Bugun...


Ahmet YOLDAŞ

facebook-paylas
ZAMANIN ÖĞRETMENİ Mİ, ÖĞRENCİSİ Mİ SİNİZ?!
Tarih: 23-08-2023 00:01:00 Güncelleme: 23-08-2023 00:01:00


Ey insan! Sen. Et, kemik ve kan ile yoğrulan,

Anne ve babasını seçme hakkı olmayan,

Irkını ve rengini seçmede rol almayan,

Ya zamanın öğretmeni veya öğrencisi ol.

 

Müslüman yeryüzünde varlık sebebini bilen ve ona göre hareket edendir. Bulunduğu zamanın, mekânın ve anın hakkını vermeye çalışır. Kendisinden istenen nedir? Nasıl yapmalıdır? Yaptıkları Allah’ın rızasına uygun mudur? Gibi sorulara cevap arar. Bulur ve yapar.

 

Zaman insana verilen ömür sermayesidir. İnsan yaşadığı zamandan ve zamanın içinde yaşadıklarından hesaba çekileceğini unutmamalıdır. Müslüman bulunduğu zamanın ya öğretmeni veya öğrencisi olmalıdır. Gerisi gaflettir. Zarardır. Hüsrandır.

Yaratan rabbinin adıyla oku!” (1) Okumak, okutmak, öğrenmek, öğretmek Allah adına, Allah için olmalıdır. Bulunduğumuz zamanı okumalı anlamalıyız. Geçmişi okumalı ders çıkarmalıyız. Geleceğe yön verecek, gelecekte bende Allah adına varım. Diyecek yiğitler olmalıyız. Bunun içinde okumalı, öğrenmeli, üretmeli ve öğretmeliyiz. Bu işleri yapanlarıda sevmeli ve yardımcı olmalıyız.

Okumadan, öğrenmeden Allah’a kulluk yapıla bilinir mi? Öğrenci ve öğretmen oluna bilinir mi? Bireysel, ailevi ve toplumsal görevler yerine getirile bilinir mi? Okumadan maddi ve manevi güç elde edile bilinir mi? Okumadan geçmiş, şu an ve gelecek anlaşıla bilinir mi? Zalimi ve zulmünü bertaraf ede bilir mi? Hayır. Allah’a kul olmanın yolu ilimde, Kullara kul olmanın yolu cehalettir. Bugün dünyaya hükmedenlerin çoğunluğu bilgiyi elinde tutanlardır.

Zamanın öğretmeni veya öğrencisi olmak demek, bulunduğu anı, mekânı ve zamanı Allah adına İslam’ı gündem yapmak ve anın, mekânın ve zamanın hal ilmi neyse öğrenmesi, yaşaması veya öğretmesi demektir.

Rasulullah (sav) buyurur ki; "Ya ilim öğreten ya ilim öğrenen ya dinleyen veya bunları seven ol. Sakın beşincisi olma! Yoksa helak olursun!" (Taberani)

“Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.”(2)

Rab tanınmadan, kulluk bilinmeden, öğrenilmeden nasıl yapılır? Şu kesin bilinmeli ve inanılmalıdır ki, bir Rab var. Birde kulluk. İnsan bunun için vardır. Varlık sebebi budur. Kulluktur. İşte o zaman mesele anlaşılır. Hayat anlam bulur. İnsanın kendisi, hayatı ve yaşamı şekillenir. İyi, istenilen bir kul olur. Dünya ve kâinata bakışı farklılaşır. Yaratılan her şeyle yaratılış esasına göre hareket eder. Bunun için öğrenir, öğretir, dinler ve Vedud isminin tecellisi ile sevilir ve sever. Kendisine emanet edilen, sahip olduğu her şeyi yeri ve zamanı geldiğinde çekinmeden verir. Bu konudaki hiçbir fedakârlıktan çekinmez. Bunu hakkıyla yaptığında zamanın hem öğretmeni hem de öğrencisi olur.

Birey olarak zamanın öğretmeni veya öğrencisi nasıl olunur?

Kendini tanımaya çalışır. Akli, kalbi, ruhi ve bedeni keşiflere başlar. Okur, araştırır, tefekkür eder. Boşa harcayacağı zamanı yoktur. Akli, kalbi, ruhi ve bedeni açlıklarını gidermesi, kendisine verilen bu hazine değerindeki unsurları emanet bilinciyle değerlendirir. Bilir ki bunlardan hesaba çekilecektir.

