İsrail kurdurulduğu günden beri Filistinlileri sindirmeye, onları bulundukları topraklardan hicrete zorlamak ve Filistinlerin bulunduğu topraklara sahip olmak için çoluk çocuk, kadın yaşlı gözetmeksizin bombalıyor.

En son işgal girişimini ise Müslümanlarca kutsal olan bu Ramazan ayı ve onu takip eden bayram günlerinde gerçekleştirmektedir. Halkı Müslüman olan ülkelerin gözlerinin içine baka baka ve onlara rağmen bu işgali gerçekleştiriyorsa Müslümanların da İsrail'e karşı net bir şekilde tavırlarını sergilemeleri gerekiyor. İsrail yönetimini bu işgal girişiminden alıkoymak ve ona gerçekleştirdiği bu cürümlerin cezasını ödetmek elbette kolay ve basit değildir.

Çünkü İsrail'in nüfusu sadece 8 milyondan ibaret değildir, onu destekleyen ve ona her şart ve her konumda yardımını esirgemeyen sözüm ona dünyanın mazlum halklarının hakkını savunan ve birleşmiş milletlerde veto etme yetkisini elinde bulunduran  süper güçlere sahip ülkeler de vardır.

Dünyada huzur ve barışı sağlamak ve haksızlığı ortadan kaldırmak için 1945 te 193 ülkeden müteşekkil BM teşkilatı ve onun bünyesinde bağlayıcı karar alabilen BM güvenlik konseyinin 15 üyesinden 5 daimi üyesinden birinin İsrail aleyhinde alınabilecek herhangi olumsuz bir kararın veto etme yetkisi elinde bulundurması, İsrail'in yaptığı ve yapacağı saldırılara ışık yakma anlamına gelir.  Çünkü ABD hiç bir zaman ve hiç bir platformda İsrail aleyhine alınacak bir karara onay vermez, ya veto eder yada çekimser kalır ki, çekimser kalmak da veto etmek anlamına gelir. ABD’nin, İsrail’in katlettiği çocuklar hakkındaki bir soruya karşılık verdiği " İsrail'in kendini savunma hakkı vardır"  ve" İsrail'in güvenliği Amerika Birleşik Devletleri'nin güvenliğidir"  gibi yaklaşımlar, ABD’nin İsrail'in yaptığı ve yapacağı katliamların arkasında olduğunun kesin kanıtıdır.

Mazlum Filistin halkı ve onun konumunda bulunan halkların, BM gibi teşkilatlardan lehlerinde olan kararlar almalarına umutları kalmamıştır.