Bugun...


Abdurrahman SEVGİLİ

facebook-paylas
EDEP VE HAYA:
Tarih: 11-10-2020 19:00:00 Güncelleme: 11-10-2020 19:00:00


Edep ve haya kavramları üzerinde birlikte düşünelim. Örfi olarak, zamana ve yöreye göre değişir kıstasları, ölçüleri. Örneğin Akdeniz ve Ege insanı İle Doğu ve Güneydoğu insanı arasındaki örfi ayrılık gibi. Ancak İslamın edep ve haya ölçüsü şaşmaz bir sabitedir . “ Kasiyatün Ariyat” Nebevi bir ölçüdür. Giyinik çıplaklar demek olan bu ifadeye göre, vücut hatlarını belli eden kıyafetler yasaklanmıştır, giyinmesi haramdır. İslam erkek ve kadınların avret yerlerini belirlemiştir. Örtünmesi gereken yerler, uzuvlar bildirilmiştir. Başörtüsü ve nasıl örtünmesi gerektiği konusuna kadar bilgilendirmiştir. Bir arada olabilen ve olamayan  erkek ve kadınların, mahrem olan ve mahrem olmayan kişilerin kimler olduğunu öğretmiştir. Konuşma şeklinden ses tonuna kadar, yürüme biçiminden uzuvların örtünmesine… kadar ölçüler konulmuştur. Tokalaşma bile ağır bir hata iken , günümüzde toplum ne facialar yaşıyor. Nerden nereye geldik , ne hallere düştük ya Rabbi. Mesela kadınların dar pantolon veya kısa mini etek vb kıyafetleri  giymesi, İslama göre kesin olarak haramdır, yasaklanmıştır. Bu konuda İçler acısı bir durum yaşıyoruz maalesef. Edep ve haya kalmadı diyebiliriz. Evli olmayan kız ve erkeklerin birlikte istedikleri gibi dolaşmaları ayrı bir facia. Aile mefhumunun gittikçe zayıflaması, boşanmaların artması korkunç bir hal aldı

Hz Ömer (ra) şöyle buyurmuştur: ”Hayası giden kimsenin kalbi ölür”

Hz Osman (ra) ise şöyle buyuruyor:” Edep döküntüleri altın döküntülerinden daha hayırlıdır”

Hz Ali ( ra )ise şöyle buyurmuştur:”En güzel edep, güzel ahlaktır.”

Abdullah İbni Mübarek ise şöyle der; ”Insana, faidesiz çok bilgiden ziyade , edep ve yüksek terbiye lazımdır.”

Geçmişimizde bacılarımızın, analarımızın, kızlarımızın bir tek saç telini  göremezdiniz. Haya abidesiydi bizim kadınlarımız. Herkes veya büyük çoğunlukla insanımız, önüne bakarak yürürdü. “Nazar ber kadem” diye bir deyim girmişti literatürümüze. Bizi, Ümmeti en çok kadınla vurdular, vuruyorlar. Eğitimimiz bu minvalde şekillendi. İrşad, tebliğ, ikaz, davet, uyarı kalmadı, yapanlar cezalandırılıyor maalesef. Toplum duyarsız hale geldi, vurdumduymaz bir karekter kazandık. Park ve bahçelerde, cadde ve sokaklarda, hatta sitelerde, toplu taşıma araçlarında… kısaca her zaman ve her yerde, bölgelere göre farklılık olmakla beraber, özellikle gençler utanmadan, (afedersiniz ) hayvanlar gibi, herkesin gözü önünde sarmaş dolaş olabiliyorlar. Ne yazık ki insanımızın çoğu artık bunu kanıksadı, normal görmeye başladı. Rahatsız olanlarda, en ufak bir ikazda bulunamıyor artık. Suçlu muamelesi görüyor, hatta yargıya kadar gidiyor olay  maalesef. Toplumu zehirlemek, iffetini ve hayasını yok etmek… suç olmuyor da, onları uyarmak, nasihat etmek suç oluyor günümüzde. Vücudunu hayasızca teşhir eden, her türlü edepsizliği toplumun içinde yapanlar, ahlaksız olmuyor da, onları uyaranlar ahlaksız oluyor maalesef.! Bu ahlaki yozlaşma büyük bir tempoyla artarak  devam ederken, karşısında duran kimse kalmadı neredeyse. Nazar, zina ve her türlü ahlaksızlık toplumları bitiren en büyük rezalettir, en büyük ifsadattır. Yahya b Muaz’ın ( ra)  şu ifadesi çok düşündürücüdür: ” Ulu kişi, Arif bir insan, Rabbine karşı edebini bıraktı mı, mutlaka helak olur. “ Geçmişteki kavimlerin helakına lütfen bir kez daha bakın. Ya mal emniyetinin ihlalinden, ya nesil emniyetinin ihlalinden… hayasızlık ve ahlaksızlıklarından helak olmuşlardır. Bilindiği gibi Şuayip (as) ‘ın Eyke halkı ticaretlerinde dürüst davranmadıkları, ölçü ve tartıda hile yaptıkları için,  Lut (as) ‘ın kavminin helakı ise afedersiniz lutilikten, eş cinsellikten dolayı  olması gibi. Hayasızlık , helak olmanın,  yok olmanın nedeni olmuştur ve yine bizi helak olmamıza neden olabilir.

