Bugun...




facebook-paylas
HDP’DE GERİLEME DÖNEMİ BAŞLADI
Tarih: 11-10-2020 18:35:00 Güncelleme: 11-10-2020 18:35:00


Önce Altan Tan, sonra Kadri Yıldırım derken geçenlerde de Mehmet Ali Aslan’ın HDP’den istifa etmesi, HDP’de bir gerileme döneminin yaşandığını gösterdi.

Önemlikle Büyükşehir Belediyeleri ile ilçe belediyelerine atanan kayyumlar ve yaptıkları çalışmalar, HDP içinde bir takım kişilerin ön plana çıkmasını sağladı ve bu durum bazı kişilerin partiden ayrılmalarıyla sonuçlandı. HDP’nin tarihsel durumuna baktığımızda Güneydoğu ile Doğu Anadolu’da en az destek aldığı dönemin bu yıllar olduğunu belirtebiliriz.

31 Mart 2019 tarihinde gerçekleşen yerel seçimlerde HDP’nin kazandığı Iğdır MHP’ye, Tunceli TKP’ye, Şırnak, Ağrı ve Bitlis ise AKP’nin eline geçti. Ek olarak HDP içerisinde yaşanan iç çekişmeler sırasında birçok üye istifa ederken, HDP Millet İttifakı’na katılmadığını belirtse de orda aldığı destek sayesinde barajı geçti.

Bu konuların dışında, 22 Ağustos tarihinde oğlunun dağa kaçırıldığını ve sorumluların HDP’liler olduğunu aktaran bir anne ortaya çıktı; Hacire Akar. Bu anne Diyarbakır HDP İl Binası önünde oturma eylemi başlatır ve akabinde oğluna kavuşarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan tebrik telefonu alır. Yaşanan bu gelişme üzerine Akar’ın mücadelesini örnek alan Fevziye Çetinkaya, Remziye Akkoyun ve Ayşegül Biçer başta olmak üzere 50’yi aşkın anne, evlatlarına tekrar kavuşmak ümidiyle 3 Eylül’den beridir Diyarbakır HDP İl Binası önünde oturma eylemine başlattı. Keza bu oturma eylemleri başta İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Aile Çalışma ve Sosyal Politikalar Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk olmak üzere, şehit aileleri, siyasetçiler, sanatçılar, gazeteciler, yazarlar, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, toplumun her kesiminden vatandaşların desteklerini alarak pekişti.

Peki, gel gelelim en önemli soruya; HDP nasıl oldu da yükselişten ani bir düşüşe girdi? Bu durumu HDP’de 3 dönem haliyle aktarmak isterim.

HDP’NİN YÜKSELİŞ DÖNEMİ

27 Ekim 2013 tarihinde Ertuğrul Kürkçü ve Sebahat Tuncel’in Eş Başkanlığı’nda mecliste, Halkların Demokratik Partisi adıyla yeni bir parti kuruldu ve bu parti, beşten fazla partinin çatısı altında birleşti. Bu sayede Kürt siyasi hareketi ile Türkiye solunun bazı partileri ve örgütleri, HDP adı altında bir araya geldi. Bu durumun zuhur bulması, Partinin Türkiye’de tanınmasını sağladı.

Genel seçimlerin yapılmasına günler kala yaşanan bir patlama, esasen HDP’nin parti olarak ses getirmesine neden oldu. 5 Haziran 2015 tarihinde HDP, Diyarbakır İstasyon Meydanı’nda miting yaptığı sırada bir patlama gerçekleşiyor, DAEŞ tarafından düzenlenen saldırı sonucunda 5 vatandaş yaşamını yitirirken, yüzlerce kişi de yaralanıyordu. Tam da bu sırada hem millet hem de seçmenler bu yaşanan patlamanın hükümet tarafından yapıldığını belirtir, yaşanan gelişmeler Ak Parti’nin oy kaybına ve HDP’nin barajı geçmesine ön ayak oluşturuyordu.

Akabinde HDP ilkin 7 Haziran 2015 seçimlerinde yaklaşık altı milyon oyla yüzde 13,12 alarak 80 milletvekili; sonrasında ise 1 Kasım 2015’de yenilenen seçimde yüzde 10,76 oy alarak, kıl payıyla 59 milletvekili çıkartır. Bu durum HDP’nin ilk düşüş sinyali idi. Birde küçük bir not paylaşmak gerekir ise, HDP (DBP), 2014 yerel seçimlerinde 102 belediye kazanarak ses getirmeye devam ediyordu.

HDP hiç hız kesmeden Kobane’de yaşanan DAEŞ saldırılarını bahane ederek 6 – 7 Ekim 2014 tarihinde halkı sokağa davet eder ve bu çağrı 36 ilde sokak olaylarının yaşanmasına neden olur. Çıkan olaylarda 2 polis memuru şehit olurken, 43 sivil vatandaş ise hayatını kaybeder. 331’i polis memuru, 438’i sivil vatandaş olmak üzere 769 kişi yaralanırken; çatışmalarda 5 örgüt mensubu ölü, 3 örgüt mensubu ise yaralı olarak ele geçirilir.

