Bugun...


Abdurrahman SEVGİLİ

facebook-paylas
İdeal Öğretmenlik…
Tarih: 13-02-2021 00:02:00 Güncelleme: 13-02-2021 00:02:00


Öğretmenlik, bir peygamber mesleğidir ve kutsaldır. Malzemesi insan olan ciddi bir iştir. Görev aşkı,  sorumluluk bilinci ve heyecan gereken, bilgi ve muhabbet gerektiren bir meslektir. İbadet niyetiyle ve gönüllülük esasıyla çalışmayı, hazırlanmayı, yenilenmeyi ve fedakarlığı gerektirir. Öğretmenlik aşk ve Sevda gerektirir.

Öğretmen, anne baba gibi şefkatli, merhametli, dikkatli, öz verili, sabırlı olmak zorundadır. Fazladan işin eğitimini almış bir kimse olarak öğretmen, bilimsel çabalar göstermelidir. Sürekli okumalı ve planlı olmalıdır. Bir Çin atasözünde: “Üç gün okumayanın sözü dinlenmez” denilmektedir. Kendisi yenilemeyen öğretmen, bu çok önemli görevi icra edemez. Başka bir öğretmen, kendi çocuğuna nasıl bir eğitim versin istiyorsa, kendisi de empati yaparak elin çocuğuna o duyarlılığı ve fedakarlığı göstermek zorundadır. Sevgi, ilgi ve bilgi olmadan öğretmenlik yapılamaz. İşini, öğrencilerini, ailesini, toplumunu, devletini ve bütün insanlığı sevmeyen kişiler öğretmenlik yapamaz. Herkese ve özellikle öğrencilere çok ilgi göstermeli ve işini çok iyi öğrenmelidir. Bilimsel olarak hazırlanmalıdır. Hem alan bilgisini hem de teknolojiyi iyi bilmelidir.

Öğretmenlik, iyi bir iletişim ister, güven ister, yenilenmek ister. Çünkü malzemesi insan olan bir mesleği icra ediyor öğretmen. Bu görev, “ Ben bir muallim olarak gönderildim ”diyen bir peygamberin mesleğidir. Musab bin Umeyr’in mesleğidir. Bu görev, ibadet niyetiyle yapılması gereken çok ulvi bir görevdir. Bu özellikleri ve daha fazlasını taşımayan, bu mesleği aşk ve sevda olarak görmeyen kişiler, bu işi hakkıyla yapamazlar, hakkını veremezler. Tarihte örnek sayılan öğretmenlerden birisi merhum Nurettin Topçudur. Şöyle diyor bu idealist öğretmen: ”Ben 40 yıl öğretmenlik yaptım, hiç abdestsiz derse girmedim” ,”sen bırak tahsili evladım, ilkin bir edep öğren”, “ilkokulda merhameti, ortaokulda adaleti öğretin yeter.”

Toplumun dönüşümü ve inşası, ancak bilgili, öz verili, sabırlı, programlı, düşünen ve sevgiyi merkeze koyan inançlı, imanlı öğretmenlerin eliyle ancak gerçekleşebilir. Ailenin eksikliklerini, müfredatın noksanlıklarını ancak bu iyi niyetli, fedakar ve işine vakıf öğretmenler tamamlayabilir. Öğretmen, gönüllülük esasıyla çalışmalı ve davasının, işinin delisi olmalıdır.

Öğretmenin elinden geçmeyen hiç kimse yoktur. Toplumun bütün bireyleri öğretmenin rahle-i tedrisatından geçer. Cumhurbaşkanından en alt düzeye kadar herkes öğretmenin öğrencisidir. Ancak Bilge Kral Aliya İzzet Begoviç’ in değiliyle: “ Gökyüzünün öğrencisi olmadan yeryüzünün öğretmeni olamazsın”. Makamı ve mesleği ne olursa olsun herkes, bir öğretmenin talim ve terbiyesinden geçer. Bu yüzden diyoruz ki öğretmen ve öğretmenlik mesleği, bütün toplumu olumlu yada olumsuz etkiler, hatta İdealist bir öğretmen, aileyi, ebeveyni de etkiler. Evleri ziyaret eder, eksikliklerini, sıkıntı ve problemlerini, başarı ve güzelliklerini… Yerinde görür. Aile eğitimini bile programlayabilir. Öğretmen imkanlar  dahilinde aile eğitimini de po verir/ vermelidir. Ailenin her konuda desteğini alır. Birlikte çocuğu, genci iyi bir geleceğe hazırlar. Çok iyi bir organizatör olmalıdır öğretmen.

