Bugun...


Abdurrahman SEVGİLİ

facebook-paylas
DÜŞÜNEN BEYİNLERE MUHTACIZ:
Tarih: 02-04-2021 00:02:00 Güncelleme: 02-04-2021 00:02:00


“Efela tetefekkerun “,” efela ta’kilun” ayetleriyle başlamak istiyorum. “Hiç tefekkür  etmez misiniz, hiç düşünmez misiniz?”, “Hiç akletmez misiniz?”  diye Kuran’ı Kerim’in pek çok yerinde Cenab’ı Hak (cc) bu  tür soruları sorarak, bizleri düşünmeye, aklımızı kullanmaya, gaflete dalmayıp uyanık kalmaya, Rabbimizi, kendimizi ve Yüce Allah’ın (cc) ayetleri olan ve mükemmel bir şekilde yaratılan kainatı anlamaya... sevkediyor, yönlendiriyor. Hatta şunuda çok rahatlıkla söyleyebiliriz ki, İlk emir olan OKU ayeti, kainatı okumaya, kainat üzerinde tefekkür etmeye, o büyük nizam ve intizamı, o muazzam sanatı görmeye, bizlere bahşettiği bunca nimeti görüp üzerinde düşünmeye ve Rabbim’izin  büyüklüğünü, azametini, merhamet, şefkat ve cömertliğini, ata ve ihsanını... görmeye davet ediyor.

Ya da insanlık aleminde ve özelde o dönemin cahiliye arap toplumunda yaşanan her türlü zulmü ve ahlaksızlığı, şirk ve azgınlığı gör, dikkatli incele, bu olup biten hadiseleri dikkatlice oku, İdrak et ve gereğini yap diyor  Cenab’ı Hak. Henüz Kuranı Kerim inmemiştir ki O okunsun. İlk talimatın, ilk ilahi fermanın OKU olması düşündürücü değil mi?  Bir nevi Allah(cc), Peygamber Efendimize (sav) ;Oku, idrak et, düşün, tefekkür et, büyük sanatçıyı, seni yaratan Rabbini tanı, kim tarafından yaratıldığını bil, her şeyde Allah’ın adı ve imzası vardır, ne yaparsan yap O’nun adıyla yap, O’ nun adıyla oku, O’nun adıyla kurbanını kes, O’nun adıyla ye, iç. Çünkü O (cc) ,senin Rabbındır, seni terbiye edip yönetendir, bundan sonra devam edecek olan risaletinde de seni yönetecektir, sana rehberlik edip yol gösterecektir.

İnsanın niye ve nasıl yaratıldığını bil ve düşün, Allah’ın (cc) sayısız nimetleri var. Bunların  üzerinizde kafa yor ve Hamdet, şükret, Rabbinin kerem sahibi olduğunu unutma, insanlara çok değer verdiğini, eşrefi mahluk olarak yarattığını, kainatı ve içindeki her şeyi emrimize verdiğini; oku, bil ve idrak et.Unutma  bunları, sonunda  her şeyin, her nimetin hesabı sorulacaktır.Bütün bunları düşün  diyor Yüce Mevlamız.

Allah’ın (cc), oku emrinin hemen akabinde kalemden bahsetmesi çok anlamlı değil mi? Yüce Rabbimiz (cc) 23 yıl devam edecek olan ve 6000 küsür ayeti kerimenin ineceği bu muazzam ve mübarek sürecin ilk ayetlerinin  okumak, düşünmek ve yazmak...olması, bu işin ehemmiyetini çok güzel bir şekilde ortaya koymaktadır. Resulullah Efendimiz ( sav) de ;“bir saat tefekkür ve düşünme bir yıl nafile ibadetten iyidir” buyurmaktadır.

