Bugun...


Abdurrahman SEVGİLİ

facebook-paylas
AHLAKİ ÇÖKÜŞ -1-
Tarih: 19-03-2021 00:01:00 Güncelleme: 19-03-2021 00:01:00


Efendimiz ‘in ( sav ) bir hadisi Şerifi ile başlamak istiyorum teberrüken: “Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim” buyuruyor. Peygamberlerin serdarı ve sonuncusu olan Allah’ın Habibi, ahlakın yücelmesi, güzelleşmesi ve İslamlaşması için gönderildiğini beyan etmektedir. Hz Aişe (ra) validemiz’e Efendimiz ’in ahlakını sorduklarında:” Onun ahlakı Kurandır” buyurmuştur. Diğer bir hadisi şerifte ise: “ Nerde olursanız olun Allahtan korkun, şayet bir kötülük yapmışsanız arkasından hemen bir iyilik yapın ki o kötülüğü silsin ve insanlarla GÜZEL BİR AHLAK ile muamele edin” buyurarak bu konunun ehemmiyetini vurgulamıştır. Cenabı Hak ise  Kuranı Kerim’de: “Muhakkak iyilikler kötülükleri giderir” buyurarak yol göstermiş/rehberlik etmiştir.

 

      Ahlak, huy ve karakter demektir. Kişinin huyu, karakteri toplumu ilgilendirir. İnsan sosyal bir varlık olduğu için etkileşim, iletişim kaçınılmazdır. Komşular arası diyalog  olsun, akraba arası münasebetler olsun, iş ortamı veya aile içi ortamlar olsun, etkileşim kaçınılmazdır. Ahlak her  açıdan aileyi, toplumu, cemiyet ve devletleri olumlu veya olumsuz etkiler. Bireylerin güzel huylu olması, toplumu oluşturan bu  bireylerin çoğunun örnek bir Ahlaka sahip olması demek, toplumun, milletin ve devletin de Erdemli olması anlamına gelir. Ahlak,  bireyde tefessüh edip bozulursa, edep, haya, ar ve namus… çökerse, bu çöküntüyü durduracak birileri de çıkmazsa, bu ahlaksızlık belası  bütün toplumu hızla kuşatır, işgal edip yerle bir eder. Bu yüzden aile çok önemlidir diyoruz, toplumun temel taşıdır. Ailesiz toplum olmaz. Arkasından okul ve örgün eğitim hayatı, yaygın eğitim, her türlü iletişim araçları, görsel ve yazılı medya, sosyal medya… hepsi birbirinden önemli fonksiyonlar icra eder. Bireyi oluşturmada bütün bunların payı vardır.

 

       Ahlak o kadar önemli bir konudur ki, toplumların bekası, dünya ve ahiret saadeti buna bağlıdır. Her dönemde, bütün dini  ve felsefi akımlarda  AHLAK konusu en önemli mesele olarak ele alınmış ve uzun uzun üzerinde durulmuştur. Ahlak çökerse her şey çöker, ne toplum kalır ne de millet. Tarihteki toplumların helakı bu yüzden olmuştur. Hz Şuayb’ın Peygamber olarak gönderildiği Eyke halkı ticaretlerinde ahlaki normlara dikkat etmeyip ölçü  ve tartıda halkı kandırdıkları için, Lut (as)’ın kavminin bir kısmı (afedersiniz) eşcinsel oldukları için helak olmuşlardır. Rabbül Alemin bu milletleri yerle yeksan  etmiş ve tarih sahnesinden silip süpürmüştür. Örnekleri çoğaltmak mümkün. Cahiliye Arap toplumunda da, tarihin başka dönemlerinde de pek çok ahlaksızlık örnekleri  sayılabilir.

 

     Bu ahlaki çöküntü maalesef çok yönlü olarak  günümüzde de  zirve yapmıştır. Aileler çatırdamaya başlamış, evlilikler azalmış ve  zorlaştırılmış, boşanmalar artmıştır. Giyim kuşam berbat bir hal almıştır.” Giyinik çıplaklar” şeklindeki Efendimiz’in  (sav)  bu  ifadesi tam da günümüz insanını tanımlamaktadır. Ahlaki yozlaşma çok artmış; Edep, haya, ar ve namus çok hasar görmüştür. Evlilik suç sayılır hale gelmiş, eş tecavüzcü suçlamasıyla hapishanelere atılmış çocukları babasız bırakılmış, nikahsız birliktelikler ve zina ise suç olmaktan çıkarılmıştır. Eş cinseller, lezbiyen ve her türlü ahlaksızlar, feministler… meydanlarda cirit atıp teşkilatlanmakta ve yasaların, sözleşmelerin çıkarılmasında pay sahibi olmuşlardır.. Aile yıkan yasaların, projelerin hayata geçmesi ile şiddet olayları ve boşanmalar hızla  artmış, istismarlar, sınırsız nafaka ve çocuk haczi gibi pek çok zülüm ve haksızlıklar ve dramatik  olaylar  meydana gelmiştir. Kadını her kesin ortak malı yapmak, metinlerde  “partner” ifadesiyle eş cinsellik  teşvik edilmiş, biyolojik cinsiyet yerine Tolumsal Cinsiyet eşitliği getirilmiş, Allah’ın koymuş olduğu kurallarla, fıtratla savaş başlatılmıştır.