Günümüz insanı hızla helak olmaya doğru koşuyor neuzu billah. İslam tarihimizde ister kadın  ister erkekler olsun genellikle edepli  ve hayakar  insanlardı. Haya abidesi insanlar yetiştirdik geçmişte. Yaşadığımız bölgede, yakın tarihe kadar İffet , edep  ve namus çok önemli kavramlardı.

Geçmişte olduğu gibi, iffet ve haya timsali bacılarımızı  tekrar görmek istiyoruz. Çocuklarını besmelesiz emzirmeyen, haram lokma yedirmeyen, namazını kıldıran, Kuranını öğreten, kocasının sevincini ve kederini paylaşan, boşanma nedir bilmeyen, ailesinin adeta direği olan haya ve edep timsali eski SALİHA analara şiddetle ihtiyacımız var. Rabiatül Adeviyyeler, Hz Meryemler, Hz Sara ve Hz Asiye’ler , Hz Haticet’ül Kübra ve Hz Fatime’tüz -Zehraların…,  Osmanlı kadını dediğimiz asil ninelerimizin, analarımızın , teyzelerimizin  yeniden yetişmesi, yetiştirilmesi gerekir. Salih evlatlar salihe analarla yetişir. Biz on kardeşiz hepimize anamız Kuran dersini vermiştir. Kuran aşığı bir kadındı. İffet, edep ve haya abidesiydi. Besmelesiz iş yapmaz, dili hep zikirle, Kuranla meşguldu. Na mahrem insan yüzünü belkide hayatında hiç  görmemiştir.

Sonuç olarak diyorum ki,  Birileri, etkili ve yetkili kişiler başta olmak üzere, bir an evvel bu işe el atmalıdır. Bu laubalilik , bu nemelazımcı yaklaşım, bizim sonumuz olabilir. Aileler, basın- medya kuruluşları, resmî ve gayri resmi eğitim yuvaları, hemen şimdi, hiç vakit kaybetmeden bu çok önemli eğitim faaliyetine el atmalı ve bu bir devlet politikası haline getirilmelidir. Değerlerimizi kaybettik, ancak tekrar kazanabiliriz. Edepsiz bir nesil, toplumu kasıp kavurmaya başladı bile. Elimizi çok çabuk tutmamız gerekir. Mevlana’ya göre insan İle Hayvan arasındaki fark; EDEP tir. Ümitsizliğe düşmeden, canla başla bu facianın, bu büyük yangının önüne geçilmelidir. Kaybettiğimiz edep ve hayamızı, ar ve namus anlayışımızı titiz bir çalışmayla kazanma şansımız vardır, zor olsa da. Aile mefhumu kalmadı neredeyse. Bir çok aile bölündü parçalandı. Boşanmalar zirve yaptı. Adeta boşanmak için evlilikler yapılıyor günümüzde. Her kes çok nazlı, çok nazenin. Kimse kimsenin kahrını çekmiyor, çekemiyor. Hoşgörü bitmiş tükenmiştir. Evli olduğu halde gözü dışardadır pek çok insanın. Eskiden bir yastığa ömür boyu  baş koyarlardı ve ölünceye kadar birlikte bir hayat sürerlerdi eşler. Basın ve medya başta olmak üzere pek çok kurum ve kuruluş bu olumsuz süreci maalesef tetiklemektedir. Lakin bu felaketin önüne elbirliği ve güç birliğiyle geçilebilir, ciddi insanların bu işi ciddiye alması şartıyla. Benden söylemesi.

Selam ve dua İle…

 



Bu yazı 223 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
YUKARI