Ancak gelin görün ki, belli bir süreden sonra Müslümanlar, bu emir ve fermanları ihmal etmeye, gereğini yapmamaya başladılar. Endülüs Emevileri döneminde ve Abbasiler döneminin Bağdat şehrinde ve daha başka İslam merkezlerinde bir çok   milyonluk kütüphaneler kurulmuş, önemli sayıda, üst düzey düşünür ve bilim adamları yetiştirilmişti: Farabiler, İbni Sinalar, İbni Rüşd ve İbni Haldunlar, Biruni, Harezmi ve Ebubekir Zekeriya Raziler, Kindi ve Piri Reisler yetiştirildi İslam coğrafyasında. Batının ortaçağ karanlığını aydınlatmada, büyük katkı sağladı bu İslam bilginleri. Örneğin İbni Sinan’ın “El Kanun Fıt Tıp” Tıptaki Kanunlar diye tercüme edilen 20 ciltlik bu dev  eser, batının önemli üniversitelerinde asırlarca ders kitabı olarak okutuldu. Bunun gibi pek çok isim ve eser sayılabilir. Ancak bu durum devam etmedi, inkıraza uğradı. İslam dünyası gitgide okumamaya, düşünmemeye, araştırmamaya başladı. Batı ise Kiliselerin büyük baskısına ve  Engizisyon mahkemelerinin ağır cezalarına rağmen, rönesans ve reform hareketlerini  başlattılar. Hatta bir kısım papaz bile bu ilmi çalışmalarda, aydınlanma hareketinde gizli bir şekilde, kaçak olarak yer aldılar. Bu gayret ve uyanma hareketi Batı’da başladığı gibi devam etti. Bu okuma, düşünme, idrak edip hazmetme ve ondan sonra da hayal edip, programlar dahilinde üretme işi, sistematik hale geldi.  Bu bilimsel çalışmalar günümüzde de devam etmektedir.

Bilgiye ulaşmada büyük mesafeler aldılar, ancak irfanda, maneviyat ve ilahiyatta, ailenin yapısı konusunda, paylaşım ve yardımlaşmada...büyük bir hezimet yaşamaktadırlar. Konumuz bu olmadığı için girmiyoruz. Bilgi ve teknoloji , ahlaki değerlerle beraber olursa büyük bir nimettir. Vicdansız, ahlaksız, acımasız ve sadist ruhlu insanların elinde büyük bir felaket olur. Hiroşima ve Nagazaki’ye atom bombası olarak düşebilir, Doğu Guta’da fosfor bombası olarak acımasızca can alabilir, Çeçenya’da, Doğu Türkistan’da, Kudüs ve Gazze’de vahşi bir seri katil olabilir...Bu yüzden diyoruz ki; İslamın emrettiği gibi okumak, hemde bütün geçmişteki ihmallerimizi, açığımızı hızla kapatacak şekilde  okumak, düşünmek, bilgiye ulaşmak, icat ve keşiflere imza atmak, bize ait markalar üretmek, insanlığın faydasına olan iş ve işlemler yapmak zorundayız. Batı’dan farklı olarak ahlak ve maneviyat İle beraber bunları icra etmek mecburiyetindeyiz. Değerlerimizle beraber akıl yürütmek durumundayız.

Dinimiz oku derken, “insanların en hayırlısı insanlara en faydalı olan kişidir”  mesajını da veriyor ve ölçüsünü koyuyor. Bilgi ve akıl insanın hizmetinde olduğu sürece, vahyin ve vicdanın kontrolünde olduğu müddetçe değerlidir. Akıl ve düşünme, bilgi ve teknoloji konusunda yeterli seviyede olmadığınız zaman, bölünürsünüz, parçalanırsınız, sömürülürsünüz, birbirinize vurdurulursunuz, birilerinin piyonu oyuncağı olursunuz. Amerika’nın, İngiltere’nin, İsrail’in… yapmış olduğu zulmün önüne geçemezsiniz, çoğu zaman oynadıkları oyunun farkına bile varamazsınız. Onun için “ ilim ve hikmet mü’minin kaybolmuş malıdır, onu nerede bulursa alır.” diyen İslam’ın bu hükmü bir an önce yerine getirilmeli ve geliştirilmelidir. İlim ve hikmette güçlü olan kişi, kurum ve devletler, uyanık ve güçlü olurlar, başkasının oyununa gelmezler. Biran önce  düşünme ve tefekkür kültürünü, ilim ve hikmeti nasıl elde edeceğimizi düşünmemiz, üzerinde çok durup beynimizi  aktif hale getirmemiz, kolektif aklı bir an önce harekete geçirmek zorundayız.

