Bunu öğrenmek için yakın tarihimize bir göz atalım. Eski Türkiye’de ABD, İsrail ve bunlarla birlikte hareket eden ülkeler ve Rusya dâhil olmak üzere istihbaratlarının cirit attıkları bir arena haline gelmişti.  Bu meydanda oynan satranç oyununda piyon halkımız olarak kullandılar. Kimine solculuk kültürünü aşıladılar. Kimini de sağcı. Aslında Kültürümüzde sağ, sol kavramları yoktur. Her iki taraf ajanların etkili çalışmaları piyon olarak kullandıkları kişilere tüm finansman ihtiyaçlarını temin ederek ülkeyi kan gölü haline getirdiler. Yanı satın alınanlar kişiler vasıtasıyla kitleleri karşı karşıya getirerek insanlarımızı birbirine kırdırdılar. Binlerce gencimiz öldürüldü, binlercesi de cezaevlerine tıktılar. 1980 darbesinde gazeteciler Kenan Evren’e soruyorlar. “Sizler anarşiyi bir günde kestiniz. Neden daha önce yapmadınız. Sorulduğunda “Biz olgunlaşmasını bekledik” bu ne demek? Bu duruma birileri projeyi sundu bizde uyguladık anlamını geliyor. İşte eski Türkiye buydu. Birileri istiyor diye yöneticilerimize verilen projeler bu şekilde uygulanıyordu 

                         İnsanlarımızı birbirine düşman ettiler Türkiye’nin gelişmemesi için o günkü iktidarları ayarlanmış saat gibi her 10 yılda toplumu darbeye doğru hazırlıyorlardı. Çünkü yönetim onların emrindeydi. Onların emri dışında hiçbir fonksiyonları yoktu. 

                        Tüm bu darbelerden ve sağ, sol çatışmalarından bıkan hiç anlamı olmayan bu kavgayı merhum Cumhurbaşkanımız Özal zamanında asgariye indirmeye çalıştı. Batı tarafından kullanılan malzemeleri kaldırmak istedi ömrü yetmedi. Vefat etti.

                        Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ERDOĞAN işte, Dış istihbarat tarafından düzenlenen bu oyunları bitirmek için Partisi iktidara geldiği zaman yapacağı ilk iş Milli İstihbarı Millileştirilmesi oldu. Bunun için yine dış istihbarat elemanları olarak kullanılan Fetö terör örgütü ve İsrail tarafından Milli istihbaratta ki yapılan düzenlemeye karşı çıktılar. Hatta hafızalarımızı yoklarsak, İsrail’den 70 milletvekili bugünkü Mit müsteşarını protesto etmişlerdi. Fetö istihbarat elemanları da halkı bu yönde ikna etmek içinde, Müsteşarın İran yandaşı olduğuna dair algı üretmeye çalıştılar. Çünkü bir ülkenin bağımsızlığa götüren güç o ülkenin milli istihbaratıdır. Eğer Milli bir istihbarata sahip değilseniz, Özgür ve bağımsız bir ülkeye sahip olamazsınız. Bunu tarih bize canlı olarak gösterdi.

