Bugun...


Abdurrahman SEVGİLİ

facebook-paylas
BATI VE İSLAM DÜNYASI:
Tarih: 08-05-2021 00:01:00 Güncelleme: 08-05-2021 00:01:00


Batı’da yaygın olan üç şey şunlardır:

1)Huzur Evleri

2)Tımarhaneler

3)intiharlar.

İntiharlar olsun diğer iki özellik olsun Batı  toplumunun  hasta olduğunun bir ifadesi ve sonucudur. Batıda aile mefhumu kalmamış, mutsuz, merhametsiz bir toplum haline gelmiş, kimsenin kimseye bakmadığı, yardım etmediği, vahşi kapitalizmin hakim olduğu bir millet, sözüm ona  bir medeniyet haline gelmiştir. Merhum Mehmet Akif Ersoy: Batı için :” mimsiz Medeniyet” tabirini kullanmaktadır. Merhum Aliye İzzet Begoviç ise Batı için şu cümlelere yer vermektedir: “Bunu hiç unutma evlat, batı hiçbir zaman uygar olmamıştır ve bu günkü refahı, devam edegelen sömürgeciliği; döktüğü kan, akıttığı gözyaşı ve çektirdiği acılar üzerine kuruludur.”

Batı, ahlak ve manevi değerlerden yoksun olarak  insanların yaşadığı bir  toplum haline gelmiştir. Tarih boyunca Batı, hem birbirlerine hem de başka milletlere zulmetmiş, sömürmüş ve çok büyük sayıda  insan öldürmüşlerdir. Batı için tek önemli şey mal, kapital ve hazlardır. Çıkar, menfaat, oyun ve eğlencedir. Mazlum coğrafyalar,  Batının çirkin yüzünü, vahşetini, Müslümanlara olan bakış açısını anlatmaya yeter. Kafirden merhamet dilenmez diye bar bar bağırıyoruz, maalesef duyanımız yok, “kahrolsunlar” karın doyurmuyor. Bunlar insanlıktan çıkmış insan suretinde vahşi yaratıklardır, zülüm, sömürü ve öldürmekten zevk alan sadist ruhlu MESH olmuş varlıklardır. İnsan suretinde,ancak insanlıktan çıkmış yaratıklardır.

Doğum ve ölüm dengesi, ölüm lehine  artmış, nufusları hızla düşmeye başlamıştır batının. Evlenmek,  aile kurmak ve çocuk sahibi olmak Batı’da  neredeyse yok olmuştur. İnançsızlık buhranı içinde debelenen batı insanının bir kısmı, kurtuluşu İslamda görmüş, İslama geçerek huzur bulmuştur. Böylece İslamlaşma süreci hızla  devam ederken, mevcut müslüman nüfusta  artmaktadır. Ya İslamla şeref bulacaklar, yada bunalımlar geçirerek mutsuz ve yaşlı  bir toplum olarak zaman içinde helak olacaktır. Bu mutsuzluk ve geçirdikleri buhran, intiharları arttırmış, çareyi ölümde bulmuş olanların sayısı, azımsanmayacak ölçüde  artmıştır. Kısaca Batı batmaya başlamış bile. Yaşlanmış olan batı, ya İslamla şereflenir kurtulacak yada yok olup gidecektir.

 

     Ancak Batıdaki müslüman nüfus,  gidişatını olumlu yada olumsuz etkileyecektir. Şöyle ki, iyi bir temsiliyet, gayri müslimlerin İslamlaşmasını hızlandıracaktır. İslamın güzelliklerini anlatmak ve şahsımızda uygulamak, batı insanını olumlu manada muazzam etkileyecektir. Müslümanların yarım yamalak yaşantıları bile onları  etkilemektedir. Şöyle bir hikaye anlatılır:

Amsterdam’da bir cami imamı, her Cuma günü 10-11 yaşındaki oğluyla şehrin sokaklarında dolaşır, İslam’a dair kaleme aldığı küçük dergiyi dağıtır, insanları İslam’a davet edermiş. Yine bir Cuma günü rahatsız olduğundan oğluna;

- ‘Bu hafta tebliğ için çıkmayalım der.

Bir insanın hidayetine vesile olmanın ne büyük bir devlet olduğunun hazzını defalarca yaşayan çocuk, babasına yalnız çıkma noktasında ısrar eder. Şiddetli yağışın da olduğu soğuk bir kış günü İmam, oğlunun ısrarına dayanamaz ve;

- ‘Peki!’ der, ve onu gönderir.

