Bugun...


Abdurrahman SEVGİLİ

facebook-paylas
Nimet ve şükür
Tarih: 24-11-2021 00:01:00 Güncelleme: 24-11-2021 00:01:00


Yüce Allah (cc) Nahl Suresinin 18. Ayeti kerimesine şöyle buyurmaktadır: “ Allah’ın nimetlerini saymaya kalkışırsanız sayamazsınız.” Buyurarak, nimetlerini görüp şükretmemiz istenmektedir. Cenab-ı Hak nimetlerini hatırlatmak suretiyle hamd ve şükrümüzü talep etmekte, kulluk görevimizi hatırlatmaktadır.” El hamdü lillahi rabbil alemin.”diyoruz her gün defalarca okuyoruz kıldığımız namazlarda, alemlerin Rabbi olan Allah’a hamd olsun diyoruz bütün ibadet ve  zikirlerimizde. Gaflete düşmeyen bütün müminlerin yapması gereken şey, hem kavlen hem  kalben hem de fiilen şükretmektir, hamdetmektir. Nankörlük etmeden yüce Mevla’nın  her nimetini farkedip kulluk görevimizi arttırmaktır.

 Bize küçük büyük bir jest yapan,  herhangi bir iyilikte bulunan kimselere çok teşekkür ediyoruz, minnet duyuyoruz. Bir güler yüz, bir selam, bir hediye bile bizi son derece memnun eder. Her şeyi para karşılığında satan, pazarlayan tüccar/esnaf karşılıksız bir şey hediye ettiği zaman gündem oluyor, ona karşı mahcubiyet ve saygınlık  oluşuyor. Halbuki Rabbul Alemin sayısız ve çok büyük nimetler bahşetmesine rağmen, görmeyenler, örtüp inkar edenler her zaman çoğunlukta maalesef. Zaten “küfür” kelimesi de bu anlamı ihtiva eder. Eskiler:” küfran-ı nimet” diye bir deyim kullanırlardı. Nimeti inkar anlamında bir deyimdir. Kafir demek, inkar eden, örten kişi anlamına gelir.

•             Cenab-ı Hak, eşrefi mahluk olarak yarattığı kullarına sunduğu nimetlerini bir çok ayette dile getirmektedir. Bunlardan birkaç tanesini bizde burada  sıralayalım:”

Fatır Suresi, 3. ayet: Ey insanlar, Allah'ın üzerinizdeki nimetini anın. Gökten ve yerden sizi rızıklandıran Allah'ın dışında bir başka Yaratıcı var mı? O'ndan başka İlah yoktur. Öyleyse nasıl olur da çevriliyorsunuz?

•             Ahzab Suresi, 9. ayet: Ey iman edenler, Allah'ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani size ordular gelmişti; böylece Biz de onların üzerine, bir rüzgar ve sizin görmediğiniz ordular göndermiştik. Allah, yaptıklarınızı görendir.

•             Lokman Suresi, 20. ayet: Görmüyor musunuz ki, şüphesiz Allah, göklerde ve yerde olanları emrinize amade kılmış, açık ve gizli sizin üzerinizdeki nimetlerini genişletip-tamamlamıştır. (Buna rağmen) İnsanlardan öyleleri vardır ki, hiçbir ilme dayanmadan, bir yol gösterici ve aydınlatıcı bir kitap olmadan Allah hakkında mücadele edip durur.

•             Nahl Suresi, 114. ayet: Öyleyse Allah'ın sizi rızıklandırdığı şeylerden helal (ve) temiz olanlarını yiyin; eğer O'na kulluk ediyorsanız Allah'ın nimetine şükredin.

•             Nahl Suresi, 81. ayet: Allah, sizin için yarattığı şeylerden gölgeler kıldı. Dağlarda da sizin için barınaklar-siperler kıldı, sizi sıcaktan koruyacak elbiseler, sizi savaşınızda (zorluklara karşı) koruyacak giyimlikler de var etti. İşte O, üzerinizdeki nimetini böyle tamamlamaktadır, umulur ki teslim olursunuz.

