Bugun...


Abdurrahman SEVGİLİ

facebook-paylas
Liyakat ya da ehliyet
Tarih: 17-11-2020 00:01:00 Güncelleme: 17-11-2020 00:01:00


“Emanetleri ehline veriniz”  buyuruyor  Cenab’ı Hak. Rabbimizin emridir emaneti ehline vermek.Yüce Allah ( cc) insanları farklı farklı yaratmıştır. Bir elin parmakları, parmak uçları, el ayası… bile aynı değildir. Gelmiş geçmiş bütün insanlar, farklı karekterlere, farklı kişiliklere, farklı zekaya sahiptirler. Teknik ifadeyle buna “çoklu zeka” derler. Her insanın istidat ve kabiliyeti, Rabbimiz tarafından bir hikmete binaen farklı bir tarzda halk edilmiştir. Dünyanın düzen ve ahengi bunu gerektiriyor. Her insanın  dili  ve rengi de çeşit çeşittir. Bütün bunlar Allah’ın ayetleridir. Hakim sıfatının tecellisidir. Hikmetle hareket eder yüce Mevla cc . Her şeyi bir hikmete binaen yaratmıştır. Boşuna yarattığı hiç bir şey yoktur. Ancak biz her şeyin hikmetini bilemeyiz.

 

          Zamanla kainatın mükemmelliğini, ahenk  ve düzenini insanoğlu kısmen öğrendi ve halen öğrenmeye çalışıyor. Bize düşen, O’nun yüce kudretini idrak etmek,  “Kadir’i Mutlak” olarak boyun eğip teslim olmak ve O Zat-ı  Zülcelal’e kulluk yapmaktır. Bize verilen yetki, görev ve sorumluluğumuzun hakkını vermektir esas olan. Cenabı Hak, ehliyet ve liyakatına  göre yaratıklarına görevler vermektedir. Meleklerin, insanların ve cinlerin ayrı ayrı takdir edilmiş görevleri vardır. Nebi olarak görevlendirdiği insanlar olduğu gibi, çeşitli görevler verilen melekler de vardır. Hep ehil olanlar görevlendirilmiştir. Yada başka bir ifadeyle kim neye ehilse, ona o görev ve sorumluluk verilmiştir.

 

         İlahi nizamda hata yoktur. Beşeriyeti de, beşeriyetin emrine ve istifadesine sunulmak üzere yaratılan kainatı da  yaratan O’dur. İnsan ve  diğer bütün mahlukatın  ihtiyacını en iyi O bilir. Allah cc yanılmaz, insan ise yanılır, hata yapar, beşer şaşar. Beşeri sistemler hatalarla dolu. İlahi sistem haktır, doğrudur, hatasızdır. Şeriat İlahi kanun demektir. Medeni hukuk, beşer kanunudur. İnsanın yazdığı kurallardır. Onun için insan, Rabbine yaklaştıkça, İslama, Kuran ve Sünnete uygun hareket ettikçe az hata yapar, layıkıyla hayatiyetini idame ettirir. Hak ve hakkaniyetten ayrılmaz, adalete uygun davranışlar sergiler, herkesin hakkını verir. Ehliyetli, liyakatlı bir yabancıyı, ehliyeti olmayan kendi yakınına tercih eder. Adam kayırmaz, işi daha uzman olan, ehil olan kişiye teslim eder.

 

          Ayrıca bilmeden, hataen ehliyetsiz insanlara görev vermek te  yine büyük hatadır. Kasıt yoksa bile gaflet ve bilgisizlikten mütevellit  yanlış görevlendirmeler, telafisi mümkün olmayan hatalara sebebiyet verebilir. Bunun  önüne geçmek için, erken yaşlardan itibaren herkesin istidat ve kabiliyetini keşfetme, tanıma zarureti vardır. Eğitim sistemimizi de buna göre dizayn etmek gerekir. Herkes liyakatına göre istihdam edilmelidir. Ehliyetsiz, görevlendirilmiş işi bilmeyen kişi, çalıştığı kurumu da toplumu da geriletir, ülkenin kalkınmasına, gelişmesine zarar verir. Bu durum büyük hasarlara, hatta büyük felaketlere neden olabilir.

