Bugun...


Zeki Özer

facebook-paylas
BÜYÜK ORANDA VARLIKLARI İLE YOKLUKLARI ARASINDA!
Tarih: 01-07-2023 00:03:00 Güncelleme: 01-07-2023 00:03:00


İnsanlar örgütlü ve organize bir şekilde ekonomik, toplumsal, kültürel ve siyasal özellikli ihtiyaçlarını karşılamaya çalışmaktadırlar. Bu anlamda, dernek, vakıf, menfaat birliği, baskı grubu, oda, inisiyatif grubu,güç birliği v.s. adıyla teşkilatlanmaktadırlar. Yalnız başına üstesinden gelinemeyecek pek çok sorun karşısında, birlikte-beraber hareket etme mecburiyeti söz konusu olmaktadır. Özellikle, son 10-15 yıllık bir süreç içerisinde, bu tür organizasyonlarla donatılmış toplumlara sivil toplum, ve organizasyonların kendisine de sivil toplum kuruluşları (STK) adı verilmektedir.

STK’lar küreselleşmenin hâkimiyeti ile çok daha fazla anlam ve önem kazanmaya başlamıştır. Hem küreselleşmeyi yaygınlaştırmaya çalışan sosyal, siyasi ve hukuki pek çok grup, hem de küreselleşme karşıtı gruplar, hareketlerini son dönemlerin modası olan STK’larla gerçekleştirmeye çalışmaktadırlar.

Özellikle, Türkiye’nin AB’ye giriş sürecinin yaşanması ile birlikte, STK’lar çok daha fazla önem kazanmıştır. Küreselleşmenin ekonomik görüşü olan liberal düşüncenin yaygınlaşması konusunda çeşitli dernek, vakıf ve birliklere aktarılan kaynaklarla STK’lar güçlendirilmek çabasına girilmektedir. Bu paraleldeki STK’ların dışındakiler hem malî açıdan hem de düşünsel ve eylemsel aktiviteler bakımından çok geri durumdadırlar. Büyük oranda varlıkları ile yoklukları arasında bir fark yokmuş gibi olan bu ikinci tür dernek, vakıf ve birlikler doğal olarak kamuoyu oluşturmaktan tutun hizmet üretme yeteneğine kadar pek çok ölçüt bakımından, Batılı STK zihniyetinden çok uzaktır. STK’lar arasındaki, bu uçurum, aslında, toplumdaki sınıfların dengesizliğinin de bir kanıtı olmaktadır. Çağdaş toplum örgütlü olmakla beraber aynı zamanda sınıf dengesi olan toplumdur.

Kurban Bayramı'nın ilk gününde İsveç'te Stockholm Camii önünde Kuran'ı Kerim yırtılarak Mushaf arasına domuz pastırması bırakıldı, ateşe verilerek yakıldı. Müslümanlar için önemli günlerden olan Kurban Bayramı'nda İsveç hükümetinin izni doğrultusunda yapılan bu saldırıyı kınayan Diyarbakır'daki İslami Sivil Toplum Kuruluşları, basın açıklaması yaptı.

Diyarbakır’a yakışmayan bir görüntü oluştu. Diyarbakır gibi bir kentin Müslümanların kırmızıçizgisi olan Kuran’ı kerim karşı yapılan saldırı en azında binlerce insan o alanın dolması gerektiğini maalesef az katılım vardı.   Müslümanlar birliğini olmadığını gören kefereler bundan cesaret alarak kırmızıçizgilerimize saldırıyorlar.

Diyarbakır’da İsveç’e karşı yapılan tepkiden Ak parti Vekillerin, MYK, İl teşkilatı ve diğer siyasi parti temsilcilerin katılmadığı göründü. Sivil toplum kuruluşların varlıkların ile yokluğunu faydaları zararları tartışma konusu oldu.

Avrupa zaten bizden istediğini şimdiye kadar almış, kim Müslüman, kim gayrı Müslüm, kimlik ile biliniyordu onu da hükümet kaldırdı hiç kimse karşı çıkmadı.

Kur'an yakmak; görünüş, işleyiş ve etkileşim açısından sığ bir provokasyon olarak değerlendirilirse bile vahiy kültüründen uzak (neo)paganist insanların barbarlığının dışa vurumudur. "Onlar ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek istiyorlar. Kâfirler istemeseler de Allah nurunu tamamlayacaktır."

 



Bu yazı 4735 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
YUKARI