  Halbuki yakın tarihlere kadar  bu bozulma ve dejenerasyonlar  çok azdı, edep ve haya vardı. Kadınlarımızın, eş ve bacılarımızın bir saç telini bile  kimse göremezdi, vücut  hatlarını belli eden elbiseler giyilmezdi. Yolda yürürken bile na mahreme bakmamak için ayaklarının ucuna bakarak yürürlerdi büyüklerimiz, insanımız. Bu durum  “ Nazar ber kadem” diye   ifade edilmiştir. Ahlaki yozlaşmayı, kadının İffet ve hayasını azaltarak, kimi kesimlerde  yok ederek aile yapımızı iç ve dış mihraklar  büyük ölçüde tahrip etmişlerdir.

Son dönemlerde  ise bu  bozulma sürecinin hızlandığını görüyoruz. İçerden ve dışardan  bu ifsad ve bozulmayı bilinçli  ve planlı bir şekilde destekleyerek, tetikleyenler  vardır. En önemli Hedefleri ise ailedir. Esas amaçları,  toplumu ayakta tutan  AİLE’yi bitirmek, bu müesseseyi ortan kaldırmaktır.

 

         Ahlaki yozlaşmanın önüne geçilmezse, geleceğimiz  maalesef felaket olacaktır. Bu tehlikenin farkında bile değil  pek çoğumuz. Başta aileyi, eğitimimizi ve büyüklerimizi hedef seçip saldıranlar var. Hem içerden hem dışardan organize olmuş bu şer odaklarını tanımadan, tuzak ve tezgahlarını bilmeden onlarla baş etmek  mümkün değil.Çok yönlü saldırı devam etmektedir.

  

      Ahlak ve maneviyat dersleri ve  örneklikler ailede başlar. Çocuk altı yaşına kadar sadece evdedir. (Ana okulları ve kreşleri saymazsak) Uzmanların ifadesine göre çocuk gelişiminin, şahsiyet ve kişiliğin yüzde seksen beşi okul öncesi dönemde şekillenir. Anne ve babanın, abla ve abilerin, kısaca çekirdek ailenin rolü,  çocuk gelişimi üzerindeki etkisi muazzamdır. Aileyi ayakta tutmak için  bilimsel ve ahlaki değerlerle çocuğu eğitmek, aile içi ilişkiler değerlerimize uygun bir şekilde  devam ettiği sürece çocuk güzel huylu ve ahlaklı olarak  yetişir. Aile bireyleri,  çocuk için iyi bir  rol model oldukları sürece,  ailede güzel bir ahlak eğitimi almış olur.

 

       Ailede  şiddet, boşanma, ahlaki yozlaşma olunca çocuğun  ne hale geldiğini bi düşünün. Aile kurumu kutsal bir yapı olup asla ihmal edilmemesi gereken bir kurumdur, toplumun en önemli müessesesidir. Toplumun bekası, ihyası, inşası ailelere bağlıdır. Aile  bireye bağlı, bireyin bilinçli, iyi eğitimli ve ahlaklı oluşuna bağlıdır.

Müslüman fert oluşmadan müslüman aile oluşmaz, müslüman aile olmadan da  müslüman bir toplum, müslüman bir devlet olmaz. İslam toplumunu ve İslam  medeniyetini sinsice bitirmek isteyenler, hedeflerini doğru seçmişler, nerden yıkacaklarını iyi bellemişler:

 

EĞİTİM, AİLE VE ÖNCÜLERİMİZİN İTİBARSIZLAŞTIRILMASI.

 

O halde doğru bir eğitim işin özü ve temelidir, çözümüdür. Resul’i Ekrem ( SAV ) Efendimizin:” Bütün hataların temeli CEHALETTİR” hadisi şerifini burada zikretmeden geçemeyeceğim. Eğitim olmadan bilinç, şuur, uyanıklık olmaz. Eğitim olmadan tarih bilinci, coğrafyaların yaşadıkları acı ve tatlı hatıralar bilinmez, eğitim olmadan   ahlaklı, bilgili fertler oluşmaz, eğitim olmadan dost ve düşman tanınmaz, birlik , beraberlik ve kardeşlik oluşmaz, ahlaki yozlaşmanın önüne geçilemez, dağılan ailelerin gerekçeleri, gerçek nedenleri bilinemez, ailede şiddet ve boşanmalar önlenemez ,İstanbul Sözleşmesinden, 6284 sayılı kanundan, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği denilen tahribattan, ETCEP ten, Feminist derneklerin çalışmalarından… haberleri bile olmaz.  Bu yüzden, sözünü ettiğim değerlerimizin hepsine  birden saldırı var: Eğitilmemiş cahil bir nesil, boş şeylerle meşgul edilen, okumayan, düşünmeyen,  sorgulamayan, birbirine düşmüş, düşürülmüş bir toplum. Bu vasıftaki insanları   yönetmek, istenilen yöne  yönlendirmek elbetteki çok daha kolay olacaktır.Yapılmak istenen şey tam da budur. Cahil bırakmak, işsiz bırakmak ve muhtaç hale getirmek vs …Haim Naum’un yedi doktrinini de burada hatırlamakta fayda görüyorum.

 



Bu yazı 5895 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
YUKARI