Bugun...


Abdurrahman SEVGİLİ

facebook-paylas
AİLE VE İSTANBUL SÖZLEŞMESİ-2-
Tarih: 11-10-2020 19:12:00 Güncelleme: 11-10-2020 19:12:00


Televizyonlardaki dizilerin bir çoğunun bu amaca hizmet ettiklerini söyleyebiliriz. Toplumu  TEFESSÜH edip, insanımızı ve  özellikle çocuklarımızı ve gençlerimizi kendi benliklerinden, dinlerinden, örf ve adetlerinden, edep ve hayadan koparmak için büyük  çabaları var. Öncelikli hedefleri, yukarıdada belirttiğimiz gibi  müslüman nüfusu azaltmak ve hatta  yok etmektir. Ardından doğmuş olan müslüman nüfusun edepsiz, hayasız , zani ve  ahlaksız… bir şekilde yetişmelerini sağlamak ve  batı hayranı yapmaktır. Bu konuda büyük oranda muvaffak olduklarını  da söyleyebiliriz.

 

Yukarıda kısmen değindiğim genç evlilerin durumunu biraz daha açmak istiyorum. Ülkemizde küçük yaşta zina yapana kimsenin bir şey dediği yokken, kendi  rızasıyla evlendiği ve huzurlu bir yuva kurduğu halde, yaşı 18 den küçük diye, tecavüzcü suçlamasıyla insanlar, hapislerde çürüyor, aileleri dağılıyor, çocukları arkadaşlarının  arasına çıkamaz hale getirilmişler. Evlendikten çok sonra yasadan kaynaklı tutuklamalar ve ağır cezalar verilmiştir.Bu masum babaların çocukları, “babam niye cezaevine girdi” diye  iç acıtıcı sorular soruyorlar ve  toplumda: “ tecavüzcünün oğlu”  diye anılmaktadırlar. Mutlu bir şekilde evlenen bu gençlerin eşleri dul ve perişan, çocukları ise yetim ve perişan bırakılıyor. Büyük travmalar yaşıyor bu aileler. Aileyi dağıtma konusunda kadının beyanı esastır, ancak perişan aile fertlerini kurtarmak ve aile huzurunu temin etmek konusunda ise, kadının feryadını duyan yok.

 

Evlilik yaşı dünyanın pek çok yerinde  bizden daha düşüktür.

Ve evlilik yaşı 18 olan hiçbir ülkede, bizde uygulanan bu cezalar yoktur. Mesela ABD de evlilik yaşı 14 tür. Ve bu yaşlarda evlenenlere düğün  masrafları bile devlet tarafından karşılanmakta ve bir miktar aylık bile bağlanmaktadır. Almanya’da her doğan çocuk İçin, 3000 avro teşvik primi verilmektedir. Nikahlı nikahsız hiç  farketmez, yeterki çocuk olsun, nüfus artsın diye. Bütün bu çabalarına rağmen Allah’a şükürler olsunki nüfusları artmıyor tam tersine  düşüyor. İşte bu durum onları çıldırtıyor ve her şeye rağmen İslam aleminde nüfus artış hızı düşse bile, artış devam etmektedir. Esas meselenin arka planı ve korkuları budur. Batıyı çıldırtan ve tuzak üstüne tuzak kurmalarını sağlayan ana gerekçe budur.

 

Aile, Eğitim ve diğer değerlerimiz, büyük tehdit altında.Toplumumuzda cehalet hakim. Dünyevileştik ve duyarsızlaştık maalesef. İttifak içinde değiliz ve ihtilaflarımız bizi paramparça etti. Tembel ve cahil insanlar olarak birbirimizle uğraşır hale geldik. Bizi  istemeyen, değerlerimizle oynayan devlet, kişi kurum ve kuruluşlarla mücadele edip birlikte  çalışacağımız yerde, birbirimizle uğraşmaktayız maalesef. İttifak ve ittihattan uzaklaştık/uzaklaştırıldık, etnik ve mezhepsel ihtilaflar…la paramparça olduk, birbirimize karşı kin ve nefret tohumları ekildi bütün ümmet coğrafyasında. İslam Ümmeti, şimdi bu sıkıntılarla boğuşmakta iken, şer odakları da emellerine ulaşmanın zevkini yaşamaktadırlar. Dostumuzu düşmanımızı tanımaz hale geldik. Bilgi değil cehalet bizi sardı sarmaladı. Futboldan bilgisayar oyunlarına kadar, boş şeylerle, fuzuli , faydasız işlerle zamanı öldürmeye başladık. Bizler düşünme ve tefekkürden, üretimden uzaklaştık. Amaçsız, gayesiz aileler ve gençler ürettik, Aileleri yıkan yasaların ve sözleşmelerin farkına bile varmadık.Yasaları tahlil ve tetkik kabiliyetimiz azaldı, hakikatleri göremez olduk.

