“Ömür bir kuş misali uçup gitmekte…

Ruh, bir kafesten kurtulmak isteyen bülbül misali asıl vatanına vuslat hasretiyle yanıp tutuşmakta…”

Ömür bir sermaye olduğu gibi ömrün de gençlik gibi bir sermayesi vardır.

Sermaye içinde bir sermaye.

Her insan malını değerlendirip kat kat kazanmak ister. Ama bütün bu çabalar geçici bir dünya hayatıyla sınırlıdır.

İnsanın diğer bir yüzü ebedi hayata dönük olduğundan asıl değerlendirilmesi gereken şey ömürdür.

Hayat sayılı nefeslerden ibaret olan ilahi bir ikramdır insana.

İnsan, tabiatıyla doğar, büyür ve vakti geldiğinde ebedi aleme intikal eder.

Hayat bir serüvendir ve aslında herkes yanlız doğduğu gibi yanlız bir şekilde ölür. Önemli olan doğum ile ölüm arasındaki zaman zarfına neler sığdırdığımızdır.

İnsanın kendine yapacağı en büyük iyilik buradan kendine eşlik edecek güzel bir amel ile Allah’ın huzuruna gitmesidir.

Hz. Peygamber (s.a.v) bir hadis-i şerifte şöyle buyurmaktadır:

“İnsan öldüğünde kendisine üç şey eşlik eder; bunlar ailesi, malı ve yaptığı amellerdir. Bunlardan ikisi geri döner ve kendisiyle beraber birisi kalır. Ailesi ve malı mezarı başından geri döner ancak kendisi ile beraber sadece yaptığı ameller kalır.”

Başbaşa kalacağımız en değerli şey amellerimiz olduğuna göre hayattayken yapmamız gereken vazifeleri yerine getirmemiz lazım.

İnsan ömrü içerisinde en önemli çağ, gençlik çağıdır. Bundan dolayıdır ki Hz. Peygamber (s.a.v.) doğru yol üzere olan gençlerle ilgili şöyle buyurmuştur:

“Allah’ın kıyamet gününde gölgesine alacağı kişilerden biri de gençliğini Allah’ın ibadetinde geçiren kişidir.”

Kıyamet gününde insanın ilk önce sorguya çekileceği nimetlerin başında gelir gençlik. Gençlik çağı insanın güç ve kuvveti yerinde olduğu bir çağ olduğundan insanın kendini kontrol etmesi gereken bir çağdır.

Hz. Yusuf daha gencecik bir delikanlı iken Mısır Vezirinin eşi kendisini yoldan çıkarmak ister ancak Hz. Yusuf hem Allah korkusundan hem de kendisine iyilik yapan Vezire ihanet edemiyeciğini belirterek yıllarca zindanda kalmaya razı olur.

İffet sadece kadın için değil her mümin için bulunması gereken en önemli özelliklerden biridir. Gömleği önden değil arkadan yırtılmış Yusuf misali temiz gençlere ihtiyacımız vardır.

Nasihat isteyen gençlere Yusuf sûresini okumak yeterli olacaktır. Asaleti, güzelliği ve zenginliği bir arada bulunduran bir kadına karşı iffetini koruyan bir gencin hikayesidir belki de Yusuf sûresi…

Hz. Peygamber (s.a.v.) Mekke’de İslam dinini yayarken ona ilk inananlar gençler olmuştur.

İslam dini gençlerin omuzlarında yükselen ve güçlenen bir dindir.

Medine’den gelerek müslüman olmak isteyen bir grupla beraber Musab b. Umeyr gibi gencecik bir delikanlıyı Medine’ye göndereren Hz. Peygamber (s.a.v.), bu vesileyle hicret etmesi için Medine yurdunu Musab b. Umeyr vasıtasıyla İslam ve iman yurduna çevirmiştir.

Uhud savaşında bu genç sahâbi kendini Hz. Peygamber’e (s.a.v.) siper ederek şehit düşmüştür.

Oysa Mekke’deki gençler arasında en yakışıklı ve annesinin kendisini çok sevdiği için sürekli en güzel elbiseler giydirdiği ve Hz. Peygamber’e (s.a.v.) en çok benzeyen kişiydi Musab b. Umeyr.

Dünya fitnesinin her türlü desiseleriyle gençlerimizi ağına çektiği bu asırda bilinçlenmek ve gençlerimizi de bilinçlendirmek gerekir.

Her türlü potansiyele sahip gençlerimizin bütün çabalarını bu uğurda harcaması gerekirken bu enerjilerini boş heveslerle yok etmeye çalışan günümüz dünyasındaki güç odakları onları bir hiç uğruna heba etmektedir…