Bugun...


Abdurrahman SEVGİLİ

facebook-paylas
KORONA GÖLGESİNDE RAMAZANI ŞERİF:
Tarih: 11-10-2020 18:58:00 Güncelleme: 11-10-2020 18:58:00


kavuruyor. Rabbimin iradesi dahilinde ve bir çok hikmete binaen ortaya çıkan bu virüs, dünyanın koca  devletlerini, süper güç iddiasındaki ülkeleri aciz bıraktı. Bu mikrop, bir çok kimseye bulaşıp ölümüne sebep oldu, büyük stresler, endişe ve korkular yaşattı, ekonomileri alt üst etti. Herkes işini gücünü bırakmak zorunda kalıp evine kapandı, kapanmak zorunda kaldı.

İşte aylardır bütün dünyayı sarsan Yüce Allah’ın bu yaratığının kuşatması devam ederken, mübarek Ramazan ayı kapıya dayandı. Her kesin adeta karantina hayatını yaşadığı bu günlerde Ramazan ayını evde karşılamak ve yapılması gereken ibadetleri evde ifa etmek zorunda olacağız. Teravih namazlarımızı camilerde olduğu gibi evlerimizde de kılabiliriz. Ailemizle birlikte cemaatle kılmanın sevabı 27 kat daha fazladır. Mümkünse bütün namazlarımızı cemaatle kılalım.

Malum olduğu üzere Ramazan ayı çok mübarek bir ay olup onbir ayın sultanıdır. İçinde bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi bulunmaktadır. Kadir gecesine bu değeri kazandıran Allah’ın kelamı Kuranı Kerimdir. Bilindiği gibi Kuran’ın Alak Suresinin ilk beş ayeti bu gecede nazil olmuş ve Kuran’ın 114 suresi ve  altı bin küsür ayetinin 23 yıllık nüzul süreci böylece başlamış oldu. Bu yüzden diyebilirizki  Ramazan ayı Kuran ayıdır, aynen oruç ayı, teravih ve fitre ayı olduğu gibi. Genellikle zekat ibadeti de Ramazan ayına bırakılır, şart olmadığı halde. Mukabele şeklinde karşılıklı Kuranı Kerim okumak ta bu mübarek ayın en güzel ibadetlerinden birisidir. Bütün saydığım ve sayamadığım ibadetler  ev ortamında mükemmel bir şekilde icra edilebilir. Evlerimiz buna uygundur. Her türlü hayat, eve sığar diyoruz. Asla evlerimizden  çakmayalım. Alınan kararlara mutlaka uyalım. Efendimiz (sav )  Abdurrahman b Avf’ın rivayet ettiğine göre şöyle buyuruyor bir hadisinde:  “ veba, taun gibi bulaşıcı hastalıkların baş gösterdiği yerlere gitmeyin, sizin bulunduğunuz yerde baş göstermişse orayı da terketmeyin.”  Buyurarak, bu günkü bilimin söylediklerini aynen söylüyor. Hz. Ömer (ra) şam’a doğru yola çıkmıştı. Serg denilen yere varınca, kendisini orduların başkumandanı Ebu Ubeyde b. Cerrah ile komuta kademesindeki arkadaşları karşıladı ve O’na Şam’da veba hastalığının baş gösterdiğini haber verdiler. Hz Ömer bütün istişarelerini yaptıktan sonra meşhur talimatını verdi: seferden dönüyor ve  Şam’a girmiyoruz dedi. Allah’ın kaderinden mi kaçıyoruz diye soran Ebu Ubeyde b Cerrah hazretlerine: Evet bir kaderinden kaçıp öbür kaderine sığınıyoruz”  dedi. Böylece askerleri tehlikeye atmıyor, tedbirli davranıyor.İşte bu tavır, dinimizin ve bilimin emridir. Bize düşen şey, itaat edip uymaktır, Ramazan’ı da doyasıya evde yaşamaktır.

