Bugun...


Abdurrahman SEVGİLİ

facebook-paylas
ALLAH’TAN GAFİL OLMAK(GAFLET):
Tarih: 19-01-2021 00:01:00 Güncelleme: 19-01-2021 00:01:00


          Kilis’te bir süre görev yaptım. Oranın güzel dualarından birisi şöyledir: اللهم لاتجعلنا من الغافلين “ Ey Rabbim! Bizi  gafillerden eyleme” şeklindedir. Gaflette olan, farkında olmayan  kişiler için gafil deniliyor. Farkında olmamak, hakikatı unutmak, dalgın olmak, cahil olmak, yetersiz olmak, hissetmemek, duymamak, görmemek, düşünememek ile çok yakından ilişkili bir durumdur gaflet. Falan kişi Allah’ tan gafildir denilir. Allah’tan gafil olan kişi veya toplumlar, çok kolay hata yapar, günah işler, kul hakkına girer, dostunu düşmanını karıştırır, hiyanet içinde olanlarla bilmeden de olsa beraber olur. Gafil insanın basireti körelmiştir, niyeti iyi bile olsa rotasında, hedefinde, çalışmalarında, arkadaş ve çevresinde sıkıntıların olması kuvvetle muhtemeldir. Gafil insan, ibadetlerinden bile zevk almaz, ne yaptığının farkında olmaz. Gafil insan, ölümü de düşünmez, yapacağı işin doğruluğunu ve yanlışlığını farkedemez, işin nereye varacağını idrak etmez. Uyanık değildir, şuurlu ve ferasetli hiç değildir. Onun için yüce Allah (cc) ilk önce  Habibine (sav), "OKU" dedi, toplumun bu derin gafletini gör, bu  gaflete son ver dedi.

  Cahiliye Arap toplumunun ortamı çok kötü, cahiliye adetleri her tarafı kasıp kavuruyor, cehalet almış başını gidiyor, kadın değersiz, kız çocukları diri diri toprağa gömülüyor, Allah’a ortaklar koşuluyordu. Putperestlik hakim, kölelik kol geziyor, bir nevi kast sistemi hakim, içki, kumar, zina, fuhuş, faiz, kan davaları...normal işler haline gelmişti. Cahiliye Arap toplumunda Allah’tan gafil bir şekilde, cahilce, serserice bir hayat devam ederken, yüce Allah (cc), “Oku” dedi Efendimiz’e(sav).

       İşte deminden beri ifade etmeye çalıştığım kötülükleri, çarpıklıkları oku, gör ve düzelt. Yoldan çıkmış, sapıtmış bu toplumun yaptıklarını gör ve talimatlarımı tebliğ et.Ayrıca Rabbinin büyüklüğünü, azametini, kainatın mükemmelliğini de gör, kendini tanı, ne kadar mükemmel yaratıldığını bil, bir nevi kainatın nüvesi , çekirdeği hükmünde olduğunu unutma.Buna rağmen insanların acziyetini, dalgınlığını, ve gafletini de y oku, idrak et ve uyar.”Kendisini tanıyan kişi, Rabbini de tanır” derler sufiler, Allah dostları.Yüce Mevla (Celle ve Ala)  insanı “ Eşrefi Mahluk” olarak yaratmasına, değer verip her şeyi ona musahhar kılmasına  ve pek çok nimeti emrine vermesine rağmen, insan gafletinden  veya ihanetinden dolayı nankörlük etmektedir, “küfranı nimet”  dediğimiz Rabbinin bahşettiği nimetlerini gizlemekte veya görememektedir. Birisi ihanet diğeri de gaflettir. Her iki durumda da insan büyük günah yapmakta, Rabbine karşı cürüm işlemektedir. İşte  gafil veya hain olan insanları uyandır bu uykudan, Sıratı müstakime davet et.“ Ey Örtüsüne bürünen , kalk ve uyar...” emri başta  Resulullah’a ve daha sonra Ona tabi olan herkesedir.

