Bugun...


Ahmet Ay

facebook-paylas
Diyarbekir, Vahyin İndiği Şehir
Tarih: 27-03-2021 00:01:00 Güncelleme: 27-03-2021 00:01:00


Şehirler medeniyetlerin veladet mekânıdır; hem orada varlık bulur, orada gelişirler. Dolayısıyla medeniyet için Şehir/Medine yani mekân diğer lazımelerden önce gelir.

Bizim medeniyetimizin Medine yani mekân tasavvuru Batı ve Çin medeniyeti ile mukayese edilemeyecek kadar farklıdır, azizdir. İslam medeniyetini diğer medeniyetlerden ayıran en belirgin özellik mekan tasavvurudur çünkü bizim medeniyetimizin mekan bilinci, ortak varoluş alanları olarak kabul ettiğimiz mekânı aynı zamanda mamur eylemek, mekânı müzeyyen kılmaktır.

Ya Batı Medeniyeti?

Endülüs örneğinde olduğu gibi insanla birlikte mekânı da yok etmeyi medeniyet olarak kabul eden bir Batı Medeniyetine tanıklık etti dünya.

Bin yıl önce Kurtuba’da, 25 yıl önce Saraybosna’da yaşananları geçiyorum. Daha birkaç yıl önce milyonlarca Iraklıyı katleden, taş üstünde taş bırakmadıkları Bağdat’ı yağmalayan, Herat’ı, Kandahar’ı talan eden Batı Medeniyeti(!) idi. Şehirlerin talanı barbarlıktır, he  öyle şehirler var ki “harem”dir.

Mekke, Medine, Kudüs, Diyarbekir, Şam, İstanbul, Buhara, Semerkant, Necef Müslümanlar için ya harem/kutsal ya da ayrıcalıklıdır. Mesela İslam Tarihi’nde 5. Harem-i Şerif olarak kabul edilen Diyarbekir tam da böyle bir şehirdir.

Herhangi bir konjonktür ve strateji ürünü olarak kurulmamıştır Diyarbekir. İslam öncesi önemli bir “merkez şehir” olan Diyarbekir, Müslümanların 639’daki fethiyle önemli oluşuna, 5. Harem-i Şerif olması hasebiyle değerli olmayı da eklemiştir.

“Şerefu’l mekân bi’l mekîn/Mekânlar, orada oturanlarla, ikamet edenlerle şereflenir” demiş ehl-i ilm, lakin öyle şehirler vardır ki orada oturanlar o şehirle şeref bulurlar.

Diyarbekir böyle bir şehirdir. Şehir tarihiyle, tarihte aldığı rolü ve tarihte edindiği yeriyle değerlendirilir. Diyarbekir’in tarihi ve tarihteki yeri dünyada pek az şehre nasip olmuştur.

Diyarbekir çok farklı dönemlerde mübarek vahyin indiği mekân/şehirdir. Diyarbekir tevhid inancının merkezi olan bir mekândır. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın konuşmalarında ifade ettikleri gibi “Diyarbakır, Kur’an-ı Kerim’de isimleri zikredilen Hz. Elyase ve Hz. Zelikfl (as) gibi iki Resul (as) ve Hz. Harun (as) gibi Nebilerin mekanıdır.” Allah’ın (cc) Elçilerinin Diyarbekir ile ilişkileri buradan geçerken bir süreliğine burada dinlenmeleri ya da birkaç gün misafir kalmaları sadedinde değildir. Bu mekânda peygamberler, nebiler yaşamış ve burada Nübüvvet ve Risalet vazifesi ifa edilmiştir.

Bir şehirde Resul/ler (as) yaşayınca o şehre Allah Tebarek ve Teala’nın mübarek vahyi iner. O mekan Tevhid Dini için merkez mekân olur. Diyarbekir’e de vahiy elçisi Cibril’i Emin as. inmiş ve pak Resullere mübarek vahyi, tevhidi getirmiştir.

Vahiy nedir bilir misiniz?

Ya mekan bilincini?..

Bildiğiniz kaç şehir Diyarbekir’in sahip olduğu bu onura sahiptir?

Dünyada kaç şehirde birden çok peygamber yaşamıştır?

Dünyanın kaç şehrinde son peygamber Hz. Muhammed Mustafa’nın (sav) ashabından yüzlercesi metfundur?

İşte böyle bir mekandır Diyarbekir ve bu sebeple Diyarbekir’den, Diyarbekir’in “fırsat” ve “RİSKLERİ” gibi konulardan bahsederken bu beldeye inen mübarek vahyin eşsiz kokusunu ve maneviyatını göz ardı edemez Millî Eğitim Bakanlığı.

Militan laikçi, despot CHP’nin maneviyata tahammül etmediği dönemlerde manevi doku ve kokuydu.

Şimdi, Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın riyasetinde tarihi yürüyüşünü gerçekleştiren Türkiye’de milli ve manevi değerlerimize sahip çıktığımız bir dönemde Diyarbekir’den bahsederken, yukarıda zikrettiğimiz hususlar sebebiyle bu mekânın mahremiyetine halel getirecek herhangi bir söz, beyanat ve tasarruf kabul edilemez.

Aslında bu yazı bu kadar nazik olmayacaktı. Çok öfkeliyiz, bu öfkemi bu satırlara zehir zerk eder gibi akıtırdım lakin maksadımızın bağcıyı dövmek olmadığının bilinmesi için şimdilik bu kadarla yetinmeyi uygun görüyorum.

Ve;

Milli Eğitim Bakanlığı veya başka bakanlık ve kurumlarda Diyarbekir ile ilgili konularda yazan, söz eden kalem ve kelam sahibi şahısların evvelemirde Atina’da, Tel-Aviv’de, Arizona, Pensilvanya ya da Kaf Dağı’nın ardında yaşamadıklarını bilmek isteriz.

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk döneminde Diyarbakır’a reva görülen bu fecaati Diyarbakır istese de unutamayacaktır. Ama yine de Sayın Bakan gereğini yapmalıdır.

Tabi, ‘Milli Şef’in ruhu Milli Eğitim Bakanlığı’nın koridorlarında dolaşmıyorsa…

 



Bu yazı 5829 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
YUKARI