Suriye yönetimini zor günler bekliyor. Her şey bitti zaferi kazandık demek kurulan tuzakları görmemek olur.  Onun için yeni yönetimin ihtiyaç duyduğu ve olması gereken dört temel kurumu en iyi bir şekilde donatılması ve çalıştırılması zorunlu olmaktadır. 1. Güvenlik kendi imkânlarıyla bunu en iyi bir şekilde sağlamak, 2 istihbarat gerektiğinde güvendiği bir devletle yapacağı işbirliğinde bunu geliştirilmelidir. 3 Adalet tesisi en iyi bir şekilde yapılmalı atamalarda ehliyet, liyakat ve sadakati ön planda tutulmalıdır. 4. Haberleşme ve iletişim alanı geliştirilmeli, yanlış yalan haberleri hemen iletişim kanallarıyla halkını aydınlatmalı onun için bu dört temel kurum en aktif bir şekilde kendini ortaya koymalıdır.

Suriye’yi bekleyen tehlikeler; elinden gücü alınan süper güçlerin uzantıları terör örgütleri boş durmayacaklardır. Bunlar halkı provoke edecek konular üzerinde duracaklardır. Bunlar pireyi deve yapacak cinsten varlıklardır. Bu hükümetin başarısız olmasına çalışacaklardır.

 Suriye konusunda Türkiye hem kendisine yakışacak uygulamaları sergilediler hem de insanlık görevini yaptılar. Hükümetin düşürmesini aldırmadan Suriye halkına kapılarını ardına kadar açtılar. Barınma, sağlık, beslenme, eğitim konularında tüm imkânlarını seferber ettiler. Suriye halkıda kendisini Türkiye de yabancı hissetmedi ikinci vatanı olarak gördü. Türkiye’de bu uygulamayla kendisine yaraşanı yapmıştır. 

Bugün Müslüman bildiğimiz bazı ülkeler Suriye’nin zaferini hazım edemiyorlar neden acaba? Bugün İsrail bütün insanlığa düşman olan bir ülke olması ve Müslüman ülkeleri  yıkıp yakmakta kimsecikler onlara bir şey diyemiyor. İnsanlığı ayaklar altına alan bu terörist devlete kimse sesi çıkartıp bir şey demezken kendi özgürlüklerini kazanmak için mücadele veren Müslüman bir ülkeye tüm Müslümanlar destek olması gerekirken ancak biz bunun tersini görmekteyiz. Bu nasıl bir Müslümanlık bence bütün Müslümanlar yeniden kendilerini sorgulamalıdır. Ben Müslüman mıyım? Diye sorgulamalıdır.  Müslümanlığın sorgulaması Kuran ve hadis ışığında yapılmalıdır. Müslümanlar bu sorgulamanın cevabını araştırmadan ve gerekeni yapılmadığı takdirde sürekli itilip kakılmaya maruz kalacaklar. Bugün olduğu gibi her taraftan ezilen, ülkesinden sürgüne zorlanan, başlarına evleri yıkılanlar, öldürenler, hepsi de Müslümanlardır. İşte Müslümanlar bu sorgulamaları yapmadan ve net bir cevap bulmadan, güçlü bir şekilde Allah’ın ipine sımsıkı sarılmadan, akıbetleri hep böyle olacaktır.  Bir arpa boyu ilerleyemezler.  

                                                                                                                                 Ali L ALE