Milli istihbarata yapılan temizlik operasyonunda birçok batı ülkeleri bugünkü gibi kınamıştı. Ama sonunda düğmeye basılarak Milli istihbarat Müsteşarı Hakan Fidanı Fetö Emniyeti tarafında yakalamak istediler. 7 Şubat 2012 tarihinde müsteşarı ve sadık adamlarını savcı tarafından yakalamak üzere ifadeye çağırdılar. Fetöt’ nun Mit kumpası ve aynı zaman darbeye teşebbüs girişimiydi. Öyle bir zamana denk getirmişler ki O günkü Başbakan Recep Tayyip EDOĞAN’IN Ameliyat günüydü. O gün Zamanında ameliyata girmediğinde onların darbe girişimi de başarısız olmuştu.  Olayların detayına girmeden anlatmaya çalışalım. Türkiye’de Mit kalesini kayıp etme acısını çıkartmak için Fetö ve Osman Kavala’yı kullanarak Türkiye’ye diz çöktürmek istediler. Gezi parkı ve diğer olaylarda SOROS’UN bir uzatışı olan Osman kavala Türkiye’de kent kavgalarını gerçekleştirmek için Gezi olaylarında, hendek olaylarında her yerde çeşitli maskelerle toplumun karşısına çıkan Osman Kavala’ nın faaliyetlerini istihbarat tarafından tespit edilerek yakalanmış ve  yargıya teslim edilmiştir. Yargıda gerekli dokümanları toplayarak hakkında karar verecektir. Bugün bu kavala olayı, ABD tarafında Türkiye’nin Eski Türkiye haline getirme talimatı vermemiş olsaydı. Bu adamın peşinde neden bu kadar koşuyorlar. Bunların demokrasiden insan haklarında anladıkları bir şey yoktur. Bunlar ülkemizi zayıflatmak, Ortadoğu’da söz sahibi olmasını istemediği için Türkiye’nin iplerini eline almak istiyorlar. Suriye’deki olaylar da, içerde yapamadıklarını dışarda PKK ve diğer yandaş terör örgütleriyle yapmak istediler. Türkiye’yi de Suriye gibi parçalayarak yüzyıllık bir projeyi Türkiye üzerinde uygulamak istediler. Bugün Türkiye’yi zor durumda bırakmak için bütün fırsatları değerlendirilmektedir. Türkiye’yi zor durumda bırakan Osman Kavaklı denilen bu ülkelerin ajanı olduğu da kesinleşmiştir. Yoksa sırada bir kişi için 10 elçi bir den savunmaya geçmez. Türkiye karşı terör örgütleri kullanan ABD bugün ise 9 batı ülkelerini de Türkiye’ye karşı kullanmıştır. Bu elçilerin bir kişi hakkında yargıya ve Türkiye’ye baskı kurma, Uluslararası ilişkileri yasasına aykırıdır. Bu davranış bir ülkenin egemenliğine saldırı olarak algılanır. Müslüman toplumlara karşı yapılan bu kanunsuz ve zorba davranışların nedenlerinden biri İslam toplumların başsız kalmasıdır. Bugün İslam birliği olmuş olsaydı. Tüm bu haksızlıklara kanunsuzluklara dur denilecektir. Türkiye Başkanı haklı olarak, ülkenin bekasına yapılan bir saldırının bedeli ne olursa olsun ödemeye hazırız dercesine 10 elçinin istenmeyen adamlar ilan etme talimatı yerinde ve cesurane bir karardı. Elbette ki bunların da bir B planı olacaktır. Bu hükümeti düşürüp kendi dişine göre hükümet getirmek elbette ki kolay bir şey olmaması gerekir.  Süreci tam olarak anlatamadık bir iki sayfayla anlatılacak yazı olmadığından dolayı kısa kesmek zorunda kaldık. Tüm bu olumsuzlukların sebebi Türkiye’nin güçlü ve bağımsız bir ülke olma yoluna girmiş olmasıdır. Türkiye’de darbelerin yolu kapandı. Ajanların yolu kapandı. Giren ajanları Türkiye’de yakalanıyor. Türkiye’de iç çatışmayı nasıl yapacaklarını düşüncesi onları hukuksuz yollara düşürmüştür. İşte böyle bir fırsat yakaladı mı sonuna kadar kullanmaya çalışıyorlar. 

     Türkiye’nin bu olumsuz durumu aşması için toplumun tüm kesimleri yediden yetmişe kadar tek vücut olmaları lazımdır. Üst akla burada ekmek yoktur. Tüm siyasi partilerimiz bunu demelidir. Bunu diyemeyen siyasi partiler, onlarla ittifak halinde olduğu Kanaat’ına varılır. ABD’nin bir sömürgesi haline getirilmek kimsenin haddine değildir. Bu millet bilinçlenmiştir. Yalnız kendisine hizmet edecek siyaseti ve siyasetçiyi destekler. Buda böyle biline. Rabbim düşmanlarımıza fırsat vermesin.