Bugun...


Abdurrahman SEVGİLİ

facebook-paylas
DAVET-1-
Tarih: 11-10-2020 19:09:00 Güncelleme: 11-10-2020 19:09:00


Davet, Tebliğ ve İrşad müteradif kelimelerdir, eş anlamlı kavramlardır. ‘Emri bil maruf nehyi anil münker’ demektir. Aynı zamanda kavli cihat da dediğimiz bu faaliyetler Allah’ın emri olup toplumun bozulmaması için ihmale gelmez bir vecibedir. İnsanları Hakka davet etmek, doğruyu yanlışı anlatmak, tehlikelerden uzak tutmak, yoldaki işaretleri anlatmak… toplumun ıslahı ve ihyası için ciddi bir ihtiyaçtır.

Lakin bu çok mühim görev günümüzde yeterince yapılmıyor maalesef. Bu ulvi görev o kadar azaldı ki, neredeyse hiç yapılmamaktadır. Günümüzde İrşat faaliyetleri, münkere bir şekilde müdahale, büyük oranda yok olmuş durumdadır. Yapılan cüzi faaliyetler de yok hükmündedir. İnsanları Hakka davet etmek, yanlıştan vaz geçirmek, bir zorunluluktur. Bu tebliğ görevi, bir mecburiyet olmasına rağmen, İman gibi, salih amel gibi bir kurtuluş vesilesi veya ceza nedeni olan bir görev ve farz bir ibadet olduğu halde, en çok ihmal edilen bir alandır maalesef.

Bu çok önemli ve farz olan davet görevi, günümüzde ne durumdadır diye baktığımızda, yukarıda da kısmen söylediğim gibi, bu olumsuz manzarayla karşı karşıya olduğumuzu üzülerek ifade etmeliyim. İslam toplumu içler acısı bir durumdadır. Münkere müdahale etmek, bi şekilde uyarmak neredeyse hiç kalmadı. Ümmet, pek çok önemli konuda olduğu gibi DAVET ve İRŞAT konusunda da duyarsızlaşmaya başladı. Vurdumduymaz bir toplum haline geldik maalesef. ‘Emri bil Maruf ve nehyi anil münker’ yapılmıyor/ yapılamıyor artık. Bunu pek çok nedeni vardır. Bazen uyarma ve uyandırma görevinizi yaparken, tacizci olabiliyorsunuz,çıkarılmış bazı yasalar yüzünden cezalandırılabiliyorsunuz.Erkeğin beyanı hiçe sayılırken, sadece kasımın beyanı esas olunca bazı konularda, davet işi de cesaret ve büyük fedakarlık işi oluyor. ‘Emri bil Maruf ve nehyi anil münker’ işini engelleyen, olumsuz etkileyen başka pek çok neden daha sayılabilir.

Eskiden tebliğ cemaatleri vardı, dağ bayır demeden, şehir şehir, ülke ülke dolaşırlardı. Anlatmak için heyecan ve muhabbet vardı. İslamın güzellikleri anlatılırdı. Hoş sohbet meclisleri çoktu. Davet, İrşat ve tebliğ için köyler gezilirdi. Bu Davet konusu, en önemli işlerden birisiydi. Ne oldu bize bilmiyorum? Yoksa ben mi karamsar tablolar çiziyorum? Bu çalışmalar gerçekten bitti mi, yoksa var da biz mi duymuyoruz, görmüyoruz? Onuda bilmiyorum. Pakistan, Hindistan, Bangladeş bölgesinde özellikle ciddi Tebliğ Cemaatleri vardı ve çok güzel çalışmalar icra ediyorlardı. Bunlar dünyanın pek çok yerine tebliğ için gider, dolaşırlardı. Uzun sakallı, genellikle özel kıyafetleri ile seferler yapıp, çoğu zaman camilerde kalırlardı. Ayrıca İhvanın Davet konusunda ciddi çalışmaları ve faaliyetleri vardı. “Davet Fıkhı” kavramı belki de sadece   bu hareketin içinde ifade edilmektedir. Milli Görüşün her iki cümlesinden biri CİHATTIR. Söz ile yapılan cihat, mal ve bedenen yapılan cihat gibi çok makbuldür, zorunlu olup iradi değildir. Ancak bu ve benzeri cihadı hareketlerde bile bu konunun çok zayıfladığını veya çeşitli nedenlerle etkisizleştiğini söylüyorum. Diğer cemaatlerde ise daha ziyade başka konular işlenmektedir, Kuran Eğitimi, iman hakikatleri… gibi… Cihad, davet… gibi konular fazlaca yer almaz.

İrşad Faaliyetleri yeterince yapılmadığı için toplum olumsuzluklar anlamında, ahlaki yozlaşma konusunda büyük bir dejenerasyona uğramıştır. Edep ve haya azalmış, özellikle aileleri bilerek ve isteyerek bozma ve ifsad etme çalışmaları hız kazanmıştır. Oto kontrol mekanizması ve müeyyideler kalmayınca, bireyler daha cesur davranmaya başlamış, başkasını da daha kolay bir şekilde, menfi etkileme ve ahlaken bozma gayretleri artmıştır. Malum olduğu üzere nefis ve şeytan da boş durmayınca toplumda hızlı bir tefessüh ve değerlerimizden uzaklaşma süreci başlamış oldu. Efendimiz (sav) in meşhur hadisi Şerif’i uygulanmıyor artık büyük oranda: “Sizden biriniz bir münkeri gördüğünüzde, onu eliyle düzeltsin, gücü yetmiyorsa diliyle düzeltsin, bunada gücü yetmiyorsa kalbiyle buğz etsin, kızsın. Bu da imanın en düşük mertebesidir.” buyuruyor. Müdahale kalmadı, ikaz kalmadı, hatta buğz etme, kızgınlığını hissettirme bile neredeyse kalmadı. Zina bile suç olmaktan çıkınca, hiçbir müeyyide ve toplumun otokontrol mekanizması da kalmayınca her şey kontrolden çıktı, birey ve aileler ve dolayısıyla toplum tanınmaz hale geldi, özünden, fıtratından koptu/ koparıldı maalesef. (DEVAM EDECEK)



Bu yazı 1619 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
YUKARI