         Peki gafletin nedeni  ve çözümü nedir? Gaflet, ebeveynlerin çocuklarına helal  ve harama dikkat etmesi yada etmemesi İle yakın bir ilgisi vardır. Rızkın haram olması, diğer  bir ifadeyle haram lokmalar, kalbi karartır, gönül aydınlığını bitirir.Bizim bölgenin (Doğu -Güneydoğu) en büyük alimi diye bilinen Allame Molla Halil El Isırdi, bu konuda “ Nehcül Enam” adlı manzum eserinde şöyle diyor:” Eğer senin vücudundaki  etin, haram lokmalardan oluşmuşsa, duaların artık kabul olmaz.”  Onun için  bizde önce beslenme diyoruz. Bizim ecdat buna çok dikkat ederdi.Komşu bahçenin ağaçlarından düşen meyvelerden tutun, hayvanlarının otlanmasına kadar bütün hususlara büyük hassasiyet gösterirlerdi. Şüpheli gıdalardan bile kaçınırlardı. Çocuklarının boğazından haram lokma geçirmemeye çalışırlardı. Ayrıca Helal gıda bile olsa, gereğinden fazla yemek, fazla obur olmak da gaflet nedeni olabilir. Buna da dikkat edilirdi. Can Boğaz’dan geçer diye  bu konuda kitaplar bile yazılmıştır. Bu durum gafletin en önemli nedenlerinden birisidir.

 

      Ayrıca çok konuşmak, boş konuşmak, kırıcı ve incitici sözler sarfetmek, gıybet ve dedikodu da insanın gönlünü, kalbini karartır ve gaflete düşürür. Cenabı Hak  gıybet  konusunda şöyle buyurmaktadır:” Ölü kardeşinin etini mi yersin?” Korkunç bir şey olan gıybet, ne  kadar da yaygın bir hal almıştır maalesef. Gıybet,“Kebair” dediğimiz büyük günahlardandır. Manevi Felaketlerin çok önemli bir  kısmı, dilin afetlerinden meydana gelmektedir. Yalan, İftira gibi çok büyük günahlar da  yine dilin felaketleri sonucu ortaya çıkmaktadır.Yalan ve iftira bazen büyük olaylara, ölümlere, hatta kan davalarına kadar uzamaktadır. Eski kitaplarımızda, ve Hadis-i Şeriflerde dilin getirdiği felaketler uzun uzun anlatılır. “Ya hakkı söyle ya da sus” hadisi şerifi bu konuyu güzel özetlemektedir. Ağızdan çıkan söz, yaydan çıkan ok gibidir, onu geri getirmek mümkün değildir. Onun için, üç düşün bir konuş derler.Ağızdan  çıkan sözün esiri olursun yoksa.

        Çok yemek, çok uyumak da aynı şekilde insanın manevi hayatına zarar verir, gafil eder. Besmele ile yemeğe başlamak, Hamd ve şükür İle tam doymadan kalmak, müsbet anlamda çok katkı sunar. Yemeği bile gafletle yememek gerekir. Acıkmadan yemeğe oturmamak, tam doymadan yemekten kalkmak, Allah’ın adıyla yemeğe başlamak, O’na şükrederek , hamd ederek yemeğini sonlandırmak, Allah’ın nimetlerini idrak etmek...  Tüm bunlar gafil olmayan müminlerin davranışlarıdır. Uyku uykuyu çeker derler. Bu yüzden uykuya teslim olmamak, ihtiyaç kadar uyumak, uykunun en tatlı zamanında kalkıp gece namazı dediğimiz “ teheccüt “ kılmak çok faydalıdır, gafletten kurtarır. Düzensiz ve çok uyumak gaflet getirir.

 

      Gözün harama bakması, “nazar” diye ifade edilen bu durum, kalbe inen zehirli ve siyah oklar gibidir. Israrı halinde bütün kalp kararır. Bu yüzden eskiler tedbir amaçlı olarak: “nazar  ber kadem” demişler, yani yürürken ayaklarınıza, önünüze bakarak yürüyün demektir. Gerçek mutasavvıflar, züht ve takva sahibi insanlar, bu konuyu da diğer konular gibi çok önemsemişlerdir. Nazar büyük gaflet getirir. Ya da şöyle söyleyelim: Gafil olan kişi nazar yapar. Nazarda insanı daha büyük günahlara hatta zinaya kadar götürebilir. İnanmış kişinin her hareketi bilinçli ve kurallara uygun olmalı ve çok önemsenmelidir. Aksi takdirde günah işlemek sıradanlaşır, gafletin boyutu artar neuzu billah.

