escort bursa escort bursa
canlı casino casino siteleri
istanbul escort
https://home.gis.gov.gh/
bonus veren siteler bonus
https://www.istanbultaksi.org/
escort konya
xslot trbet tarafbet orisbet betturkey betpublic bahiscom betebet betlike mariobet betist 1xbet trendbet istanbulbahis zbahis royalbet betwild alobet aspercasino trwin betonred bizbet
Bugun...


Celal Yılmaz

facebook-paylas
Gassal: Ölümün Aynasında Kendini Görmek
Tarih: 10-01-2025 00:02:00 Güncelleme: 10-01-2025 00:02:00




“Biz unuturuz ama ölüm bizi unutmaz” diyor Sezai Karakoç, Ruhun Dirilişi adlı eserinde. Modern dünyanın bize sunduğu parlak ışıklar, sürekli akan haberler ve bitmek bilmeyen telaşlar arasında, ölümlü olduğumuz gerçeğini hatırlamayı sürekli erteliyoruz. Tabii platformunda izleyiciye sunulan Gassal, tam da bu unutkanlığımızı yüzümüze çarpan bir yapım olarak karşımıza çıkıyor.
Selçuk Aydemir’in yönetmen koltuğunda oturduğu ve Ahmet Kural’ın başrolünü üstlendiği bu dizi, yalnızca bir kara komedi değil; aynı zamanda bir ayna. Ancak bu aynaya baktığınızda alıştığınız yansımayı değil, ruhunuzun derinliklerinde sakladığınız soruları görüyorsunuz. Mesela: “Ölümle yüzleşmeye hazır mıyım?”
Dizinin odağında, toplumun genellikle görmezden geldiği bir figür olan gassal yer alıyor. Ölümle en mahrem haliyle yüzleşen bu karakterler, aslında bizlere hayatta ne kadar yüzeysel bir şekilde dolaştığımızı hatırlatıyor. Bu bağlamda Gassal, yalnızca bireysel bir hikâye anlatmıyor; toplumsal önyargılar, yabancılaşma ve manevi değerlerin yozlaşması gibi derin meselelere de temas ediyor.
Dizinin yönetmeni Selçuk Aydemir ve senaristi Sümeyye Karaaslan, mizahın içine ustalıkla serpiştirdiği varoluşsal sorgulamalarla izleyiciyi huzur veren ama rahatsız da eden bir duygu dünyasına davet ediyor. Aydemir’in diğer projelerinde alıştığımız hızlı kurgu ve abartılı karakterler burada yerini daha dingin, daha düşünceli bir yapıya bırakmış. Bu, yönetmenin filmografisinde önemli bir kırılma noktası. Taşranın sade atmosferi, ölümün ağır gerçeğiyle birleşerek diziye benzersiz bir ritim kazandırıyor. Aydemir’in minimalizme olan bu yönelimi, hikâyeyi daha güçlü ve evrensel kılıyor.
Dizinin senaristi Sümeyye Karaarslan ise ölüm gibi ağır bir temayı mizahın incelikleriyle buluşturmayı başarmış. Kara komedi, genellikle yaşamın trajedilerini gülümseyerek karşılamamıza olanak tanır; ancak Gassal bu türü bir adım öteye taşıyor. Mizah, burada yalnızca eğlence değil, aynı zamanda bir yüzleşme aracı. İzleyici, gülümsemelerinin akabinde kendini sorgularken buluyor.
Ahmet Kural’ın başrolü olduğu dizide başkarakter olan Baki’nin hikâyesi, hepimizin hayatında bir noktada sorduğu sorulara odaklanıyor. Ölümle burun buruna gelen Baki, aslında modern insanın varoluşsal krizlerini temsil ediyor. Hepimiz, bir şekilde kendi Baki’mizle yüzleşmek zorunda kalıyoruz. Baki isminin “sonsuz” anlamına gelmesi de gözlerden kaçan başka bir ironi. Bununla birlikte Gassal’i çarpıcı kılan diğer bir husus ise “baba, evlilik, çocuk, dostluk, maişet” gibi insan hayatının temelinde yer alan meseleleri ölüm duruluğunda işlemesi. 
Bana sorarsanız sanat, rahatsız edici olmayı göze almalıdır ve Gassal, bunu fazlasıyla göze almış bir yapım. Herkesin övgüyle ya da eleştiriyle bahsettiği bu dizi, aslında daha fazlasını hak ediyor. Bu, yalnızca bir televizyon yapımı değil; bir felsefi arayış, bir toplumsal eleştiri, bir iç hesaplaşma. İzlerken kendi ruhunuza bir ayna tutmaya cesaret edebilirseniz, Gassal size düşündüğünüzden çok daha fazlasını sunacaktır.
“Ölürsem beni kim yıkayacak?” sorusunu yanıtlamak için önce, “Ben kimim?” diye sormaya hazır mısınız?

Celal Yılmaz

 



Bu yazı 191 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
HABER ARA
YUKARI