Bugun...


Abdurrahman SEVGİLİ

facebook-paylas
Nefis terbiyesi ruh tezkiyesi
Tarih: 24-02-2021 00:01:00 Güncelleme: 24-02-2021 00:01:00


Nefis ve şeytan insanın en büyük düşmanlarıdır. Melekler için böyle şey söz konusu değildir. Yanlışa düşme veya düşürülme, yoldan çıkma, Allah'a (CC) bilerek veya bilmeyerek isyan etme durumu yok. Verilen görevi veya görevleri eziyetsiz, meşakkatsiz, zorlanmadan yerine getirirler. Teslimiyet ve itaat esastır meleklerde. Cenabı Hak, onlara isyan etme ve günah işleme kabiliyetini vermemiştir. Nefis ve şeytan ile mücadele etme ihtiyaçları yoktur. Bu yüzden günah işlemezler, gaflete düşmezler, birbirleriyle uğraşmazlar, kalbi hastalıkları yoktur:  Kibirlenmezler, gururlanmazlar, haset etmezler, kıskançlıkları yoktur, gösteriş ve riyadan beridirler, gıybet, dedikodu ve iftiradan uzaktırlar. Sadece Yüce Allah'ın vermiş olduğu görevleri eksiksiz ve zahmetsiz yaparlar. Gaflete düşüp görevlerinden geri durmazlar. Mükemmel bir şekilde ödevlerini, ibadet ve zikirlerini ifa ederler. Ancak Cenabı Hak insanları farklı bir şekilde yaratmış, nefis ve şeytanla imtihana tabi tutmuş, akıl ve irade vermiş, doğruyu ve yanlışı göstermiş, bunun için kitaplar ve peygamberler göndermiştir. Büyük engellere rağmen, nefis ve şeytanı yenerek, reddederek Rabbine itaat etme çok makbuldür ve bu şekilde yol alan Salih Müslümanlar :”Eşrefi Mahlûk” olurlar. Zoru başarmış, düşmanlarını alt etmiş ve Mevlasına boyun eğmişlerdir.

Yüce Allah (cc),  insanları ve cinleri ancak kendisine kulluk etmek üzere yarattığını Kuranı Kerim'de bize bildirmektedir. İtaat ettikleri takdirde “En şerefli mahlûk” olarak Cenabı Hak tarafından yaratılan insana, her türlü bitmez tükenmez nimetler bahşedilmiş ve ondan iyi bir kul olması istenmiş, gaflete düşmeden, “emrazı kalbi" dediğimiz kalbi hastalıklara kapılmadan, nefis ve şeytana uymadan Rabbine kulluk ve itaat emredilmiştir. Ahiret ve nimetleri hakkında da, cehennem ve sıkıntıları konusunda da Kuran ve sünnette yeterli malumatlar verilmiş, kulluğun gerekleri anlatılmıştır. Dünyada kim ne ekerse ahirette onu biçecektir. Zerre kadar iyiliğin de kötülüğün de kaybolmayacağı bir "Hesap Günü" olacak ve herkes o dehşetli günde hesabını verecektir. Dünya hayatında yapılan her şey: söz, fiil ve davranışların tamamı yazıcı melekler tarafından ( Kiramen Katıbin diğer bir ifadeyle: Rakip ve Atid adlı melekler tarafından) kayıt altına alınmaktadır malum olduğu üzere. Hesap Gününde amel defterleri sağdan veya soldan verilecektir.”Ashabül Yemin” veya “ Ashabül Meymene “ denilen salih kulların amel defterleri sağdan verilecektir. “ Ashabül Şimal veya Ashabül Meşeme” denilen günahkâr insanların amel defterleri ise, sol taraftan verilir. Ayrıca “ Ashabül Mukarrabin” denilen öncü ve en iyi insanlarda vardır. Rabbim bizi bunlardan eylesin.

Üstad Bediuzzeman Saidi Nursi nin ifadesiyle: “cennet ucuz değil, cehennem lüzumsuz değil". Sufiler ise cennet ile de meşgul olmamışlar, sadece Allah'ın rızasına talip olmuşlardır. Yunus’un ifadesiyle: “Cennet cennet dedikleri, birkaç köşkle birkaç huri, isteyene sen ver onu, bana seni gerek seni” anlayışı hakim olmuştur bir kısım sufiler arasında. Allah’ın rızasına, Cenneti ve Cemalullaha ulaşmakta. Nefis ve şeytanı reddetmekten geçer.