Neden aklını yaratan Allah adına kullanmadın? Çalıştırmadın? Kalbini neden zikirle doldurmadın? Sevgini, nefretini, aldığını ve verdiğini Allah için yapmadın? Ruhi terbiyeni, nefis tezkiyeni niçin güzel eylemedin? Islah etmedin? İffetli olmadın? Bedenini kullukta, ibadetleri yerine getirmede neden güçlendirmedin? Gibi sorulara hep cevap bulmaya ve gereğini yapmaya çalışır.

Bunu tek başına yaparken yaptığında zamanın öğrencisi, toplum içinde yaparken, yaptığında direk veya en direk zamanın öğretmeni olur.

Akli, kalbi, ruhi ve bedeni kullanmak, geliştirmek, anlamak, kavramak ve kemal noktasına getirmek için okuması, araştırması, tefekkür etmesi, iffetli ve birinden bir şeyler öğrenmesi onu zamanın öğrencisi, bu gayretler neticesinde öğrendiklerini, anladıklarını, kavradıklarını, sevgiyle şefkatle, merhametle, hikmetle ve Allah için iffetle yaşaması, yaşatmak için çalışması onu zamanın öğretmeni yapar.

Hastalandığında sabrı, sebatı kuşanması, Allah’a olan zikrini ve teslimiyetini göstermesi, sağlıklı iken hamd ve şükrünü hal ilmiyle yaşaması, başarılı ve zengin zamanlarında şımarmaması, alçak gönüllü ve ihtiyaç sahiplerine yardım etmesi, cihat yolunda geri kalmaması, yoksulluk zamanlarında da zillete düşmeden, isyan etmeden fakirliğinde bir imtihan olduğunu bilmesi ve gereği gibi yaşaması onu zamanın hem öğrencisi hem de öğretmeni yapar.

Aile olarak zamanın öğretmeni veya öğrencisi nasıl olunur?

İnsanın birinci hedefi iyi bir Müslüman olmasıdır. Kendisinin sağlam bir inanç, samimi bir ibadet, güzel bir ahlak, iffetli, zamanını iyi değerlendiren, başkasına muhtaç olmayacak şekilde helalinden kazanan, harcarken israf etmeyen, başkalarına yardımcı olmaya çalışan ve bütün bunları sahiplenen olmalıdır.

İkinci hedefi de Müslüman bir aile kurmalıdır. Birinci hedeftekileri aile fertlerine öğretmelidir. Aile içerisinde iyi bir eş, iyi bir baba veya anne, iyi bir evlat ve iyi bir kardeş olmaya çalışmalıdır. Bu çalışmayı yaptığında ailesi içinde öğrenci, bunları yaşamıyla, ahlakıyla, sevgi, saygı ve sabrıyla hareket etmesi, aile bireylerine şefkatli, merhametli ve adil olmasıyla onu ailede zamanın öğretmeni yapar.

Toplumsal olarak zamanın öğretmeni veya öğrencisi nasıl olunur?

Müslüman bir toplum, Müslümanın üçüncü hedefidir. Müslüman bireylerin oluşturduğu Müslüman ailelerin çoğalmasıyla Müslüman toplum oluşur. Müslüman toplumda esas İslami kardeşliktir. İslami kardeşlik Allah’ın bizlere toplumsal nimetidir.

Allah’ın biz kullarına yazılamayacak kadar çok nimetleri vardır. Bunlardan bazıları ferdi, alevi ve toplumsal nimetlerdir. Sağlıklı bir beden, güçlü bir irade, sevgi dolu bir kalp, arınmış bir ruh, güzel bir ilim ve güzel ahlak ferdi nimetlerden bazılarıdır. Bunları Allah’ın rızası doğrultusunda kullanırsan şükrünü ifa etmiş olursun. Bunları nefsin istek ve arzuları doğrultusunda kullanırsan isyan etmekle beraber birçok hastalıkla acıyla beraber yaşamak mecburiyetinde kalırsın.

İyi bir baba veya anne, iyi evlatlar ve iyi kardeşler, maddi durum, güzel meskenler ve arabalar aile nimetlerinden bazılarıdır. Bunların şükrü Allah’a hamd, aile fertlerine karşı sorumlu, sadık, samimi, sevgili, saygılı ve sabırlı olmayı gerektirir. Bu şükür yerine getirilmediğinde mutsuzluk, huzursuzluk, başarısızlık, kavga, şiddet ve boşanmalar meydana gelir. Aile duvarları üstüne üstüne gelir.

