Cuma namazlarında okunan hutbe cemaatin bilgisine  sunulan güncel ve ilmi konuları içerir.

Bu hitabın içeriği değişkenlik arz edebilir. Zaman yer cemaatin seviyesi bunu etkiler ve değişkenlik arz edebilir.

İlimiz Kulp ilçesinde geçen hafta kılınan cuma namazında içeriği bahane ederek ilçe kaymakamının cami imamına şiddet uygulayarak tavır almasının doğru olmadığını ve bunun sonuçları değerlendiyorum  arkasında başka konuların olduğunu düşünmekteyiz.

Şeçim arafesinde Kulp ilçesinde yapılan yürüyüşler, imam pravakasyonu bölgenin gelmiş olduğu noktada zayıflayan DEM siyasi anlayışının tekrardan alevlenmesine sebep olacak bir sürecin başlamasını tetiklemektedir.

Ülkenin her rahatlama sürecine girdiğinde bu tür pırovakatif olaylarla tekrar başa dönülmesi  sağlanmaktadır.

Bir cami imamının yanlış yapma ihtimalinin uyarma yada ceza verilmesi ita amiri olan ilçe müftüsü tarafından verilmesi gerekirken ilçe kaymakamının şiddet uygulayarak ceza hükmünü yasaların haricinde kendi yanından ortaya koyulması doğru olamaz.

Bunu şununla kıyaslarsak bir bakanın yada valinin kaymakama bu denli bir uygulama yapması ne kadar doğru olur. Onun için şunu demek yanlış olmaz her zaman  "adalet hepimize lazım" bu gün kaymakamın bu yanlışının arkasında durmak pırovakatif bir eylem başlangıcının fitilini ateşlemek olacağını unutmamak gerekir.

MHP başta olmak üzere bu yanlış uygulamayı duygu boyutunda değerlendirip imama karşı bir linç ve ötekileştirici üslup kullanmak devlet adamlığı kimliğine yakışmayan kabileci yönetimi andırmaktadır.

Bu olayda Türkiye'nin gelmiş  olduğu şeffaf devlet anlayışına uymadığını ve AK parti iktidarından önceki devlet ve iktidar anlayışını hatırlatmaktadır.

Bu ülkenin istihbaratı kolluk kuvvetleri var iken imamın bir üst makamı var iken imama verilecek cezanın kaymakama düşmediği hele hele kaymakam tarafından  şiddet uygulanması kabul edilir değildir.

Buna siyasi parti vali kaymakam ve bürokratların destek vermesi eski Türkiye anlayışının kulak tırmalayıcı seslerinin gelmesini göstermektedir.

Hükümet başta olmak üzere iç işleri bakanının kaymakama soruşturma açıp yetkisini bireysel egosuna kurban etmesinin sorgusunun yapılması gerekmektedir.

Hükümet bu konudaki yaklaşımı ile kulaklarımıza işittirdiği yeni Türkiye anlayışına uymadığını hatırlatmak isterim.