 

Milli ve manevi değerlere sahip ekip ve yöneticilerin, birlikte yapacakları çalışmalarla sonuç alınabilir. Bu sonuca ulaşa bilmek için tamamen bağımsız, hür düşünen, mukaddes değerlere bağlı, yerli ve milli olan bilginlere ve yöneticilere şiddetle ihtiyaç vardır. İyi beyinler yetiştirecek, doğru bir eğitim faaliyeti zorunludur. Yetişen beyinlerin ülkede kalmasını sağlamak ve beyin göçünün önüne geçmek, göçmüş beyinleri ülkeye kazandırmak mecburiyetindeyiz . Düşünmenin ve tefekkürün özgürleşmesi, önündeki engellerin  biran önce kaldırılması gerekir. Bağımsız düşünemeyen kişi ve kuruluşlar sağlıklı bir şey üretemezler. Akla gem vurulamaz. İslamın, Cenabı Hak’ın çok önemsediği  ve “zaruratı diniyye” veya “ zaruratı hamse “ denilen ve korunması zorunlu olan beş temel unsurdan birisi malum olduğu üzere akıldır. Bu yüzden bütün ilahi dinlerde sarhoş edici olan ve bizim fıkıh kitaplarında  “müskirat” diye ifade edilen bütün uyuşturucu, sarhoş edici ve akıl giderici her şey yasaktır ve  kesin olarak haram kılınmıştır. Aklı uyuşturmak çok ağır bir suçtur, büyük bir cürümdür, “kebair”dediğimiz büyük günahlardandır.

Rabbimiz ’in (cc) , bu kadar önemsediği düşünme melekemizi niye yitirdik? Bunun  Sebeplerini çok iyi bir şekilde tahlil edip çözüm üretmekten başka kurtuluşumuz yoktur. Akletmek, tefekkür etmek ve iki günü eşik tutmamaktan başka çaremiz yoktur. Cehaleti gideren, yeni fikir ve icatlara damga vuran yeni beyinler yetiştirmek elzemdir.Eğitim ve kültür, aile ve toplum yeniden dizayn edilmeli, dünya düşünce ve  medeniyet tarihini sağlıklı bir şekilde öğrenip, İslam Medeniyetini yeniden, İslam’ın ruhuna uygun bir şekilde ihya, inşa  ve islah etmek zorundayız. Ümmetin ittifakını sağlayan, ekonomik bağımsızlığını  temin edebilecek yepyeni bir yapılanma zarureti vardır. İslam Ümmeti, dostunu düşmanını, fayda ve zararını, dünya ve ahiretini  ancak büyük çaplı bir düşünme hareketiyle, büyük bir eğitim reformuyla, bize ait olan milli bir eğitim ve milli bir kültürle ve topyekün bir seferberlikle elde edebilir.” İlim ve hikmet müminin kaybolmuş malıdır, onu nerede bulursa alır.”

“İlim talep et, Çin de bile olsa” anlayışı İslami  bir anlayıştır. Ancak kültür millidir. Örf ve adetler millidir. Biz uzun bir zamandır olması gerekenin tersini yapıyoruz maalesef.Bu konuda ulema ve ümeraya daha fazla görevler düşmektedir. Ye’se düşmeden, büyük azim ve kararlılıkla düşünen, üreten ve yerli, milli ve salih nesiller yetiştirmekle olur, inançla, azimle, sağlam ekiplerle olur. Tevfik bizden muvaffakiyet Allah’tandır.



Bu yazı 6884 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
YUKARI