•             İbrahim Suresi, 34. ayet: Size her istediğiniz şeyi verdi. Eğer Allah'ın nimetini saymaya kalkışırsanız, onu sayıp-bitirmeye güç yetiremezsiniz. Gerçek şu ki, insan pek zalimdir, pek nankördür.

•             Nahl Suresi, 72. ayet: Allah size kendi nefislerinizden eşler yarattı ve size eşlerinizden çocuklar ve torunlar yarattı ve sizi güzel şeylerden rızıklandırdı. Şimdi onlar, batıla mı inanıyorlar ve Allah'ın nimetini inkar mı ediyorlar?

•             Casiye Suresi, 13. ayet: Kendinden (bir nimet olarak) göklerde ve yerde olanların tümüne sizin için boyun eğdirdi. Şüphesiz bunda, düşünebilen bir kavim için gerçekten ayetler vardır.

•             “ Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz? “ Şeklinde Yüce Allah (cc) Rahman Suresinde 31 kere tekrarlayarak ısrarla  sormaktadır.

Nefes darlığı çekip hastahaneye yatırılan bir hastaya oksijen verilir. Ertesi gün taburcu edilince önemli bir miktarda fatura kesilir hastaya. Ağlamaya başlar hasta. Paran yoksa kalsın denilince, hayır hayır param var. Ancak doğduğumdan beri bana oksijen veren Rabbimin bu nimetini yeni fark ettiğime, bu güne kadarki gafletime, nankörlüğüme ağlıyorum. Bir gece size muhtaç oldum hemen faturasını kesip önüme koydunuz der. Rabbimin ikram ve ihsanını görmüyor gözler. Sağlıklı yaratmış bizi Rabbim, akıl vermiş, eş ve evlat vermiş, dağları, denizleri, ovaları, hayvanları, ayı, yıldızları, yağmuru ve  sonsuz nimetleri, yeryüzünde ve gökyüzünde ne varsa hepsini insana bahşeden yüce Mevla’ya ne kadar şükretsek azdır. Nimetleri sonsuz olan Padişaha karşı nankörlük yapmak, en rezil, en sefil kişilerin özelliğidir. Eşrefi Mahluk olarak yaratılan insan, bazen, daha doğrusu çoğu zaman erzeli mahluk olur. En rezil yaratık seviyesine iniyor. Aklı başında olan salih kimseler ise, bütün nimetlerin Allah’tan olduğunu bilir ve şükreder, şakir bir kul olarak hayatını sürdürürler. Rabbını memnun eden davranışlarda bulunurlar. Şükreder, hamdeder, Rabbını tazim ve tesbih ederler. Teslim olup  itaat ederler.Bilinmelidir ki her nimetin bir de hesabı vardır, hakkını vermek icab edey. Aksi takdirde nimet nikmet olur, azan ve sual olur.

Şükür, verilen herhangi bir nimetten dolayı, bu nimeti verene karşı söz, fiil veya kalp ile gösterilen saygı ve minnettârlıktır. Şükür; nîmetlerin asıl sahibini tanımak ve onları ihsân eden Rabbine; özü, sözü ve davranışlarıyla itaat hâlinde bir hayat yaşamaktır. Buna göre, bütün nîmetlerin Hakʼtan olduğunu bilip dil ile şükretmek gerektiği gibi, o nîmetlerden mahrum olanlara ikram etmek de, fiilî şükrün en güzel tezâhürlerinden biridir.

Şükür Üç Kısımdır:

•             Kalbin şükrü: Nîmeti düşünmektir.

•             Dilin şükrü: Nîmete karşılık hamd ü senâ etmektir.

•             Diğer âzâların şükrü: İstihkākı kadar nîmetin karşılığını vermektir.

•             Nisa Suresi, 147. ayet: "Eğer şükreder ve iman ederseniz, Allah azabınızla ne yapsın? Allah şükrün karşılığını verendir, bilendir."