 

      Çok gülmek, kahkaha atmak kalbin katılığını ve gafleti arttırır. Düşünmek, üzülmek, mazlumlarla hemhal olmak, samimi gözyaşları dökmek insanı nazikleştirir, hassaslaştırır, merhametini ve şefkatini arttırır, gaflete düşmesini önler. Bu yüzden düşünceli olmak, tefekkürü hayatına yerleştirmek, mazlum coğrafyaları düşünmek, yetimleri, kimsesizleri unutmamak, hastahaneleri ve kabristanları gezmek çok faydalı davranışlardır. Bizi çok güldürecek güzel olaylar maalesef yok denilecek kadar azdır. Tebessüm güzeldir ancak kahkaha İle gülmek kalbi karartır, kişiyi gaflete sokar.

     Çevre ve arkadaş faktörü de oldukça önemlidir. Cenab’ı Hak’ın: “sadıklarla beraber olunuz” emrinin sırrı burada yatar. İyi ve sadık insanlar, ayakta kalmamıza yardımcı olur, gaflete ve hatta  ihanete düşme ihtimaline karşı kolumuza girerler, düşmemizi önlerler, doğru istikamet konusunda yardımcı olurlar. Onun için gerçek alim ve mürşitleri bulmak ve onlarla beraber olmak büyük bir şanstır. Nefis, şeytan ve kötü arkadaş en büyük düşmanlardır. Esansçıya gidersen esans kokar, körükçüye gidersen duman kokarsın demişler. Salih insanlarla kalkıp oturmak salih olmayı getirebilir, fasıklarla kalkıp oturmak da fasıklığı getirebilir, gaflete düşürür, sonu felaket olabilir.

 

     Son olarak diyoruz ki değerli kardeşim, can yoldaşım, yollar ve oluklar çifttir. Mevlam her şeyi çift olarak yaratmıştır. İyi, güzel, adalet zulüm, hak batıl, faydalı, zararlı, cömert, cimri, zengin, fakir... gibi. Üstadım Necip Fazıl Kısakürek bu konuyu anlatırken: “oluklar çift, birinden nur akar diğerinden kir”  demiştir.  Karun olmak da mümkün, Harun olmak da , Firavun da insandı, Musa da insandı. Kabil ve Habil ile başladı bu ikilem ve kıyamete kadar da devam edecektir. İnsanı öldüren de insan, insanı yaşatmaya çalışan da, infak eden de insan, gasp yapan da... Önemli olan bizim konumumuz. Sırat-ı Müstakim dediğimiz doğru yolda mıyız, yoksa şeytan ve şeytanlaşmış kişilerin arasında mıyız? Gaflette olan kişiler bunun muhakemesini ve muhasebesini yapamazlar, doğru yolu bulmada sıkıntı yaşarlar.Ebedi hayatlarını da berbat ederler. Bu yüzden, yukarıda kısmen saydığım hususlara herkesin dikkat etmesi gerekir. Uyanık olmak istiyorsak, sürekli korku ve ümit halini yaşamalı, dalmamak ve düşmemek için bütün tedbirlere başvurma zarureti vardır. Nefis, şeytan ve şeytanlaşmış insanlardan korunmak o kadar kolay da değil. Bu yüzden, buna büyük cihad denilmiştir. Küçük cihadla beraber, bütün olarak cehd-u gayret göstermek, uyanıkların, gaflete düşmeyenlerin halidir. Rabbim bizi gafillerden, ayağı kayanlardan, şerri  temsil edenlerden, “mağdup “ ve “ “daalliiin” olanlardan uzak etsin, kendilerine nimetler verilen, Rıza-i Bari’ye mazhar olanlardan eylesin. Gayret gafleti giderir, Allah gayretimizi arttırsın, sonumuzu hayır eylesin. Selam ve dua İle …

 

Abdurrahman Sevgili

 

 



Bu yazı 5427 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
YUKARI