 

            Bu yüzden ciddi bir eğitim sistemi kurulmalı. Eğitim mukaddes değerlere dayanmalı. Dayanmalı ki salih nesiller yetiştirilsin. Değerler eğitimi ve bilimsel çalışmalar eş zamanlı verilmeli. Kul hakkının ehemmiyeti, ahiret anlayışı, kulluk ve ubudiyet bilimsel ve teknoloji ile birlikte, eğitim sistemimizde yer almalıdır. Fizik, kimya, biyoloji, astronomi, yazılım, matematik vd bilim dalları çok iyi verilse bile, insan sevgisi, hak, hukuk, adalet, dürüstlük... gibi manevi ve evrensel değerler verilmediği zaman,  acımasızlık, zülüm  ve haksızlık meydana gelebilir.Üretim düşer, israf artar, ülke geriler. Çok zeki ve bilgili insanlar, güçlü toplumlar ve devletler, hiç sıkılmadan, hatta zevk alarak çok rahat bir şekilde başkalarını sömürürler, maddi ve manevi yönden zulmederler. Bilgi ve teknoloji, Filistin’e, Myanmara, Doğu Türkistan’a, Keşmir’e, Irak’a, Suriye’ye… bomba olarak inebilir. Bu yüzden diyoruz ki, önce ahlak ve maneviyat.Her şeyin başı Allah korkusudur.

 

         Değerlerden mahrum, merhametten uzak, kul hakkı nedir bilmeyen, fakat bilgili ve teknolojiye sahip kişiler, toplum ve devletler, kültür emperyalizmini, sömürü düzenini, her türlü zülüm ve vahşeti en gaddar  biçimde uygulayabilir ve hiç çekinmeden uygulamaktadırlar. Dünya tarihi ve coğrafyası bu tür kötü örneklerle doludur.

 

           Daha rahat sömürmek ve parçalamak için büyük bir mücadele sonucu Osmanlı’yı paramparça edip kendi kontrollerinde yeni devletler, devletçikler kurdular, kurdurdular. Acımasızca geçmişinden, tarihinden, yazılmış eser ve arşivlerinden, Kuran ve Sünnetinden…  koparmak için harf inkılabı yaptılar, ümmeti başsız bırakmak için hilafeti  kaldırdılar. Böylece  tarih bilincinden uzaklaştırmak ve geçmişinden, dininden ve mukaddesatından  ayırmak ve ulus anlayışıyla ümmet bilincini de yok ederek paramparça ettiler zayıf düşürüp yok etmek istediler. Aramıza nifak tohumları koyarak iç ihtilaflar ihdas ettiler, cahil ve fakir bir hale getirerek kendilerine muhtaç bıraktılar.Ehliyetli,bilgili, mukaddesatına bağlı nesiller yetiştirmezsen, sonun bu olur. Kafirden merhamet dilenmez.

 

            Bu yüzden, yukarıda belirttiğimiz gibi, bu felaketlerin bir daha yaşanmaması için, zulüm ve sömürü üzerine kurulu olan dünyanın bu düzeninin değişmesi ve şer ittifakların yok olması için, ye’se düşmeden, başaracağına inanarak  çok ciddi bir eğitime, hedefi, amacı, içeriği belli olan kalıcı bir talim ve terbiyeye, şiddetle ihtiyaç vardır. Adam kayırmanın olmadığı, herkesin hakkını elde ettiği, uzmanlık ve liyakata önem verildiği bir eğitim  sistemini kurmak ve dünya çapında markalar ve bilim adamlarını yetiştirmek  mümkündür.Zorda olsa başarılabilir. Ekonomik olarak yükselmek, ticareti kurallarına göre  yapıp zengin olmak, ihtilaflarımızı yok edip, zihnen, ruhen ve bedenen beraber olmak çok zorda olsa  mümkün. Buna inanmak ve gereğini yapmak zorundayız eğer başarmak istiyorsak.

