Bugun...


Ahmet BEŞENK

facebook-paylas
İSKAMBİL KAĞIDINDAN ADAMCIKLAR…
Tarih: 11-11-2020 00:01:00 Güncelleme: 11-11-2020 00:01:00


Walter Lipman, “Gazetecilikte gerçeği söylemek ve şeytanı utandırmaktan daha yüksek bir yasa olamaz.” Demiş, gazetecilik işte böylesi kutsal ve aynı ölçekte realist bir kavram.

Son dönemlerde İskambil kağıdından ya da dubaradan adamlar türemiş, doğruyu söyleyenleri, yazıp, çizenleri, yapmaya çalışanları cezalandoıran bir kesimin olduğu yönünde. Bu söylentileri dile getirenlerin belli ki amacı toplumun gerçekleri görmesini engellemek ve bunu da mevcudun üzerine yığarak suçlamak. 30 yıldır gazetecilik yapıyorum çok soru sordum ve çok şey yazıp çizdim ne kimse niye yazdın dedi ne de YAZARSAN SANA GÖSTERİRİZ demedi. Hele, hele ne bir bürokrat, ne bir siyasetçi ne de bir hükümet yetkilisi bana bu tavırla yaklaşmadı. Son dönemlerin trend modası bu olmuş, ‘Yazınca kızıyorlar, yazmayın diye talimat var, yazamıyoruz’ gibi söylentiler var var ama kimse bunu ne ıspatlıyabiliyor ne de ortaya bir done sunabiliyor. Kuru gürültü, tembellik ve yağdancılıklarına hazırladıkları bir bahaneden başka bişeyde değil. Yahu sen yazıp, çizmezsen ilgili yasal organlar nerden bilecek! Sonra şu olmadı, bu olmadı şikayetleri…

Bazı dönemlerde bazı insanlar bazı dönemlerde de fazlasında ahlak pusulasının şaşırttığı görülebilir, duyulabilir, hissedilebilir. Manevi anlamda ulvi veya önemli etiketlerin takındırıldığı insanlar bile bir anda omurgasızlaşmaya, haysiyeti mumyla arar olabiliyorlar. Bu şarlatanlar zaman, zaman gelenek, görenek ahlak din ve daha birçok değerini yitirinken, maddiyatın etkisinin sağladığı soyut adamlık kıyafetini giyerek şerefli, haysiyetli ve omurgalı görünmeye çalışırlar. Dedim ya omurgasız olan insandan dönme bu yaratıklar toplumun geri kalanını da kendine evirmek için yoğun gayretler sarf eder ki mazereti meşru olsun. İşte bu omurgasız her kalıba giren insanımsı yaratıklar o kadar müdahalekar oluyorlar ki çevrelerindekilerine hayali mazeretler, sanrılar gördürürler. İşte bu tür zamanlarda alak pusulasını doğru yöne çevirmek, bu geri dönüşü olmayan namertlik sahnesinin rollerini değiştirme görevi toplumun önde gelenlerine düşer. Bazen kimlikleri gazeteci olur, bazen politikacı, bazen kanat önderi, bazen de öğrenci olur ama bir şekilde ahlak ve değerler ete kemiğe bürünür.

İşte bu durumlarda doğru yazmak, yazdığını yüksek sesle duyurmak çok önemlidir. Örneğin ülkenin birlik ve beraberliğine kast edenleri, özel veya kamu sektörlerinde hırsızlık, arsızlık, beytül mala tenezzül edenleri deşifre etmek, bunların benamussuz ilişkilerini gözler önüne sermek gazetecinin, polisin, yargıcın, hakimin, savcının, vatandaşın, insanım diyen herkesin görevidir. Eğer ki birileri bu ahlaksızlığın ve namertliğin önünü kapatmaya, üstünü örtmeye çalışıyorsa işte onlar ahlak pusulası şaşmış vatan haini envai türsüz yaratıklardır.

Şunu unutmayalım ki hiçbir devlet yetkilisi hükümet görevlisi, vicdanlı gazeteci, vatandaş kamu veya özel sektörde dönen pisliklere, filmlere, fırıldaklara karşı ‘SEYİRCİ KALIN GÖRMEZDEN GELİN’ demez, diyemez. Çünkü bu onun VE tüm işbirlikçilerinin tükenişi anlamına gelir, her iki çihandada hesabı ağır ve çetin olur.

Evet yakında yeni bir solukla yayın hayatına başlayacağız. İşte o omurgasızlara ahlak pusulası şaşmış lara bir mesajımız var: “Yazacağız ve kimsede niye yazdınız demeylecek”

Şöyle bir söylenti kulağıma son dönemlerde çok gelir oldu: ‘Kamuda ve özel sektörde, reelde ve sanalda haber yaptığımız zaman bazı etkili kesimler buna olumsuz bakıyorlar’ diye konuşmaları sıkça duyar oldum. Şimdi sormak lazım gelmez mi ‘KİM BUNLAR’ diye. 30 yıldır bu işi yaparım hiç bir hükümet yetkilisi dönüp niye yaptın demedi, tam aksine ihbar kabul edip işlem başlattı. Ta ki bu söylemler ayyuka çıktı şimdi belki adam yerine koymuyorlardır hepsi bu. Yani demem o ki kimse demesin bu haberi yapın,. Bunu yapmayın diyenler var.

Yani kimse size yapılan illegal faaliyetleri yapma diyecek kadar cesur olamaz, çünkü bu baştan sona sona ermişliğin kasıtlı ve tahammüden kendisine kıymasını sagğlamaktır. Hele ki büyük dava adamı Recep Tayyip Erdoğan döneminde. Böyle bir akıl tutulması olabilir mi, bir gazetecinin görevi zaten gizemi ifşa etmektir, sen zaten malumu ilan ediyorken kimse sana böyle bişey demez kardeşim, geçeceksiniz bunları. Sen yaz kardeşim kimse sana bir şey söylemez ve hükümetler kendini ancak öyle check up yapabilir.

 içindeki yozlaşmayı yok ettikleri müddetçe vardırlar aksi takdirde anavatan ve benzerleri gibi yitip giderler. Sen yazarsan ancak bu toplumdaki iskambilden adamcıklar ayıklanabilir, tefeciler, alçaklar ancak böyle temizlenebilir.

Evet, birileri birşeyler diyecek diye ürkmeyelim, doğruları hep birlikte yazalım, çizelim, şeytanları sayısız kereler utandıralım. 



Bu yazı 5844 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
YUKARI