Aradan geçen bir yıllık dönemde tarihler 20 Temmuz 2015’i gösteriyordu. Esasen HDP’nin yükselişini devam ettirecek bir takım olaylar vuku buluyordu. Kobani’ye oyuncak ve insani yardım malzemeleri götürmek için Suruç’ta olan 300 genç, konakladıkları Amara Kültür Merkezi’nde basın açıklaması yaptıkları sırada intihar saldırısı gerçekleşir ve patlamanın ardından terör örgütüne mensup saldırgan ile birlikte 33 kişi hayatını kaybeder.

Yaşanan bu gelişmelerin ardından bir de sivil toplum kuruluşlarınca 10 Ekim 2015 tarihinde Cumartesi günü Sıhhiye Meydanı’nda düzenlenecek miting için kortej çalışmaları devam ederken, saat 10.04’te üç saniye arayla iki patlama meydana gelir ve ikisi çocuk 100 kişi ölürken, 391 kişi ise yaralanır. Patlamalarda 2 terörist parçalanarak ölür.

İşte, yaşanan tüm bu olayların art arda gelmesi HDP’de bir güçlenmeye ve ses getirmeye iterken, halkta ise bir soru işaretine yol oluşturuyordu. Çünkü halk bu yapılanları DAEŞ’ten değil, hükümetten biliyordu. Oysaki yapılan tüm saldırılar tamamen DAEŞ terör örgütü tarafından gerçekleşiyordu.

HDP’NİN DURAKLAMA DÖNEMİ

Filhakika HDP bu gelişme içerisinde iken birde 2011 tarihinde hayata geçirmek istediği ama başaramadığı Fiili öz yönetim ilanlarını başlatır (özerk yönetim) ve yeni süreçte birçok ilçe merkezinde hendekler kazılıp barikatlar örülüyordu. Bu durum şu anlama geliyordu; Türkiye’yi içeriden kuşatmanın adı olan hendek ve barikatlar, teoriden pratiğe dökülüyordu.

HDP bu çalışmayı başlatırken bir de proje taslağını oluşturuyordu. Neydi bu taslak? Hendek ve barikatlar en yoksul olan yerlerde, siyasetin ve halkın sürekli sömürü olarak kullandığı yerlerde gerçekleşecekti. Örneğin Sur, Diyarbakır’ın o dönemlerde nerede ise en yoksul yeriydi. Ancak Diclekent ve Ofis adı verilen Diyarbakır’ın diğer yerlerinde bu barikatlar işe yaramıyor, partiye gönül verenler orada yaşayanları ‘‘Beyaz Kürtler’’ olarak adlandırıyordu. Keza Cizre, Silopi, Nusaybin’de yaşanan durumlarda aynıydı diyebiliriz. Kısacası bir yol haritası çizilmiş ve biçimlendirilmişti.

İşte, tam da bu sırada, tabiri caizse kendini olayların ve operasyonların ortasında bulan yoksul halk zaten ihtiyaçlarını karşılayamıyorken bir de bu durumların yaşanmasıyla isyan eder ve Partiye tepkiler yağdırır. Yani anlatmak istediğim husus şudur; HDP’nin, halkında destek vereceğini düşündüğü girişim, desteksiz bir şekilde durdu (-ki aslında devletin girişimleri durdurdu).

Yoğun çatışma süreçlerinin yaşandığı dönemde DBP (HDP)’nin 10 il, 72 ilçe, 12 belde olmak üzere 94’üne kayyum atandı. 95 belediye eş başkanı tutuklandı. 22’si kadın, 50’ye yakın eş başkan ise halen tutukluğuna devam ediyor.

HDP’NİN GERİLEME DÖNEMİ

2015 ile günümüzü adlandıran gerileme dönemi, dört yıl içerisinde HDP’de çok büyük bir düşüşü meydana getirdi. Altan Tan ve Kadri Yıldırım gibi isimlerin istifa etmesi partide bir iç çekişmeye yol açarken, bu durum diğer popüler ve çıkarcı siyasetçilerin ön plana çıkmasını sağladı. Keza yaşanan tüm olaylar partide gruplaştırmaya neden oluştururken, şu anda partide vekil olan hiçbir vekil tam anlamıyla birbirine güvenmiyor diyebiliriz. Çünkü çıkarcılar ile diğer düşüncelere sahip olan bu gruplaşma, Mehmet Ali Aslan’ın da istifasıyla daha da pekişecek gibi gözüküyor. Demedi demeyin, HDP başka bir parti kurarsa veyahut Ali Babacan ile Ahmet Davutoğlu’nun kuracağı söylenen partilere geçerse hiç şaşırmam. Çünkü son seçimlerle parti içinde gerçekleşen tartışmalar, partinin her an kapatılmasını göstermektedir.

Devrim AKTÜRK



Bu yazı 1685 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
HAVA DURUMU
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
YUKARI