Çocuk Amsterdam sokaklarında dolaşır ve her gördüğü kişiye o dergiyi takdim eder ve onlara;

- ‘Allah, seni cennetine davet ediyor!’ der.

Fakat hava soğuk olduğu için sokaklarda pek kimseler yoktur. En son elinde tek bir dergi kalır, verecek birilerini arar, bulamaz. Sonunda bir kapıya gelir ve defaatle zili çalar, lakin kimse kapıyı açmaz. Tam dönerken yaşlı bir kadın açar kapıyı. Kadın, karşısında bir çocuk görünce ona;

- ‘Niçin geldin!’ diye sorar.

Soğuktan üşümüş çocuk;

- ‘Allah, seni cennetine davet ediyor. Kur’an’a iman etmeye, sonra da ondaki buyrukları yaşamaya davet ediyor, gelir misin? der.

Çocuk kitapçığı verir ve geri eve döner. Ertesi cuma, namazdan sonra babası, mutad olduğu üzere cemaate vaaz eder. Ardından soru-cevap faslı başlar. Salonun arka taraflarında oturan kadınlardan biri ayağa kalkar ve şunları söyler;

- ‘Ben önceki haftaya kadar Hristiyandım, eşimi kaybettim, çocuklarım da yok, hayatta birinci derece tek bir yakınım olmadığından, aylardır kimse kapımı açmadı. Yapayalnızdım. Yalnızlıktan tarifi imkansız bir krize girmiştim. Herkesin benden nefret ettiğini, topluma yük olduğumu düşünüyordum. Çünkü Batı’da emekli bir vatandaş topluma yük kabul edilir. ‘Ölse de devletin yükü hafiflese’ diye düşünenler vardır. Lakin siz müslümanlar, insanlar yaşlanınca onlara hizmet etmeyi ibadet kabul edersiniz!’

Yaşlı kadın gözyaşı içinde geçen hafta; evin yatak odasına çıktığını, tavana ip bağladığını, ipin halkasını boynuna geçirdiğini, tam ayağını sehpaya vurup, intihar edecekken zil çaldığını duygulu bir şekilde anlatır. Kendi kendine;

- ‘Benim kapımı kim çalar ki?’ deyip biraz beklediğini, sonra tekrar intihara teşebbüs etmek istediğini; ama zilin ısrarlı bir şekilde çalınınca, ipi boynundan çıkarıp kapıya yöneldiğini, karşısında duran çocuğun ona;

- ‘Ben, Hz. Muhammed’in öğrencisiyim, Allah seni Cenneti’ne davet ediyor!’ deyince sarsıldığını, çocuğun kendisine verdiği kitapçığı alıp okuduğunu ve Müslüman olduğunu anlatır. Camideki bütün cemaat ağlaşmaktadır. Kadın sözlerini şu ifadelerle tamamlar!

- ‘Bana şu anda dünyada en mutlu insan kimdir, diye sorsalar, tereddüt etmeden, kendimi gösteririm. Bundan sonraki ömrümü benim gibi zavallıların kurtuluşuna adadım. Ben de o çocuk gibi hayatımın geri kalan bölümünde Amsterdam sokaklarında dolaşacak ve insanlara,

- ‘Allah, sizi cennetine davet ediyor, diyeceğim!’ der…

 

       Batıdaki müslüman nüfus her halükarda artmakta olup, er yada geç  hakim toplum haline gelecektir Allah’ın izniyle. Bize düşen bu süreci hızlandırmak ve kaliteyi arttırmak olmalıdır.

 

         Bu arada bizi de kendilerine benzetmek istiyorlar. Bu konuda çok ciddi çalışmaları mevcuttur. Maalesef  önemli bir mesafe de almışlardır. Siyonizmi  ve bağlı pek çok kurum ve kuruluşu  oluşturmuşlardır. Çok büyük paralar   harcanmaktadır. Soroslar, Roc Fellerler, Roc Şiltler, Ford Vakfı , Bush ve Li Aileleri gibi pek çok kurum ve kuruluş ile dünyayı yöneten aileler, özellikle müslümanları hedef almışlar ve çok yönlü olarak saldırmaktadırlar. Parçalayıp bir birine düşürmekte, cahil ve fakir bırakılmakta, nüfus artışının önüne geçilmekte , mevcut olan nüfusu ahlaken  çökertmeye ve kendilerine benzetmeye, hatta kendilerine hizmet ettirmeye çalışmaktadırlar.