Evlerimizin bir odasını temiz tutup mescit niyetiyle kullanabiliriz. Bu odada özel olarak  itikafa girebiliriz. Namazlarımızı aile efradımızla birlikte  burada, bu odada kılabiliriz. İtikafa uzun süreli girmesek bile, namaz için bu odaya girerken itikafa niyet edip, en azından namaz süresince bu önemli ibadeti icra edebiliriz. Ayrıca şunları da yapabiliriz: Günün yarım saatini tefekküre ayırmakta çok büyük yararlar vardır. Rabbimin bu konudaki ikazlarını çoğunuz bilirsiniz:”Hiç tefekkür etmez misiniz?” , “Hiç akletmez misiniz? “ gibi talimatları da bu vesileyle yerine getirmiş oluruz.Ayrıca her gün en az bir saat Kuranı Kerim, bir saat da başka kitaplar okumalıyız. Siyer, ilmihal, tarih, özellikle yakın tarihimizi adam akıllı öğrenmemiz mümkün. Her gün bir hadis okunup ezberlenebilir. Günlük tutma adeti kazanılabilir bu süreçte. Günlük tutmak tarihe kayıt düşmektir. Yazar çizerliğe ilk adımlar olabilir. Bir yabancı dil çalışması düşünülmelidir. Dil öğrenmek mühimdir, ihmal edilmemelidir. Ailece günlük ve haftalık ortak sohbetler yapılmalı, aile bağlarının güçlendirilmesi için bu süreyi bir fırat olarak görmeliyiz. Evin uygun bir yerinde her gün kültür fizik hareketleri yapılmalı, en az üç bin adım yürüyüş yapılmalıdır. Rutin olarak sılai rahim yapılmalı, akraba, dost ve arkadaşlar aranmalı, hal ve hatırları sorulmalıdır. Yemek ve uyku düzeni iyi ayarlanmalı, 7/24 ev içi proğramımız belli olmalıdır.

Üç ayların ve özellikle Ramazan ayının bereketiyle evde, pek çok kazanım elde etmek mümkündür. Yeni hayırlı ve güzel alışkanlıklar elde edebiliriz. Bela ve musibet gibi görünen bu koronavirüs salgınını, bir fırsata dönüştürmek gerekir. İnananlar için bir rahmete, ebedi bir kurtuluşa vesiyle olabilir. Sabır gösterip, Rabbinin rahmet ve inayetine güvenmemiz icap eder. Bu karantina günlerini iyi değerlendiren ve tevekkül eden kimseler için, gerçekten büyük bir kazanım olabilir. Burada sabır kavramının altını özellikle çizmek istiyorum. Bir plan ve proğram dahilinde evimizi bir mescide, bir medreseye, bir dergaha çevirmek elimizde. Bu da ancak sabırla gerçekleşir.

Yukarıda tefekkürden bahsetmiştim. Bu musibetin nedenleri üzerinde uzun uzun düşünüp tefekkür etmekte büyük yararlar vardır: Allah’ın kulları olarak, Allah’ın mülkünde Allah’a  isyan eden, inkar eden kişiler ve topluluklardan tutun, zulüm ve sömürünün her çeşidini insafsızca yapan devlet ve milletlere kadar, binbir çeşit mezalim ve nedenleri  konusunda çok iyi düşünmek gerekir. Azıtmış, sapıtmış firavun ve belamların cirit attığı bu dünyada, Kadir’i Mutlak olan Yüce Allah, dünyaya, en küçük bir varlıkla adeta ayar veriyor, ikaz ediyor, ayetlerini, nimetlerini, büyüklüğünü ve insanların acziyetini… hatırlatıyor. Azgınlıklar gayretullaha dokununca, geçmişte olduğu gibi, kavimleri ve milletleri yine  helak ederim diye ikazda bulunuyor.. İnsanlığın düştüğü bu gaflet ve derin uykudan uyandırma vakasıdır. Başımıza gelenler, unutmayalım ki, kendi ellerimizle yaptığımız şeyler nedeniyledir. Allah kimseye zulmetmez, biz kendi kendimize zulmederiz. Bu salgının nedenleri üzerinde tefekkür etmemiz ve yapmamız gereken şeyler üzerinde uzun uzun düşünmemiz gerekir. Her günün muhasebesi yapılmalı, esas hesap günü gelmeden kendi kendimizi hesaba çekmeliyiz.

