün İslam dünyasını ve mazlum olan tüm insanlığı her türlü bela ve musibetten ve her çeşit darbe, zülüm ve haksızlıktan  muhafaza eyle, gafil insanları  ıslah eyle, dinimize, devletimize, mukaddes değerlerimize göz koyan, zarar vermek isteyen hainlerin planlarını başlarına geçir, Kahhar isminle kahr-u perişan eyle. Ümmete birlik, beraberlik, güç ve feraset nasib eyle.

Amin

15 Temmuz Darbe teşebbüsünü kısaca hatırlayalım.Türk Silahlı Kuvvetlerinin resmî internet sitesi ve TRT’de yayınlanan bildiride ordunun yönetime el koyduğu ifade edilerek ülkede sıkıyönetim ve sokağa çıkma yasağı ilan edildiği açıklandı. İstanbul’daki Boğaziçi ve Fatih Sultan Mehmet Köprüsü jandarma tarafından kapatıldı. Dönemin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İsmail Kahraman ve yaklaşık 50 kadar milletvekilinin mecliste bulunduğu sırada F-16 savaş uçakları meclis üzerinde uçuş yaparak parlamentoyu dört kez bombaladı. Ankara’nın Beştepe semtinde bulunan Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na bombalama girişiminde bulunulsa da başarılı olunamadı, Muğla’nın Marmaris ilçesinde bir otelde bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a karşı suikast girişiminde bulunuldu. Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar, Kara Kuvvetleri Komutanı Salih Zeki Çolak, Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal ve Jandarma Genel Komutanı Galip Mendi darbeyi gerçekleştiren askerler tarafından rehin alındı. Deniz Kuvvetleri Komutanı Bülent Bostanoğlu ise ”sık sık yer değiştirerek” darbecilerden kaçmıştır.

15 Temmuz 2016 günü ülkemizde vuku bulan bu malum hain darbe girişimi, hamdolsun pek çok unsurun etkisiyle, bir çok sebepten dolayı başarılı olamamış bir hadisedir. Bunlardan bir kısmını şöylece sıralamak mümkün:

1-İletişimin halk arasında hızlı gerçekleşmesi, görsel ve sosyal medyanın aktif kullanılması sonucunda, sağcı, solcu, dindar, laik, kadın, erkek, genç yaşlı… demeden tüm halkın kenetlenip sokaklara, meydanlara bilinçli-bilinçsiz inmesi, gösterilen hedeflere doğru gözünü kırpmadan  hareket etmesi, geçmiş darbelerden bunalmış olan bu millet için bir destan olmuştur, bu aziz millet, bir kahramanlık destanı yazmıştır. Bu işin esas kahramanı halktır bu sadık millettir.

2-Askeriyenin sadece hain bir kısmının darbeye teşebbüs etmesi, diğer askerlerin karşı koyması, orduda birliğin olmaması, emniyet ve istihbaratın ciddi  bir direniş göstermesi ve devletin diğer unsurlarının karşı çıkması, diyanetin, din görevlilerinin aktif olarak karşı durması, camilerden sala seslerinin yükselmesi, hiç eksik olmaması.

3-Sivil toplum kuruluşları ve bir çok  siyasi partinin karşı çıkması.

4-Görsel basının tümüyle kontrol altına alınamaması.Sosyal medya ve iletişim kanallarının açık olması.

5-Yurt içi ve yurt dışı müslümanların ihlaslı duaları…

İşte hatırlayabildiğim kadarıyla bu hain teşebbüsü engelleyen  birkaç madde.!

Teşebbüsün ardından geçen süre boyunca aralarında Boğaziçi Köprüsü, Büyük İstanbul Otogarı ve Ilgaz Dağı Tüneli’nin ve Diyarbakır Orman parkın da içinde yer aldığı birçok yapı, mekan, meydan ve yerin adı, darbe girişiminin tarihine ithafen değiştirildi. Ayrıca 15 Temmuz tarihi, darbe girişiminde hayatını kaybedenleri anmak amacıyla Demokrasi ve Millî Birlik Günü adıyla 2017’de resmî tatil olarak ilan edildi.

Darbe girişimi, Türkiye siyasi tarihinde 12 Eylül 1980 askerî darbesinden 36 yıl sonra gerçekleştirilen ilk askerî darbe teşebbüsü olarak kayıtlara geçti.

Bu hain darbe girişimi, başarısız olmasına rağmen, bize pahalıya mal olmuş, bir çok bedel ödetmiş bir hiyanet girişimidir: Bir çok insanımızı kaybettik ve binlercesi yaralandı. Külliye ve Meclis dahil bir çok yer bombalandı. Can kaybının yanında, maddi  manevi bir çok tahribat yaşandı. Ancak, hamdolsun yerli ve yabancı ne kadar hain varsa, hepsinin bu direniş ve bu muazzam vatan savunması karşısında hüsrana uğramaları, kötü emel ve hayallerini yerle bir etmiş, kalplerine korku ve ümitsizlik yerleşmiştir.

Bizde bu birlik, azim ve mukaddesata bağlılık olduğu sürece, muvaffakiyet kaçınılmazdır Allah’ın izniyle.Bize düşen görev, dosdoğru bir şekilde, istikamet üzere birlik ve beraberliğimizi sürdürmek, dost ve düşmanımızı, hain ve sadık insanımızı doğru bir şekilde tanımak ve gereğini ona göre yapmaktır. Tarih tekerrür den ibarettir. Ancak tarihten ve olaylardan doğru dersler çıkarmak zorundayız. Doğru ders çıkarmak içinde olayları iyi okumak, iyi tahlil etmek durumundayız. Böyle olduğu zaman, tarih çabuk çabuk tekerrür etmez Rabbimin keremiyle. Sözlerime son verirken Yüce Allah’ın selamı, rahmeti, bereketi, inayet ve hidayeti ile sizleri selamlıyorum. Allah’a emanet olunuz aziz dostlar.