Aynen fert ve ailede olduğu gibi toplumsal nimetimiz olan İslami kardeşliğin kıymeti bilindiğinde toplumda hak, adalet, hukukun uygulandığı, ahlaki erdemliklerin görüldüğü, başarılar çoğaldığı, yeraltı ve yer üstü zenginlikler rahmet rahmet yağdığı görülür ve yaşanır. Bilinmediğinde de adeta her taraf savaş alanıdır. Kimim eli kimin cebinde belli değildir. Bencillik, neme lazımlık, hukuksuzluk, yolsuzluk, yoksulluk, doyumsuzluk, beraberinde başarısızlıklar ve toplumsal şiddetler her tarafı sarar.

İslami toplumda hakkın, adaletin, hukukun, ahlaki erdemlerin, başarıların, yeraltı ve yerüstü zenginlikler rahmet rahmet yağmasını istiyorsak İslami kardeşliğe riayet ederek, evrensel hukuk sistemi içerisinde sivil mücadelede yerimizi almalıyız. Bu çalışmada bende varım demek zamanın öğrencisi, bulunduğu anda, mekânda, zamanda gündem oluşturma, toplumu bilinçlendirmede yazma, konuşma, seminer, konferanslar vererek, sosyal medyayı kullanarak gösterilen gayretin adı onu zamanın öğretmeni yapar.

Zülüm altındayken zamanın öğretmeni veya öğrencisi nasıl olunur?

Hayat devam ettiği müddetçe değişik zaman ve coğrafyalarda zülüm de devam eder. Devam eden bu zülüm karşısında durum ve tutumumuz ne olmalı? Sızlayan her vicdan, düşünen her akıl, yaralanan her kalp ve yaşaran her göz soruyor. Ne yapabiliriz?

Birçok şey yapılabilir. Zamanın öğretmeni veya öğrencisi olma şuuruyla, önce zalimi, zulümlerini, zülüm yaptığı araçları sonrada kendimizi, gücümüzü, yapabileceklerimizin tespiti yapılır. İşler aciliyet sırasına göre sınıflandırılır. Yapılabileceklerin listesi uygulamaya konulur. Tabi bunlar pansuman işlerdir.

Asıl yapılacak iş, düşmanın, zalimin silahıyla silahlanmaktır. Hatta daha güçlü olmak, fitneyi kökünden söküp atmaktır. Yeryüzünden fitne kalmayıncaya din tamamen Allah’ın oluncaya kadar çalışmak her Müslümanın görevlerindendir. (3) Bu çalışmada canla, başla, zamanla, malıyla çalışma, gerekli olan mücadele silahı o an neyse bulma, yapma, çalışma sahasında olmanın adı zamanın öğrencisi, gösterilen, öğretilen gayretin adı onu zamanın öğretmeni yapar.

Sonuç olarak insan yer yüzüne kulluk için gönderilmiştir. Bu kulluğu öğrenmek, yaşamak, öğretmek ve yaşatmak için çalışmalıdır. Önüne çıkabilecek bütün engeller bu kulluğun imtihan sebebidir. Bazen sabır ve sebat, bazen çalışmak ve terlemek, bazen de infak etmek, kan dökmek ve can vermeyi gerektirir. Bütün bunlar ilimle, bilgiyle olur. İlim ve bilgiye sahip olanlar zamanında gereken işleri yaptığından, yapacağından hep gücü, malı ve beraberinde getirdikleri imkanları kullanarak hep önde olmuşlardır.

İlk emri oku olan İslam’ın inananları, bu emri gereği gibi yerine getirmediğinden bugün birçok konuda sınıfta kalmış ve gerilemiştir. Dün tarihte Müslümanlar bu emri yerine getirdiklerinde Allah onları dünyanın hâkimi, zamanın öğretmeni yapmıştır. Bugün tekrar varlık ilmini ya okuyan ya okutan ya dinleyen veya bunları seven ve bunlara yardımda bulunanlardan olacağız. Yoksa cehalet, sefalet, gaflet içerisinde bir hayat yaşamak zorunda kalırız. Bu da bizleri zalimlere, despotlara, şer güçlerine mahkûm, zillet içerisinde yaşamaya mecbur eder.

Selam, dua, tefekkür, ümit ve sevgilerle..

 

Ahmet YOLDAŞ

 

 

 

 

 

 

 

 

  1. Alak 1.
  2. Zariyat 56
  3. Bakara 193, Enfal 39


Bu yazı 1794 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
YUKARI