İdealist bir öğretmen, elinin altındaki çocuğu, öğrenciyi her yönüyle tanır, İstidat ve kabiliyetlerini keşfeder. Notlar tutup hakkında dosyalar oluşturur. Hangi mesleği icra edebileceğini tespit edip ailesiyle ve kendisiyle paylaşır. Öğrencisini, zevkle yapacağı, icra edeceği ve eğlenerek yerine getireceği iş ve meslekleri tavsiye  eder, kabiliyetli olduğu alana yönlendirir. Bölümünden, Üniversitesinden ayrılıp başka bölüm ve üniversitelere gitmemesi için tedbir alır, zaman ve emek israfını önler. Yapılan araştırmalara göre, beğenmediği halde ailesinin baskısı veya başka Saiklerle kayıt yaptırıp bir süre sonra bölümünü değiştiren öğrencilerin oranı yüzde 35’ler düzeyindedir. Bu da büyük bir kayıptır, emek, para ve zaman israfıdır. Herkes sevdiği, ilgi duyduğu alanda eğitim görmeli ve zevkle çalışacağı işlerde  istihdam edilmelidir. Bu durum iş huzurunu ve kalkınmayı da beraberinde getirir. İstidat ve  kabiliyetleri keşfetmek ve öğrenciyi o alanlara yönlendirmek, eğitimin en önemli konusu, öğretmenin de en önemli görevidir. Bu yüzden diyoruz ki, bir ülkenin en zeki en çalışkan en ahlaklı, en vicdanlı gençlerini öğretmenliğe yönlendirmek gerekir. Bu mesleği severek ve isteyerek yapacak olanların en kabiliyetli olanlar arasından seçilmeli. Çünkü, bu talim ve terbiye işi, her işten daha önemli ve daha zordur.

Öğretmen, çocuğun psikolojini, sınıfın sosyolojini, aile ortamını, ekonomik durumunu… Birlikte düşünmek ve ona göre bir iletişim kurmak zorundadır. Hitaplarına çok dikkat etmeli, öğrencisine ismen çağırmalı, sorularını dikkatlice dinlemeli ve tatminler cevaplar vermeye çalışmalıdır. Diyaloğa girerken gözlerinin içine bakmalı, gerekirse notlar almalı ve sonuna kadar dinleyip SABIR göstermelidir öğretmen. Empati yaparak hissiyatını anlamaya çalışmalı ve ona değer verdiğini samimi bir bir şekilde, vücut diliyle anlatmalıdır. Gerektiğinde beynine, gerektiğinde gönlüne hitap etmesini bilmeli ve basende midesine dokunmalıdır. Öğrenci, hocasını sevmeli ki, anlattıkları etkili olsun, yönlendirmeleri sonuç versin. Bu kadar ince hassasiyetleri bir dengede tutmak, kırıp dökmeden eğitip ilerletmek her yiğidin harcı değildir, her kilinin yapabileceği iş değildir.

Öğretmenin itibarına büyük özen gösterilmeli, özlük hakları da üst düzeyde olmalıdır. Öğretmen, bütün gayretini gençliğin eğitimine, toplumun dönüşümüne harcamalıdır. Çocuklara ve gençliğe pek çok değer kazandırmalıdır: Okumak, günlük tutmak, düşünmek, üretmek, dürüstlük, samimiyet, temizlik, saygı ve sevgi, paylaşım, yardımseverlik... gibi. Bu değerlere ulaşmak, hedef, program, ciddiyet ve disiplin gerektirir. Hedefsiz ve programsız olmaz, ciddiyetsiz olmaz, devletin desteği olmadan hiç olmaz. Bu değerleri kazandırmak, toplumu topyekûn ihya etmeye çalışmak, büyük bir cehd ve gayret gerektirir. Bu çok ciddi bir iş olup, tam manasıyla  ancak  bir devlet politikasıyla uzun vadede gerçekleşebilir.

Aile eğitiminden, okul öncesi eğitimden başlayarak Yüksek lisans ve doktora eğitimine kadar,  bütün aşamalarıyla bir bütün olarak eğitim sistemi masaya yatırılmalı, öğretmen yetiştiren bütün fakülteler topyekün derin bir analize tabi tutulmalı, öğrencilere ve dolayısıyla topluma şekil verecek eğitim kadrolarının  mükemmel bir şekilde yetiştirilmesi konusu, çok zorda olsa bir an önce çözülmelidir.

Yerli ve milli olan, dini ve ahlaki normlara ters düşmeyen bir eğitim seferberliği ilan edilmeli, eğitim için çok büyük bütçeler ayrılmalı, hepsinden önemlisi bu ciddi mesele hakkında devletin ciddi bir iradesi olmalıdır. Başarının birinci ilkesi İNANÇ ise  ikinci ilkesi de İNSAN KAYNAĞI dır. Ehil ve yetişmiş kadrolardır, liyakat ve ehliyettir. Moral ve motivasyonu yüksek, ehliyetli ve liyakatlı öğretmenlerin eliyle çok şey değişir. Toplum dönüşür, SEVGİ ve SAYGI hakim olur, birlik ve dayanışma artar, ÜRETİM coşar , israfın her türlüsü can çekişir, maddi ve manevi kalkınma başlar. Yeterki böyle bir irade olsun.

Rabbimden niyazım bir Nebevi metotla talim ve terbiyenin hayat bulması ve salih nesillerin salih kadrolar eliyle yetiştirilmesidir. Sözlerime, Hz Ebubekir (ra) ın rivayet ettiği Peygamber Efendimizin şu  Hadisi şerifiyle son veriyorum: “ Ya alim ol, ya müteallim ( öğrenen) ol, ya dinleyen ol veya seven ol. Beşincisi olma helak olursun.” Allah’ın selamı, rahmeti, bereketi, inayet ve hidayeti sizlere olsun aziz dostlar, değerli eğitimciler.



Bu yazı 6297 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
YUKARI