Diyarbakır yine tarih yazdı.

İstasyon meydanı yüzbinleri alan toplu halde kâfirlere gereken cevabı verdi.

 Milyonların da evlerinde ekran başında İsveç ve Danimarka ve de saz arkadaşlarına gereken tepkileri görmeleri önemli.

Müslüman halkın gereken tepkilerini İsveç’e ve Danimarka ve de sazla caz arkadaşlarına  göstermeleri yetmiyor.

Bu iş, en çok İslam devletlerini(?) idare eden idarecilere düşer.

Müslümanlar ne zaman ki Kur'ân'a lâyık hürmeti, tazimi ve saygıyı göstermişler, onu dâima başlarının üzerinde tutmuşlarsa, o nispette maddî ve mânevî sahada ilerlemiş, gerçek medeniyeti kurmuşlardır.

Kur'ân'ın en büyük özelliği, onun, Kâinat Sahibinin Kelâmı oluşudur.

İşte Cenâb-ı Hakk, kendi kelâmına hürmet gösteren şahıs ve milletleri her devirde yüceltmiş; kendisini tanımayan, İlâhî emirler manzumesini tahkir eden kimseleri de her zaman rezil ve rûsvâ ve zelil etmiştir.

Nitekim Osmanlı cihan devletinin mimarı Osman Gaziyi yücelten, bir çekirdek mesabesindeki aşiretini dört kıtaya hâkim kılan ve asırlarca Tevhid Sancağı'nı ufuklarda dalgalandıran   neslini yükselten sır, onun Kur'ân'a gösterdiği hürmeti ve tazimi değil midir?

Maalesef bugünkü İslam devletleri(?) ne zaman Kur’an’dan uzaklaştıysa kefereler Kur’an’a saldırmaya başladı.

Bu İslam ülkeleri (?) için bir imtihan.

Ne hikmetse ümmete saldırılara tepkiler, toplu olarak her daîm ve şiddetli şekilde, en çok büyük katılımla Diyarbakır'dan yükseliyor.

Diyarbakır'ın nüfusu ne İstanbul'un nüfusu ne kadar?