Bugun...


Abdurrahman SEVGİLİ

facebook-paylas
İyilik, İnsani Ve İslami Bir Görevdir
Tarih: 11-03-2021 00:01:00 Güncelleme: 11-03-2021 00:01:00


“İnsanların en hayırlısı insanlara en faydalı olan kişidir” buyuruyor Efendimiz ( sav ). İslama göre iyilik yapmak sadece Müslümanlara değil herkese yapılmalı, hatta her canlıya yapılmalıdır. İyilik yapmak bir vicdani  ve insani görevdir. İslam’a göre insanın insana karşı bir görevi ve sorumluluğu vardır. Müslümanlara karşı ikinci bir hak ve sorumluluk doğuyor. Akrabalık bağı da, üçüncü bir hak ve sorumluluk meydana getiriyor. En hayırlı kişi genel olarak tüm insanlara iyi davranan ve iyilik yapan kişidir. Bütün insanlığa iyiliğin yapılması esasıdır. Müslümanlık ve akrabalık, ekstra bir sorumluluk yüklüyorsa da insan cinsi genel olarak esas alınmıştır. Komşun Yahudi bile olsa, hakkına hukukuna riayet etmek zorundasın. Rahatsızlık vermemeliyiz, komşularımızla insani ilişkiler sürdürmeliyiz. Komşular, Müslüman veya akraba olursa bu sorumluluk boyutu artar. Daha fazla itina ve irtibat gerekebilir.

 

 Cenab’ı Hak Kuranı Kerim’de: “ Bir (iyilik) ve takvada yardımlaşınız, günah ve düşmanlık konusunda ise yardımlaşmayın” buyuruyor. İnsanlığa faydalı olan ve haram olmayan her şey iyidir. Haram kılınan/dinimizce yasaklanan her şey, biz insanlara veya başka canlılara ve çevreye bir şekilde zarar verdiği için yüce Rabbimiz tarafından yasaklanmıştır. Yasaklanan her şeyin, mutlaka ya aklımıza, neslimize veya canımıza ve malımıza zararı vardır. Bu yüzden Yüce Mevla bize iyiliği emrediyor ve zarar veren her şeyi de men ediyor. Rahman’ın bize olan merhametinden dolayı, bu düzeni kurmuş oluyor. Bu düzene biz “şeri düzen” veya “ İlahi yasalar” diyoruz.

 

İyilik, kötülüğü ve günahı yok eder. Cenab-ı Hak, Kitabı Mübin’de şöyle buyuruyor: “Muhakkak ki iyilikler (hasenat) kötülükleri (seyyiat) giderir, yok eder. “ Hz Peygamber Efendimiz (SAV), bir hadisi şerifinde şu üç hususa yer vermektedir: “Nerede olursan ol Allah’tan kork. Günah ve kötülükten hemen sonra bir iyilik yap ki, yaptığın o kötülüğü yok etsin ve insanlarla güzel geçin” buyurmuştur.

 Gaflet insanı hataya, günaha götürebilir. Kötü arkadaş, kötü çevre, kişiyi hataya sürükleyebilir. Beşer şaşar diye bir söz vardır.Ancak  hemen toparlanıp gerekli tedbirleri almamız, hatada ısrar etmeyip tövbe ve istiğfarda bulunmamız ve akabinde o kötülüğü silecek iyilikler yapmamız gerekir. Kuran’ın ve Sünnetin bize öğrettiği budur.

 

Peki, İYİLİK nedir, kişilere göre, toplum ve milletlere göre değişir mi? İslami literatürde iyilik genellikle HASENAT VE BİRR kelimeleriyle ifade edilir. Allah’ın yapın diye emrettiği farzlar, yapılması kuvvetle tavsiye edilen vacip ve sünnetler mutlaka iyilik kavramı içinde yer alır. Örneğin zekât vermek her müsait olan Müslümana farzdır ve iyi bir davranıştır. İslamın emrettiği zekat müessesesi, şayet tam manasıyla hayata geçmiş olsaydı, sadece Türkiye’de değil dünyada bile fakru zaruret içerisinde hiç kimse kalmazdı. Bu konuda Yunus Vehbi Yavuz Hocanın “İslam’da Zekât Müessesesi” adlı eserini tavsiye ederim. Bakınız İslam ne kadar yüce bir din ve prensipleri ne muazzam birer kurtuluş reçeteleridir. İnsanı en iyi şekilde yaratan Rabbül Âlemin, yine insan için en iyi prensipleri vazetmiştir ve talimat olarak bize göndermiştir. İnfak ve sadaka kavramlarını da bu minvalde zikretmemiz gereken muazzam iyiliklerdir.