Cenabı Hakkın rızasına talip olan insanlar, akıllı kimselerdir. Efendimiz (sav) ise akıllı insanı şöyle tarif eder: “Akıllı kişi, Nefsini terbiye eden ve ölümden sonraki hayat için hazırlık yapan kimsedir." buyurmuşlardır. Yine Kâinatın Efendisi (sav), nefis terbiyesini, ruh tezkiyesini "Cihadı Ekber" olarak ilan etmiştir. Büyük cihadın zorluğunu, diğer bir değişle nefisle verilen mücadelenin en büyük cihad olduğunu bize bildirmişlerdir. Azgın olan nefis, her türlü haramı arzu eder, Rabbimizin haram kıldığı şeyleri özellikle ister, arzu eder. Dünya malına karşı olan arzusu konusunda olsun, makam, şan ve şöhret konusunda olsun, kadın konusunda olsun... son derece zayıf yaratılmış insanoğlu. Bu yüzden iyi bir nefis terbiyesi almamış kimseler, her an faize de, nazar ve zinayada, ihtikar, rüşvet, kandırma, ölçü ve tartıda hile yapmak ve her türlü kebaire de bulaşma ihtimali kuvvetle mevcuttur. Bu yüzden çare olarak  gaflete düşmemek gerekir. Gaflete düşmemek içinde:  Her gün Kuran okumak, anlamı üzerinde tefekkür etmek, farz orucun dışında nafile oruçlar tutmak, bazen inzivaya çekilip tefekkür etmek, itikafa girmek, ölüm rabıtası yapmak, kibir ve ene kavramlarını yok etme çabası içinde olmak, az yemek, az uyumak, az konuşmak (eski sufiler bunu:"kılletüt team","kılletül menam ","kılletül kelam" şeklinde ifade etmişlerdir), teheccüt, duha, evvabin...gibi nafile namazları kılmak, rüku ve secdeleri uzatmak, huşu ve hudu ile namazları ifa etmek, zamanımızı en verimli biçimde Rabbine adamak, günlük vird denilen görevleri yapmak, istiğfar ve tevbe, salavatı şerife, lafzetullah, besmele, hamdele...gibi zikirler çekmek, "halk içinde Hak ile beraber olabilmek", mümkün olduğu kadar abdestsiz gezmemek, riya ve gösterişten çok çekinmek, sürekli kendimizi niyetimizi kontrol etmek, Hesap Günü gelmeden kendi kendimizi sürekli hesaba çekmek...gibi kazanımlara ve salih amellere ulaşmak arzusunda olmalıyız. Müslüman ferdin oluşmasında yukarda zikredilenlerin yanında edep ve haya , dürüstlük ve güven, empati dedikleri Nefsu kıyas , özellikle yetimlere, mazlum ve mağdurlara karşı görev ve sorumlulukların yerine getirilmesi ...gibi hususları da yapmak be söylemek gerekir.

  Müslüman Ferdi ancak çok dikkatli bir nefis terbiyesi ile oluşturabiliriz. Müslüman ferd oluşmadan Müslüman aile oluşmaz, Müslüman aile oluşmadan Müslüman toplum oluşmaz, Müslüman devlet oluşmaz. O halde sonuç olarak diyoruzki, her şey bireylerin çok iyi yetişmesine, nefis ve şeytana karşı güçlü olmasına ve ahlaki değerler yönünden iyi  eğitilmesine bağlıdır. Böylece kişi kendisini de, düşmanları olan nefis ve şeytanı da iyi tanıyacak, hilelerini çok iyi bilecek ve korunacaktır. Onların tuzağına düşmemek için yukarıda bir kısmını zikrettiğimiz konulara riayet ederek Rabbine karşı, kulluk görevini yapmış olmanın huzuru ile O'na sığınacak , rahmetini ve merhametini talep edecek ve bundan ümit var olacaktır. Ancak yine de kişi Allah'ın gazabından korkmalı ve rahmetinden de tabi iki ümit var olmalıdır. Hiç bir şeyin garantisi yoktur. “Beynel havfi verreca" denilen dengede bulunacak, uyanık ve dikkatli olacaktır insanoğlu. Düşmanların çokluğunu dikkate alarak azami tedbirleri almak bir zarurettir.

Cenabı Hak bizleri uyanık olup gaflete düşmeyenlerden eylesin, Rabbim büyük ve küçük cihadı birlikte yapmayı bizlere nasip ve müyesser eylesin. Mevlam bizleri nefsini terbiye eden, şeytanın hile ve tuzaklarını gören  ve ahiret için hazırlık yapan akıllı kullarından eylesin. İnsi ve cinni şeytanların ve azgın olan nefsin şerrinden muhafaza buyursun. Âmin velhamdülillahi Rabbil alemin.

 

 

 



Bu yazı 5351 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
YUKARI