İşte, bütün bir hayatın, bir geçmişin muhasebesi adam akıllı yapılır, dersler ve ibretler alınırsa, pişmanlıklar, dua ve tazarrular, tövbe ve ihlaslı ameller, hamd ve şükürler, ümid ve korkular devreye girer.” Siz bazı şeyleri kerih görürsünüz, o sizin için hayırlıdır. Bazı şeyleri de seversiniz, onda sizin için şer vardır…” buyuruyor Cenab-ı Hak. Şu salgın günlerinde, bar ve pavyonlar, içki, uyuşturucu  ve her türlü müskirattan tutun ahlaksızlığın, zulmün her çeşidine  kadar, neredeyse bütün haram ve isyanlar yapılamamakta, içki ve kumar müptelası olup evinin yolunu unutanlar, şimdi de evinden çakamaz duruma geldiler, getirildiler. Kötü alışkanlıkların çoğu yapılamaz hale geldi elhamdulillah. Koca koca camilerin çoğu cemaatsizdi zaten. Şimdide bir şekilde mahzun ve boynu bükük bırakılmaları, İlahi fermanla bir hikmete  binaen, geçici olarak, ders çıkarmak üzere olmuştur. Kabe dahil bütün cami ve mescitler, belkide daha aktif, daha işlevsel, doluluk oranları daha yüksek seviyelere  ulaşacaklardır bu belanın ardından. Belkide Ramazan ayının bereketiyle, bu musibetin verdiği korkuyla,  Allah’a yaklaşmak, kulluk bilincine varmak, kul hakkına riayet etmek, düşünmek, yanlıştan vaz  geçmek… kim bilir, belkide bu vesileyle gerçekleşecektir. İman, sabır, Salih amel… bizi menzile, Allah’ın rızasına götürecektir  inşaAllah.

Son söz olarak diyorum ki, Yüce Allah Rabbimizdir, bizler O’nun kuluyuz. Bizi kendisine kulluk edelim diye yarattı. Ancak İnsanoğlu, yaradılış gayesini unutup isyanlara, inkar ve cürümlere girince, yüce Allah uyarıp kendi güç ve kudretini ve insanların dünyaya geliş amacını hatırlatmak ister. Anlayan, ders alan, akıllananlar için bu bir fırsata dönüşebilir, O’nun merhametine girip ebedi hayatını kurtarmış olur. İbret almayanlar için, iki cihan da felaket olur.” Kuran’ın ifadesiyle: “ Hasired’dünya vel Ahireh” olur. Dünyasıda gider ahireti de. İnsan bu virüse yakalanıp ölebilir, ekonomisini kaybedebilir, dünyanın  zevk ve  sefasından mahrum kalabilir, dünya kendisine zindan olur/ olabilir. Aynen dünyası gibi, esas büyük felaket olan ebedi hayatı da gidebilir, Yüce Allah’ın gazabına duçar olabilir, ebedi azaba müstahak olur/ olabilir. Biz her iki dünyanında nimetlerine talibiz. “Ey Rabbimiz, bize hem dünyada, hem ahirette iyilik ver ve bizi cehennem azabından koru.” diyoruz Kuran’ın ifadesiyle, yalvarıyoruz ve O’na sığınıyoruz, O’ndan talep ediyoruz. Sağlık ve sıhhate de talibiz, dünyanın diğer helal nimetlerini de istiyoruz, ebedi mutluluğu da.Yüce Allah’ın bir imtihanı olan bu virüsten korunmak, bulaşmamak ve bulaştırmamak için tıbbi ne kadar tedbir varsa alacağız, etkili ve yetkili idareci ve ilgili kurullarımızın aldıkları kararlara harfiyen uyacağız, evden çakmayacağız, kimseyle temas kurmayacağız, sosyal mesafeye riayet edeceğiz, maske, temizlik… ne gerekiyorsa yapacağız ve Rabbül Alemin’e tevekkül edip, O’na yalvaracağız, tövbe edip akıllanacağız. Samimi isek olumlu karşılık alırız. “ Dua edin, isteyin, size cevap vereyim.” Buyuruyor Yüce  Mevlamız. Bizde tedbirimizi alıp, O’na iltica edeceğiz. Şüphesiz Rahmandır, Rahimdir, Gafur ve Tevvab tır Yüce Rabbimiz. Bu Ramazan ayında, güzel bir insan olmak için çalışalım diyorum. Dareyn Saadet’ini elde etmek  bize bağlı, elimizde. Gaflete düşmeyip, zahiri ve batıni, maddi ve manevi tedbirlere sarılırsak, Rabbim,  huzur, mutluluk, sağlık, sıhhat ve afiyet  nasip eder inşaAllah. Evde, korona virüsü de, diğer bütün virüsleri de Allah’ın izin ve inayetiyle yenebiliriz. Korona, bizden daha güçlü değildir. Ramazan-I şerif, bütün güzellikleriyle eve sığar. Allah’a emanet olunuz, Ramazanımız mübarek olsun Aziz dostlar.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 



Bu yazı 238 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
HABER ARA
YUKARI