 

     Batının kurdurmuş olduğu  Siyonizm ve uzantısı olan vakıf ve dernekler ile yerli Feminist ve işbirlikçi kuruluşları, yeterince tanıyor muyuz, bunlardan ve icraatlarından ne kadar haberdarız? Üzerlerine gidiyor muyuz, bunlar hakkında bir tedbirimiz var mı? Yoksa bilerek/ bilmeyerek destek mi veriyoruz?  Bu soruları ısrarla kendimize sormalı ve muhasebesini ciddi olarak yapmalıyız. Dünyadaki pek çok problemin temelinde Siyonizm ve uzantıları vardır:  İstanbul Sözleşmesi , Toplumsal cinsiyet eşitliği Projesi,  Feminizmin tahribatları, etnik ve mezhebi çatışmalar, eğitim yoluyla tahribatın yapılması, eğitimin milli olmaması,  ABD li danışmanlara yıllardan beri eğitimin teslim edilmiş olması, Aile Bakanlığının hezeyanları, aile  yapısının hedef alınması,İslam büyüklerinin itibarsızlaştırma çalışmaları, GDO lu besinler, Nişasta bazlı şeker ve Şeker Fabrikalarının satılması, tohum ve tarım politikaları, hayvancılık politikaları, yerli sanayinin engellenmesi, tarihteki GÜMÜŞ MOTOR, Devrim arabası , Nuri Demirağ ve Nuri Killigillerin... başlarına getirilen felaketler,  sağlık alanında  dışa bağlılığımız, ilaçta yüzde 54, alet ve edevatta yüzde 80, aşıda  yüzde yüz  dışa bağlılığımız, zinanın suç olmaktan çıkarılması, domuzun  kasaplık et statüsüne getirilmesi, ılımlı İslam ve Dinler arası diyalog Projeleri, 18 yaşından küçük evliliklerin suç olması, evlenenlerin tecavüzcü sayılıp  ağır cezalarla cezalandırılması, yıllardan beri doğum kontrolünün  uygulanması, boşanmaların adeta teşvik edilmesi, kolaylaştırılması, evliliğin zorlaştırılması, kadının  beyanı ile kocanın dışlanması, evinden uzaklaştırılması ve dolayısıyla şiddetin artması, ailenin içine fitne sokulup dağıtılması, çocuk haczi vahşetinin oluşması, hayat boyu nafaka meselesi, faizin normal hale gelmesi, toplumun cahil/fakir bırakılması ve birbirine düşürülmesi… politikaları, İslam toplumunun münkere karşı DUYARSIZ - TEPKİSİZ hale getirilmesi, cinsiyetin tahrip edilmesi, BİYOLOJİK CİNSİYET YERİNE TOPLUMSAL CİNSİYET mesajı ile Allah’a karşı adeta  savaş ilan edilmesi... gibi pek çok şey saymak mümkün. Bütün bu saydıklarımız Batının ve yerli iş birlikçilerinin birlikte üzerimizde oynadıkları oyunlardır, tahribat çalışmaları ve projeleridir.

 

      Ancak şunu unutmayalım ki en büyük ALLAH tır, onların tuzakları varsa RABBİMİN de tuzakları vardır. Ve sadece onlara bir müddet mühlet verir ihmal etmez. Eski ifadeyle” imhal eder ama ihmal etmez”. Son söz olarak diyoruz ki :”Kafirler istemesede  Allah (cc) nurunu tamamlayacaktır.” Anadolu bozuluyor belki, İslam ülkelerinin başındakiler işbirlikçi, korkak, gafil ve hatta hain olabilirler. Ancak her şeye rağmen İslam çığ gibi büyüyor ve büyümeye devam edecektir Allah’ın iznu  keremiyle. Doğu batılaşırken, Batı ise  İSLAMLAŞIYOR elhamdulillah. Batı İslamı doğuracaktır ve en gür seda İslamın olacaktır Allah’ın izniyle . Ye’se düşmeden, bıkmadan / usanmadan görevimizi yapmaktır bize düşen. Bizler düştüğümüz yerden kalkmak, okumak, düşünmek, üretmek, birleşmek ve zenginleşmek zorundayız. Son olarak,  Rabbimize güvenmek ve sadece O’ndan korkmaktır bize düşen. Gayret bizden muvaffakiyet Allah’tandır. Selam ve muhabbetlerimle.

 



Bu yazı 6076 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
YUKARI