Bu sorunun muhatabı kimler biliyor musunuz? İstanbul Sözleşmesinden çekimle kararına karşı olup “kadına yönelik şiddeti önleme ve kadın erkek eşitliği” gibi kavramlarla yalan yanlış beyanlarda bulunup, bu kararın feshi için Danıştay’a müracaat ettiklerini diyenlere bu soruyu onlara soruyorum.

Niye diyecekseniz? Gel beraber bakalım.

*Bu sözleşme aileden çok partner sözleşmesidir, yani herhangi bir evlilik akdi olmadan bir arada yaşayan kimselerin karşılıklı hakları koruyor.

*18 yaş altı kızları kadın olarak kabul ediyor,  gönüllü beraberliğe  kimse dokunamaz diyor, ama evliliğini yasaklıyor.(3.madde (f) fıkrası)

Yani 15 yaşında kızınız başkasıyla cinsel birleşirse, gönüllü beraberlik derse kimse onlara laf edemez. Ama 16 yaşında gönüllü evlenişse yani Allah’ın emri peygamberin kavli ile nikah kıymışsa hem koca hem de bu evliliğe onay veren büyükler cezalandırılıyor.

Şu anda genç evlilik mağdurları dediğimiz ceza evindeki gençler ile dışarıda kalan boynu bükük kadın ve çocukları bu sözleşmenin mağdurlarıdır. Sonradan çıkan bir yasayı nasıl geriye doğru işlettiler onu da bilmiyor!

Sözleşmede bu anormallik varken halkı aldatmaktan utanmıyor musunuz?

*Bu sözleşmenin 4.maddesinde “cinsel yönelim” diye bir kavram geçiyor bu kavram eşcinselliği meşru görmeyi ve bu tür evliliklere yasal altyapı taraf olan devletlerden istiyor, bana rağmen bu sözleşmenin arkasında durmaktan utanmıyor musunuz?

*Erkek erkekle, kadın kadınla evliliğe nasıl bakıyorsunuz, bu insanlığa ihanet değil mi? Şeytanın askerleri ancak buna destek verir.

*12.maddesinin 5.bendi kadına yönelik şiddette örf, adet, kültür, sözde namus ve dinden gelen hiçbir değer kabul edilemez, bu tür değerlerin kökünü kazımak lazım dendiği halde bu maddeyi dile getirmeden halkı aldatmaktan utanmıyor musunuz?

Hani bir Müslüman’dık? Hani bizim ilahi kitabımız Kur’an vardı? İnsan bu kadar Allah’a meydan okur mu? Bu gevezelik yapan bir toplum huzur bulabilir mi?

*Ayrıca şiddeti ekonomik, psikolojik, cinsel ve fiziksel şiddet olarak çeşitlendirip neyin şiddet, neyin şiddet olmadığını anlaşılmaz hale getiren, aile huzurumuzu kaçıran bu sözleşmenin arkasında durmaktan utanmıyor musunuz?

*48.maddede mahkemelik olan karı koca arasına uzlaşma/arabulucu giremez deyip ailenin dağılmasına seyirci kalmayı emrederken hiç vicdanınız sızlamıyor mu?

Bu sözleşme Kadının davadan vazgeçmesini dahi kabul etmiyor, bunu halktan gizlemekten utanmıyor musunuz?

Halbuki Allah karı kocayı dinleyin mümkünse onları uyuşturun/barıştırın diyor.

*Bu sözleşmede 24 defa Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ifadesi geçiyor bunun aile huzuru ile ne alakası var. Bu madde gereği kadın erkek cinsel eşitliği savunup tuvalet ve hamam birliği hakkını savunuyor bunu savunmaktan utanmıyor musunuz?

Kısacası bu sözleşme en az kadına yönelik şiddeti önleme ve kadın erkek eşitliğini konu alıyor. Bu sözleşmen aile huzurunu bozmaktan başka bir şeye yaradığı yok.

Rus Lider Putin veto etti, Macaristan Meclisi reddetti, Ermenistan uygulanmasın! diye imza kampanyası açmış, hala destek vermekten utanmıyor musunuz?

Allah rızası için izah ediyoruz. Şimdi bu gerçek izahtan sonra hala bu sözleşmenin taraftarı olabilir misiniz?

İşte mesele bu, eğer bir inanç, kültür ve tarihsel değerlerimizi göz ardı edip hayatımızın yularını seküler, tanrı tanımaz kimselere teslim edersek olacağı budur.

Aile, insani değerlerle, sevgiyle, karşılıklı fedakarlıkla ayakta kalır. Ufak tefek sorunlarını mahkeme taşıyan karı kocadan aile olur mu? 

Eğer bilerek bu mücadeleyi veriyorsanız, İslam düşmanları olduğunuzu söyleyin, hodri meydan! ama eğer bunları bilmeden arkasında duruyorsan artık bu ırz ve namus düşmanı kimselerin arkasında durmaktan vazgeçin derim.

Allah sonumuzu hayreylesin.