Aylardır bütün dünyada vuku bulan bu malum virüsün getirdiği ve Yüce Rabbimin güç ve kudretinin bir sonucu olarak dünyanın büyük bir sarsıntı geçirdiği bu günlerde insanlar, hem canını ve hem de malını, sağlığını ve işini kaybetmekte ve sözüm ona süper güçlerin acizliği ortaya çıkmış bulunmaktadır. Tamda bu veba ve taunun oluşturduğu korku ve her türlü perişanlık, bizi uyandırır ve kendimize getirir diye umut etmekteyiz. Namaz ve zekatın hakkıyla İfa edilmediği, gafletin ve ihanetin hakim olduğu şu ahir zamanda, helak olma korkusu yaşanmaktadır. Kurtuluşun, ihya ve ıslah hareketinin, namazla ve zekatla başlayabileceğine inanıyorum.
İşte Maun Suresi, avn, yardım, infak ve zekat konusunu, insanların acımasızlığını, müstekbirliğni ve şımarıklığını, namaz hakkındaki laubali tutum ve davranışlarını konu edinen bir süre olduğu için, bu süreçte, bir kurtuluş reçetesi olur umuduyla ele aldık.
Maun kelimesi, avn, inayet kökünden olup yardım etmek anlamına gelir. Zekat anlamını verenler çoğunluktadır. “Avn” her türlü infak, sadaka, karz-ı hasan… gibi manalara da gelir. Mekki bir süre olup 6 ayettir. (Ancak sadece Küfe ekolü, Maun suresini 7 ayet olarak kabul etmiştir). Maun Suresinin “Eraeyte”, “ Din” gibi başka isimleri de vardır. Yeri gelmişken zekat konusunu biraz açmak istiyorum.
Zekat, bilindiği üzere mal ile yapılan bir ibadet olup, ekonomik durumu belli bir seviyenin üstünde olan (İslam fıkhında buna NİSAP denilir) kişilerin, malının belli bir miktarını Kuran’da sayılan sekiz sınıf insana vermesidir. Zekat vermenin şartı en az NİSAP miktarı kadar bir varlığa sahip olması ve üzerinden bir yılın geçmiş olmasıdır. Zekat, Zenginin sosyal hayata zorunlu bir katkısıdır. Zekat ibadeti ile ilgili teknik bilgiler bütün fıkıh kitaplarında ayrıntılı bir şekilde mevcuttur. Yalnız şu kadarını söyleyeyim ki zekat oranları değişkendir. Mesela yağmur suyu ile sulanan buğdayın zekatı ÖŞÜR de denilen mahsülün onda biridir. Buğday, şayet özel sulama ile sulanıyorsa, zekat oranı yirmide birdir. Ticaret gelirinin zekatı kırkta birdir. Emeksiz elde edilen malların zekatı daha çoktur: Bu konuya örnek olarak define malını verebiliriz. Define bulan bir kimsenin bu maldan vereceği zekat oranı beşte birdir. Mantığı bellidir; Verilen emek ve masraf çoksa zekat oranı düşüktür, az ise oran büyüktür.
Zekat, Rabbimin kesin emriyle verilmesi gereken
( zenginin fakire ) ekonomik bir destektir.Toplumun içinde fakir ve zenginin dayanışmasını ve yakınlaşmasını sağlar. Zekat ibadeti, cemiyette olması muhtemel kıskançlık vb rahatsızlıkların önüne geçer. Toplumun ekonomisine bir dinamizm getirir. Pek çok sıkıntı için, maddi ve manevi çözüm reçetesidir. Şefkat , merhamet , dayanışma ve yardımlaşma duygularını canlı tutar. Zekat ibadeti, düzenli ve planlı bir şekilde, bir proğram dahilinde icra edildiği takdirde, ülkenin bütün fakirlerinin zorunlu ihtiyaçlarını çok rahat bir şekilde karşılar. Zekat ibadeti bir emrin ifasıdır ve en önemlisi Allah’ın rızasını kazanmak için yılda bir yapılan mali bir ibadettir..
Maalesef günümüzde zekatını veren zengin sayısı, oransal olarak çok düşüktür. Ülkemizde zengin fakir arasındaki uçurum, zaman geçtikçe artmaktadır. Zengin daha zengin, fakir de daha fakir olmaktadır. Ülke milli gelirinin fert başına düşen dağılımdaki adaletsizliği, iç acıtıcı boyutlardadır.
Zekât, hicretin ikinci yılında Medine’de farz kılınmıştır. Zekât, Kur’an-ı Kerim’de pek çok âyette namaz ile birlikte zikredilmiş (Bakara, 2/43, 110; Hac, 22/78; Nûr, 24/56); Hz. Peygamber (s.a.s.) de zekâtın İslam’ın temel ibadetlerinden biri olduğunu bildirmiştir (Buhari, Zekât, 1).
Kur’an-ı Kerim ve hadislerde namaz ile zekâtın ardı ardına zikredilmesi, toplumların ruhi olgunluğa ve sosyal düzendeki adalete ulaşmasında bu iki ibadetin rolünün çok büyük olmasındandır. Bireysel arınma ve toplumsal ahenk bakımından son derece önemli ibadetlerdir. Kur’an-ı Kerim, iyiliğe erişmenin ve muttaki bir mümin olabilmenin en önemli şartlarından birinin zekât vermek olduğunu ifade eder (Bakara, 2/177). Aynı zamanda zekât kurtuluşa eren müminlerin vasıflarından biridir (Mü’minûn, 23/1, 4). Bütün bunlara ilaveten zekât vermek, Allah’ın rahmetini celbeden hususlardandır (A’râf, 7/156). Kısaca zekât, malı temizleyen ve manevi arınmaya vesile olan bir ibadettir (Tevbe, 9/103). Âyet ve hadislerde sıklıkla emredilen zekâtı vermemek ise, müşriklerin vasfı olarak görülmüş ve Kur’an’da bu duruma yer
verilmiştir (Fussilet, 41/6-7).
Zekâtın topluma dönük pek çok başka yararları da vardır. Mesela zekât, maddi gücü olmayanların ihtiyaçlarının giderilmesine katkı sağlar, zengin ile fakir arasındaki uçurumu azaltır; Aralarında sevgi ve yakınlığın doğmasına vesile olur. Bu yönüyle zekât toplumsal kenetlenmeyi, kaynaşmayı arttırır. Ayrıca toplumları bencillik ve kin gibi ahlaki hastalıklardan arındırır. Zekâtın verileceği yerlerin, toplumun her katmanındaki insanları kapsaması, sosyal dayanışmanın da garantisidir.
“Sadakalar (zekâtlar) Allah’tan bir farz olarak ancak, yoksullara, düşkünlere, (zekât toplayan) memurlara, gönülleri (İslam’a) ısındırılacak olanlara, (hürriyetlerini satın almaya çalışan) kölelere, borçlulara, Allah yolunda olana, yolda kalana mahsustur. Allah pek iyi bilendir, hikmet sahibidir.” (Tevbe, 60) (DEVAM EDECEK)
başakşehir escort ,ikitelli escort ,güneşli escort ,kayaşehir escort ,bağcılar escort ,esenler escort ,eyüp escort ,güneşli escort ,kumburgaz escort ,topkapı escort