 

Selam vermek, selamı yaymak bir iyiliktir, hediyeleşmek, dost, akraba ve hasta ziyareti bir iyiliktir. Dürüstlük ve güvenilir olmak, verilen sözü yerine getirmek, toplumun eğitimine katkı sunmak, Kuran ve namazı öğretmek, Efendimiz’in (SAV), ashabı Kiramın güzel ahlakını aktarmak, bilimsel çalışmalarda bulunmak… birer iyiliktir.

 

Beşeri sistemler yerine ilahi hukuk uygulamada olmuş olsaydı, yerkürede zulüm ve sömürü, haksız yere adam öldürmek, ırz ve namusa yapılan tecavüzler, müskiratın, içki ve uyuşturucunun sonucu meydana gelen faciaların pek çoğu olmazdı ve bu durum çok iyi bir dünya oluştururdu. Sadece “kısas” hükmü uygulansaydı, kimse kimseyi öldürmezdi, öldüremezdi. Kuran’ın: “yiyiniz, içiniz fakat israf etmeyiniz” emri uygulansa ve acımasızca yapılan israfın önüne geçilseydi, ne Afrika’da, ne Asya’da, ne Arakanda, ne Ortadoğu’da nede başka bir yerde maddi bir sıkıntı kalmazdı. aynen zekatın uygulanması gibi israfın önlenmesi de, çok iyi sonuçlar doğuracak, mutluluk ve refahı getirecektir. Bu İslami kuralları ve getireceği iyi sonuçları daha da uzatabiliriz. Ancak bütün dünya Müslüman değil ve Müslümanların çok önemli bir kısmı da maalesef İslam’ın kurallarını kabul etmemektedirler. O halde bu iyilik konusu üzerinde dünya nasıl mutabık olacak nasıl uzlaşacaktır?

 

Önce kim iyilik yapmak ister, kim istemez. Kim kötü kim iyi, kim öldürüyor, kim sömürüyor? Ve kim bu kötülükleri, zulüm ve sömürüyü durduracak? Yani kim iyilik yapacak ve nasıl yapacak? Bu konuda birlikte iyilik yapmak mümkün mü? Çeşitli ülkeler, cemaat ve cemiyetler, sivil toplum kuruluşları birlikte iyi ve güzel adımlar atar mı? İnanç ve fikirleri farklıda olsa, bazı evrensel değerler konusunda olsun, iyilik yapma konusunda olsun uzlaşmak ve birliktelik mümkün mü? Ya da birlikte çalışmak gerekir mi? Bütün bu ve benzeri sorulara cevaplar bulunmalı, şer odakları karşısında insanlık, iyilik platformları oluşturma konusunda somut adımlar atmalıdır. Bu konuyu çok önemseyen ciddi devlet adamlarına ve kanaat önderlerine şiddetle ihtiyaç vardır. Uzun vadede bu çok zor olan konuyu pes etmeden gündemde tutmak şart.

 

Bunun yanında, daha küçük çaplı iyilik çalışmaları mutlaka yapılmalıdır. Yeryüzünde an itibariyle bile, bu güzel işleri yapan mutlaka hayır kurumları ve iyi insanlar vardır ve güçleri nispetinde de birşeyler yapmaktadırlar. Ancak bu büyük yaraları köklü bir çözüme götürmekten uzaktırlar. İnanç ve fikirsel birliktelik olmasa bile, insani ve vicdani yönüyle meseleler ele alınmalı, birlikte çalışma alışkanlığını dalga dalga büyütmek zorundayız.