•             Ebû Yahyâ Suheyb İbni Sinân radıyallahu anh’den rivâyet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem  şöyle buyurdu: “Mü’minin durumu gıpta ve hayranlığa değer. Çünkü her hâli kendisi için bir hayır sebebidir. Böylesi bir özellik sadece mü’minde vardır: Sevinecek olsa, şükreder; bu onun için hayır olur.  Başına bir belâ gelecek olsa, sabreder; bu da onun için hayır olur.” (Müslim, Zühd 64)

 

•             Ebû Saîd Sa’d İbni Mâlik İbni Sinan el-Hudrî  radıyallahu anhümâ’dan nakledildiğine göre, Medineli müslümanlardan bir kısmı Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’den bir şeyler istediler. O da verdi. Sonra yine istediler. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, elindekiler bitinceye kadar  verdi. Verebileceği şeyler tükenince onlara şöyle hitab etti:

•             “Yanımda bir şeyler olsaydı, onları sizden esirgemez, verirdim. Kim dilenmekten çekinir, iffetli davranırsa, Allah onun iffetini arttırır. Kim tok gözlü olmak isterse, Allah onu başkalarına muhtaç olmaktan kurtarır.  Kim de sabretmeye gayret ederse, Allah ona sabır verir. Hiç bir kimseye, sabırdan daha hayırlı ve büyük bir lutufta bulunulmamıştır.” (Buhârî, Zekât 50, Müslim, Zekât 124. Tirmizî, Birr 77)

•             Ziyad, Mugire'nin (ra) şöyle dediğini işitmiştir:

"Hz. Peygamber (sav) ayaklan (ya da bacakları) şişinceye kadar (gece) namaz kılardı. Bu durum hakkında ona bir şey söylendiğinde, 'Şükreden bir kul olmayayım mı?' derdi." (B1 130 Buhari, Teheccüd, 6)

Ebu Hüreyre'nin naklettiğine göre, Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur:

"İnsanlara teşekkür etmeyen, Allah'a da şükretmez." (1 1954 TirmizI, Birr, 35)

Cabir (b. Abdullah) tarafından nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:

"Bir kimseye bir nimet verilir de onu (hayırla yad ederek) dile getirirse, onun şükrünü yerine getirmiş olur. Eğer onu (kimseye söylemeyerek) gizlerse ona nankörlük etmiş olur." (D4814 Ebu Davud, Edeb, ı 1 )

•"...Oruç Tutan Kimse Gibidir"

Ebu Hüreyre'den nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:

"Yiyip şükreden kimse sabrederek oruç tutan kimse gibidir. " ( TirmizI, Sıfatü'l-kıyame, 43; İbn Mace, Sıyam, 55)

•Allah'ın (c.c) Hoşnut Olduğu Amel

Enes İbni Mâlik radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Allah Teâlâ, kulunun bir şey yedikten sonra hamdetmesinden, bir şey içtikten sonra hamdetmesinden hoşnut olur.”

Müslim, Zikir 89. Ayrıca bk. Tirmizî, Et’ime 18

“Îman iki kısımdır. Yarısı sabırda, yarısı şükürdedir.” (Beyhakî, Şuabu’l-Îmân, VII, s. 127)

“…Dindarlıkta kendinden üstün olana bakıp tâbi olmak, dünyalıkta ise kendinden aşağıda olana bakıp, Allah’ın kendisine verdiği üstünlüğe hamd etmek… Böyle yapanları Allah, şükredici ve sabredici olarak yazar. Kim de dindarlıkta kendinden aşağıda olana, dünyalıkta ise kendinden üstün olana bakar da elde edemediğine üzülürse, Allah onu şükredici ve sabredici olarak yazmaz.” (Tirmizî, Kıyâmet, 58)

Sözlerimi şu duayla bitirmek istiyorum: Ya Rabbi, bizi nimetlerini görüp şükredenlerden eyle. Nankörlük gösteren kullarından da uzak eyle. İbadette, günahların terkinde ve musibetlere karşı da  sabır ve sebat gösterenlerden eyle.Ya Rabbi bizleri, şakir, sabır, zakir ve Abid eyle. En büyük nimetimiz olan İslam’dan, Kuran’dan ve Sünnet’den bizleri ayırma. Akli selim en büyük nimetlerdendir, onunla tefekkür, tezekkür ve teakkul edenlerden eyle. Amin bi hürmeti Taha ve Yasin velhamdülillahi rabbil alemin. 

 



Bu yazı 4581 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
YUKARI