 

Basın; aile içi huzursuzluk ve aileyi yıkma  anlamında  büyük işler icra ediyor. Bu kadar çarpıklık içerisinde AİLE yapımız çökertiliyor, çaktırmadan dinamitleniyor aile. Bu kaos ortamını bilinçli bir şekilde oluşturup en mühim kurumumuz olan aile paramparça ediliyor. En problemli çocuklar, çok büyük bir oranda parçalanmış aile çocuklarıdır. Uyuşturucunun her türlüsünden tutun, hırsızlığa kadar, kap kaç, yol kesme, tecavüzden  cinayetlere kadar neredeyse bütün suçlar, bu şiddet gören ve parçalanmış ailelerin çocukları tarafından yapılmaktadır. Doğru düzgün hiçbir eğitim görmeyen ve sürekli şiddet gören, hiçbir ilgi ve sevgi görmeyen çocuk, fitili çekilmiş bomba hükmündedir. Her suçu işleyebilir, bütün suçları işlemeye müsaittir.Aile dağılınca bütün bu olumsuz sahneler ortaya çıkar.

 

Bu konunun diğer bir cepheside, kadını koruyalım! diye çıkarılan bu  kanun ve sözleşmeler, ailenin hiçbir bireyine yaramamış, en başta kadına şiddeti arttırmıştır. Ayrıca boşanmalar, cinayetler de  artmış, evlilikler azalmıştır. Kadının beyanı esas olunca, kocanın evinden, çocuğundan, düzeninden, huzur ve mutluluğundan uzaklaşması sonucunu doğurmuştur. Bu psikolojiye giren koca, telafisi mümkün olmayan suçlara, hatta cinayetlere kadar işi götürebilmiştir maalesef. Boşanmalar artınca  “ömür boyu nafaka” gibi, “çocuk haczi gibi  pek çok sorun kendiliğinden oluşmuştur. Bir çok kadın, bu ömür boyu nafaka işini ve çocuk haczi konusunu  bir sektör haline getirmiştir. Erkekler, bu durumlar  karşısında aciz ve çaresiz bırakılmış, itibarı yok edilmiş, evinden kovulmuş, sığınacak bir yeri dahi olmayan gariban bir insan durumuna düşürülmüştür. Bu psikolojiyi taşıyan bir insan tehlikeli hale gelebilir. Bilerek ve düşünülerek hazırlanmış bu metinlerin, aileleri ve dolayısıyla toplumu ne hale getirdiğini ve getirmeye devam ettiğini varın siz düşünün. Çocuklar futbol topu gibi bir oraya bir buraya savrulmaktadır parçalanmış aile bireyleri arasında.Erkeğin ifadesine bile hacet duyulmayınca olacağı budur. Bütün kadınlar doğru ve dürüst, bütün erkekler ise  yalancı  ve değersiz telakki edilirse AİLE BİTER, erkeksin hiçbir itibarı kalmaz. Erkeğinde kadınında itibarı korunmalı, her iki tarafın ifadesine, hatta komşu ve şahitlerin şahitliğine hemen başvurulmalı ve iyi niyetle  şiddetin her çeşidine DUR denilmeli ve Aile korunmalıdır. AİLENİ KORU ŞİDDETE DUR diyoruz..

 

Ayrıca, evlilik dinimizin emri, Peygamber Efendimizin sünnetidir. Aile neslin devamı için zaruri bir kurumdur. Nesil emniyeti şart. Her kesin soyu sopu, nesli, nesebi. Eski ifadeyle USUL ve FURU  denilen alt ve üst nesil belli olmalıdır. Sağlam aile yapısı sağlam toplumu oluşturur. Huzurlu ailelerde bir sekinet bir meveddet, bir muhabbet, bir düzen, bir güzellik vardır. İşte bu güzellik yok ediliyor. Bize düşen, bilgili olmak, oyunları ve saldırıları görmek ve oyunlarını bozmaktır. Dostunu  ve düşmanını tanımayan ve güçlü olmayan ve ailesine sahip çıkmayan toplumlar, her zülme duçar olabilir. Acizane bütün ailelere sesleniyorum : AİLENİZE  SAHİP ÇIKIN VE BU OYUNLARI BOZUN LÜTFEN. ÇOCUKLARIN EĞİTİMİNİ BİLİMSEL YAPIN, SEVGİSİZ BIRAKMAYIN ÇOCUKLARINIZI, EŞLERİNİZİ ALLAH’IN BİR EMRİ VE  RESULULLAHIN SON TAVSİYESİ OLARAK SEVİN-SAYIN VE ŞER ODAKLARINA FIRSAT VERMEYİN.

 

Yakın geçmişte Diyanet İşleri Başkanımızın, Cuma hutbesinde çok haklı olarak ifade ettiği tehlikeler için Ali Erba Hocayı, duyarlılıklarından dolayı Yusuf Kaplan, Mücahit Gültekin, Sema Maraşlı gibi hocalarımızı ve yazarlarımızı  da tebrik ediyoruz.Onlara sahip çakmak zorundayız. Bazı  Baroların,  DİB Ali Erbaş’a ve “çağlar ötesi bir ses diye” İslam Dinine nasıl saldırdıklarına hep birlikte şahit olduk. Bize düşen, safımızı netleştirmek, aile ve din düşmanı bu gibi yerli ve yabancı kesimleri iyi takip etmek, değerlerimizi savunan her kese sahip çıkmaktır. Duyarsızlığa son vermek, dinimize, ailemize, ve  bütün değerlerimize sahip çakmak zorundayız. Gayret bizden muvaffakiyet Rabbimdendir. Selam ve dualarımla.

 

 



Bu yazı 2481 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
YUKARI