 

Adil paylaşım, israf, uyuşturucuyla mücadele, haksız yere öldürmeler, göçmenlerin durumu, yer altı ve yer üstü zenginliklerin sömürülmesi… meselesi gibi pek çok kötülükle ortak mücadele, pekala mümkündür. Bunun için herkesin Müslüman olması da gerekmez. Mazlum ve mağdur insanların kurtarılması için yine Müslüman olmaları şart değil. Yani zalime karşı mazlumdan yana tavır almak isteyen herkes, bir şekilde birbirilerini bulmalılar diyoruz.

 

İyilik yapmak, ister organizeli ister organizesiz, küçük büyük demeden sürekli ve ısrarlı bir şekilde yapılmalıdır. İyilik elçisi olmak, iyi ve yararlı işler yapmak her kesin eline geçmeyen çok önemli insani, vicdani ve İslami bir meziyettir. Bu meziyetlerini köreltmeden, ye’se kapılmadan, gücü ve imkânı nispetinde küçük küçük adımlar atılmalıdır. Herkes sorumludur ve sorumlu olduğu alan kadar iş çıkarmalıdır, bir şeyler yapmalıdır. Yazmak gerekiyorsa yazacak, vermek gerekiyorsa verecek, anlatmak gerekiyorsa anlatacak, organize gerekiyorsa teşkilatlandıracak… Karanlığa bir mumda bu iyilik elçileri yakacak.

 

Unutulmamalı ki ilk insandan kıyamete kadar ıslah edenler ve iyilik yapanlar olduğu gibi, ifsad edip bozgunculuk yapanlar da hep olmuştur ve olacaktır. Önemli olan ıslah edenlerin daha çok çalışması, ifsad edenlerden daha çok gayret göstermeleridir. Kabil, kardeşi olan Habil’i öldürerek hak İle batılın, doğru İle yanlışın, zalim İle mazlumiyetin  ilk temsilcileri olmuşlardır. Nemrut’un karşısına İbrahim(as) çıkmış, Firavun’un Musası, Efendimiz’in  (SAV) Ebu Leheb ve Ebu Cehilleri olmuştur. Çağdaşları da her dönemde olmuş ve devam edecektir.” Oluklar çift birinden nur akar diğerinden kir” diyor Üstat N Fazıl Kısakürek.

 

Nefis ve Şeytan, bu kötü güruhun baş destekçileridir. Bunların en önemli vasıfları: Acımasızlık, şiddet, çıkar ve menfaatleri için can ve mala her türlü saldırının caiz olduğu anlayışıdır. Irz, namus ve şeref yoksunu olmak, faiz ve her türlü tefecilik, her türlü içki ve Uyuşturucu kullanımı ve ticareti, aile mefhumunun yıkılması, her şekle girebilme kabiliyeti, güçlüden yana olmaları… gibi çok kötü karakterli insanlardır. İnsan suretinde vahşi yaratıklar olup “mesh”  olmuşlardır. Bunların karşısında iyi ve yufka yürekli yiğitler, merhamet ve yardımlaşma timsali aslanlar hep olmuşlardır ve  olmaya devam edeceklerdir Allah’ın izniyle.

 

ABD ve İsrail, Çin, Rusya, İngiltere ve Fransa gibi ülkeler, günümüzde en güçlü ülkelerdir ve bazı şer ittifaklar ve kurumlar kurmuşlardır. Avrupa Birliği, Nafda ve G20’ler gibi kuruluşlarda aynen bu şer ittifaklar adına kurulmuş bazı oluşumlardır. Nato, Birleşmiş Milletler ve bu amaçlarla kurulmuş Ekonomik kuruluşlar, hep aynı ifsad teşkilatlarıdır. Müslümanlara ve onlara itaatta kusurlu olan her ülkeyi hain ve terörist ilan ederler, onlara bir kulp, bir bahane bularak ezmeye, sömürmeye, parçalamaya, birbirine düşürmeye çalışırlar. Yaptıkları bu mezalimden zevk alırlar. Her alanda neredeyse teşkilatlanmışlar: Siyonizmi de, mason localarını da, Yehova Şahitlerini de, Protestan mezhebini, BOB ve ılımlı İslam projelerini de hep ayni zihniyet aynı şer odakları tarafından kurulmuş teşkilatlardır.