 

           Pek çok hatanın kaynağı cehalettir, eğitimsizliktir. Bu yüzden çok acil bir şekilde, idealist ve bilgili, öğrencilere  ve topluma örnek olacak kaliteli öğretmenler yetiştirmemiz gerekir. Ancak bu vasıfta ki öğretmenler, salih ve liyakatlı nesiller yetiştirebilirler. Cumhurbaşkanını da , başbakanı da , bakanları ve valileri de öğretmenler yetiştirir. Yöneticilerimizin daha iyi olmasını istiyorsak eğitimciler olarak kendimizi gözden geçirmek  zorundayız. Eğitim sistemimizi sağlıklı hale getirmemiz  zorunludur. Bunu yapmalıyız ki ekonomiyi ve ticareti, hak hukuk ve adaleti, uzlaşma ve kardeşliği, tarım ve sanayiyi, bilimsel çalışmaları yapan ve markalar üreten, keşif ve icatlar yapan arge birimlerini...hayata geçiren yöneticilerimiz olsun. Efendimiz (sav) : “ Siz nasılsanız öyle yönetilirsiniz” buyurarak bu konuyu ne kadarda güzel özetlemiştir.

 

       Yeryüzünde iki milyara yaklaşan müslüman nüfus  bulunduğu halde etkisiz ve güçsüz duruma düşmüş, birkaç milyonluk  yahudi toplumu ise,  dünya  ticaretini ve ekonomisini ve dolayısıyla yönetimini idare etmektedirler maalesef. Yer kürede yahudilerin ticaret  payı, müslümanların toplam ticaretinden çok daha  fazladır. Bu bize ticarette yahudilerin liyakatini, ehliyetini, uzmanlığını anlatırken, müslümanların da ne kadar yetersiz ve tembel oluğunu göstermektedir. Cenabı Hak Rahman sıfatının tecellisi olarak ve “ adetullah” gereği,  hakkını vererek çalışan herkese, emeğinin karşılığını vermektedir.

 

       İkinci dünya savaşında neredeyse yerle bir olan Almanya ve Japonya’nın durumu ortada. Azim ve sabırla insanını, bilim ve teknolojiyle buluşturdular ve kısa sürede dünya devleri arasına girdiler. “Azim ve irade her güçlüğü yener” diye bir söz vardır. Zeki ve  liyakatlı olan gençlerini eğittiler ve hızlı bir şekilde terakki sağladılar. Güney Kore’de de  benzer bir gayret ve ilerleme vardır. Misalleri arttırmak mümkün. Cenab’ı Hak çalışmayana, gereği gibi gayret göstermeyene, işi ehline vermeyene  nusret ve inayetini göndermiyor. Bu sanayide de böyledir, ziraat ve tarımda da, ticarettede böyle, eğitimde de böyledir. Biz okumayan bir topluluk haline geldik OKU emrine rağmen. Bize tembellik hakim oldu “ iki günü eşit olan kişi zarardadır.” prensibine rağmen. Her türlü işi genellikle ehliyetsiz ve yetersiz insanlara verdik,” emanetleri ehline veriniz”  ilahi emrine rağmen.

 

         Son söz olarak diyorum ki: Başarılı olmak istiyorsan çok oku, çok düşün, çok tefekkür et, kaliteli bir eğitim sistemi kur, eğitim politikaların güçlü ve kalıcı olsun, bilim ve manevi değerler birlikte olsun, eğitimin başına eğitimden anlayan liyakatlı birini getir ve sık sık değiştirme. Her alanda kaliteli bireyler yetiştir ve yerleştir. Gereğini yap ki Rabbim muvaffak etsin. Gayret bizden muvaffakiyet Allah’tandır. 



Bu yazı 5327 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
YUKARI