Hak din İslâm ve onun mensubu olmakla şeref duyduğumuz ve her halükarda Müslümanlıkla ıftihar duyduğumuzu haykırabileceğimiz biz Müslümanlar, neden hep haksızlığa ve zulme uğruyoruz?

Dünyanın çeşitli yerlerinde bir taraftan kendi kendimizle ihtilafa düşüyor ve birbirimizi yok etmeye çabalıyoruz diğer taraftan da Müslüman olmayanlar tarafından eziliyor ve her türlü zulme maruz kalıyoruz.

Hak görmediğimiz dinlerin mensupları yada hiç bir dine inanmayan ateistler ise kendi aralarında zıt görüşlere sahip olmaları ve aralarındaki ihtilafa rağmen  birbirleriyle değil çatışmak, Müslümanlara karşı bir ittifak halindeler. Çoğu kere de Müslümanları birbirlerine düşman gibi göstererek onları birbirlerine düşürüp uzaktan seyretmelerinden zevk duyuyorlar.

       Bu konunun daha da anlaşılması için K. Kerim'deki Hud süresinin 117. Ayetine bir göz atalım. Allah c.c " Rabb'ın, halkı iyilik peşinde olan( birbirlerini haksızlık etmekten alıkoyan ) ülkeleri haksız yere helak edecek değildir." Buyurmuştur.

  Allah c.c Peygamberimizden önceki toplumların yok etme sebebini; Toplum içinde yaygınlaşan kötülükleri önleyecek erdemli ve birikimli kimselerin azlığı, toplumdaki ahlâkî çöküntüyü ve kötülüğün yaygınlaşmasına vesile olmuştur. Çoğunluk ise  bu kötü gidişatı omursamayarak refahın getirdiği şımarıklılıkla zevklerinin tatmini derdine düşmeleri ve birbirlerini günahlardan alıkoymamaları onların helaklarına zemin teşkil etmiştir." Diye açıklamıştır.

     Bugün Müslümanların yaşadığı coğrafyalarda yaşanan haksızlıklara, alenen işlenen günahlara ve mezalimlere ses çıkaran ve onları engellemek isteyenler ya yoktur ya da çok azdır, azınlıkta kalan zümre de çeşitli nedenlerden dolayı eli kolu bağlıdırlar. Haksızlık sadece insanlara eziyet, mallarını haksız yere alıkoymak,hırsızlık,yolsuzluk ve insanlara hakaret gibi suçlardan müteşekkil değildir. Bunların yanında Allah'a şirk koşmak, zina ,kumar ,içki ve kişiyi ilgilendiren namaz oruç gibi ibarelerin de zulüm kapsamında değerlendirilmelidir. Hz. Muhammad'e Ümmet olma vasfımız olan iyiliği emretme kötülüklerden alıkoyma vazifemizi keybettiğimizden,hepimiz zalim duruma düşmüşüz. Zulme uğramamız, bozulan düzeni ve yapılan haksızlığı görmezden gelip umursamazlığımızın bir sonucudur. İyilerden olmanın kıstası, seninle Allah arasında olan sorumlularını yerine getirmekle beraber; toplumun da iyi olmasına vesile olabilecek adımlar atman gerekiyor. Çünkü kişi , sadece kendisinden sorumlu değildir, hem kendinden hem de yaşadığı toplumdan sorumludur. İslâm'da " bana ne" " neme lazım" zihniyeti yoktur. Çünkü ,İslam peygamberi ( a.s) " hepiniz çobansınız ve çobanlığınızdan sorumlusunuz" diyerek;  ;küçükten büyüğe, kadından erkeğe, anadan babaya, işçiden memura ,yöneten ve yönetilenden tutun toplumun bütün fertlerini değişik alanlarda sorumlu olarak kastetmiştir.