 

Son asırlarda iyilik adına kurulmuş çok ciddi, küresel oluşumlar, yok denilecek kadar azdır. Hindistan, Pakistan, Bangladeş bölgesinde “Cemaati İslami” hareketi, Mısır’da kurulup yayılan “ İhvan” hareketi ve Türkiye’de Merhum Necmettin Erbakan Hocamızın başlattığı “Milli Görüş” hareketini sayabiliriz. Ayrıca, İHH, Cansuyu, Yardımeli, Vuslat, Yeryüzü Doktorları… Gibi bazı yardım kuruluşlarını da saymak mümkün. Elbette unuttuğumuz, bilmediğimiz başka pek çok organizasyonlar da vardır. Milli Görüşün başlattığı D-8 i de burada anmam gerekir. Ancak bütün bu iyilik elçisi hayır kurum ve kuruluşları ile İslami hareketler, maalesef küresel şer odakları karşısında zayıf kalmaktadır. Merhum Erbakan Hocanın hayal edip ömrünün vefa etmediği bütün iyilik ve hayır teşkilatlarının mutlaka bir an önce kurulması gerekir. İfsad eden kişi, kurum ve kuruluşların karşısına, ıslah ve inşa eden, İyilik yapan kişi, kutum ve kuruluşları dengelemek, hatta daha arttırmak mecburiyetindeyiz. Dünya, bu sömürü düzeninden adil bir düzene, ancak iyiliği ve kurumlarını arttırmakla geçilebilir.

 

Dünyayı yöneten şer ve şeytan ittifakları, her iyiliğin, iyi hareketin önüne geçmek isteyecektir. Bu hak İle batıl mücadelesidir. Ye’se düşmeden, korkup çekinmeden hakkı tutup kaldırmak zorundayız. Müslümanların ve tüm mazlum milletlerin umudu olmak zorundayız. Cehaleti yok ederek bilgiye ulaşmalı, ticareti öğrenerek, yer altı ve yer üstü zenginliklerimize sahip çıkarak zengin olmayı ve mutlaka birlik ve beraberliğimizi sağlayarak güçlenmek zorundayız. Güçlenmeliyiz ki fakire para, cahile bilgi, umutsuza umut verebilelim. Biçarelerin çaresi, kimsesizlerin kimsesi olalım/olabilelim.

 

İyilik yapmak, yoldaki bir dikeni kaldırmakla da olur, yaralı bir kuşu tedavi etmekle de olur, bir ağaç dikmek, dikili bir ağaca su vermek, bir yaşlıya yer verip yerimize oturtmakta bir iyiliktir. Tebessüm etmek, küçük mali ve ilmi paylaşımlar da birer iyilik örneğidir. Ev içinde anne ve babamıza karşı saygılı olmak, kardeşlerimizi sevmek, ödev ve ihtiyaçlarında yardımcı olmak, vefalı olup hocalarımızı, bize yardımcı olanları, bize iyilik yapanları unutmamak, güzel davranışlar olup çok güzel iyiliklerdir. Engelli ve yaşlı kimselere özellikle yardımcı olmak, akrabalardan ilişkimizi kesmemek, sıla-i rahimde bulunmak ta güzel ve iyi davranışlardır. “İyilik yap, at denize balık bilmezse HALIK bilir” demiş atalarımız. Yaptığımız iyilikleri nazikçe, gizlice ve incitmeden yapmalıyız. Sağ elimizin verdiğini sol elimiz duymamalıdır. Peygamber Efendimiz ’in (SAV) bir hadisiyle yazımı sonlandırmak istiyorum: “Müslüman Müslümanın kardeşidir, ona zulmetmez onu zalime teslim etmez. Her kim bir kardeşinin ihtiyacını giderirse Allah(CC)’ da onun ihtiyacını giderir. Ve her kim bir Müslümanın bir sıkıntısını giderirse Allah (CC)’ da onun Kıyamet Günündeki bir sıkıntısını giderir. Ve her kim Müslümanın bir ayıbını örterse, Allah (CC) ‘da onu Kıyamet Gününde setredecek, ayıplarını örtecektir.” Buyurmaktadır. Allah bizi iyi etsin, iyi olanlarla haşretsin, iyilik yapanlardan eylesin, iyilik yapanların sayısını da gayretini de arttırsın inşaAllah. Gayret bizden muvaffakiyet Allah’tandır (cc).

 

       

 



Bu yazı 6242 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
YUKARI