Ekonomi işleri başkanı Nurettin Canikli, Kamuoyunda en son yaptığı açıklamalar ile Merkez Bankasının Başkanlarında değişiklik öncelikle görevin; fiyat istikrarının sağlanması olduğunu söyleyerek “Bugüne kadar görev yapan tüm Merkez Bankası başkanları kanunla verilen fiyat istikrarını sağlaması hedefine hep sadık kalmışlardır. Merkez Bankası Başkanlarının değişmesi PİYASALARA MEYDEN OKUMAK DEĞİLDİR.” Diye ifade etti. (Ekonomi giriş haber7  22.03.2021)

Kamuoyunda güncel bazı meselelerle birlikte, bir anda merkez bankası başkanlarının değişimi, Prf. Dr. Şahap KAVCIOĞLU’nun, Naci AĞBAL’ın yerine atanması, pazartesi gününden beri piyasada bir hareketlilik gözlendi.

Döviz kurunun yükselmesi ile bazı kanallar, özellikle; İngiliz Financial Times ve Guardian gazeteleri Türkiye ile Ekonomi Kalkanında bir saldırıya geçmek için sinyal verdiler. Bazı gazeteler özellikle merkez bankası başkanını hedef almaya başladılar.

FT analizini yapan uzmanlar, bunu küresel Sermayenin Türkiye’deki Ekonomi yönetimine karşı kılıçlarının çekildiğinin ilanıdır. Şeklinde gazete manşetlerinde yayınlayarak “Uluslar arası basında 200 baz puanlık faiz artışının alkışlandığını vurgulanıyor.        

•             Yani kısacası faiz artışı destekleniyor.

•             Çünkü herhangi bir fiziki yatırım değil de sadece paralarını Türkiye’de faize yatırıp,

•             Daha sora da çekip gidiyorlar.” Yorumlarını yaptılar.

Bence de çok haklılar… çünkü Türkiye’de işin kolay yönü bu olsa gerek.  Nede olsa yüksek faiz var…

Aslında Naci AĞBAL merkez bankası başkanlığına geldiğinde, o günleri hatırlıyorum, EKONOMİ PİYASASI bayağı bir güven endeksi kazanmıştı. Hatta döviz ve altında müthiş bir düşüşte seyredilmişti. Ne olduysa son günlerde politika faizini 875 baz puan artırarak; faizi % 19 a yükseltti. Bu hamle ile parayı daha geleneksel bir politikaya sürükledi. Aslında bu durum hiç de iyi olmadı, çünkü devlet politikası her daim faizi düşürme hususunda tembihlerde bulunması, yapılan % 19 faiz değişikliği PARALARIN YATIRIMA değil de, Bankalarda FAİZ OLARAK işletilmesi demektir.

Türkiye’de her daim yüksek faiz “ENFLASYONUN” sonucu değil sebebidir. 

Piyasaların veya Ekonominin canlanması için, mutlaka faizlerin düşmesi gerektiğini, her daim savunanlardan biriyim.

•             Paranın gerçek yere,

•             Yani yatırıma dönüşmesi için,

•             Mutlaka faizlerin düşmesi gerekiyor.

•             Piyasadaki faizin düşmesi, nakit likiditesinin hızlı dönüşümünü sağlar. 

Yapılan bu değişiklik ile piyasaların ileriki zamanlarda “ENFLASYONUN” tek haneli olarak görünmesi için, faizlerin mutlak oranda düşmesi gerekir. Aksi durumda ne yatırım kalır ne de Ekonomik İstikrar.