Elli yılı aşkındır sabırla, metanetle, umutla devleti bir düzeye getirdik derken bir de bakıyoruz bir uzman çavuş Şırnak’ta, diğeri Beşiri’de vatandaşın namusuna göz dikiyor. Vah ki ne vah!

Ben 28 yıllık devlet memurluğu yaptım, yerine göre amirlik yerine göre memur olarak çalıştım. Benim bildiğim bir devlet memuru yüz kızartıcı suç işlediği zaman dahi kurumdan ihraç ediliyordu. Ne hikmetse bu iki kerestenin etrafı da nizamiye duvarı ile kapalı ve kusurlarına/kabahatlerine bahane aranıyor.

Şırnak’taki tacizci uzmana valilik “aşırı alkollü” oluşunu mazeret göstermişti, sanki aşırı alkollü olmak bir devlet memuru için normal bir şeymiş gibi, hele ki askeri disiplin, buna nasıl müsaade ediyor? Hani bir laf var “özrü kabahatinden büyük”  dolayısıyla valiliğin açıklamasını anlamakta zorlanmıştım ve o zaman “sen buna aşırı şerefsiz de sene” diye sosyal medyada bir tepki göstermiştim.

O yetmedi bir de baktık ki asıl kabahat burnumuzun dibindeymiş, Beşiri’de 18 yaşında bir genç kız bir uzman çavuşcuk tarafından alıkonulup keyfine göre tecavüz ediyor, şikâyet edilmesine rağmen, serseri tecavüzcü kereste serbest bırakılıyor, yetmiyormuş gibi “kimse bana bir şey yapamaz, daha önceden de yaptım” diyerek hava cıva atıyor. Ne yazık ki kız zulmün bu kadarına dayanacak gücü kalmayınca da intihar ediyor.

Böyle dangalak insanları koruyan ne kadar yetkili, ilgi kimseler varsa hepsinin hakkında soruşturma açılması ve “a’mden ve ilmen” kim hamilik yapmışsa bir an evvel meslekten ihraç edilmesi lazımdır. Unutmayalım “Rızayı kabahat aynı kabahattir” sözü insanlığın müktesebatıdır.

Böyle bir suçu işleyen makamı ve rütbesi ne olursa olsun, rezildir, şerefsizdir, adidir. Görmediniz sözde vekiller dahi tecavüzcü olabiliyorlar, HDP Mardin millet vekilinin edepsizliğini duymayan kalmadı.

Ama işin kötü tarafı bu üniformalı silahlı devlet memurları devlete leke getiriyorlar, hepimiz üzülüyoruz, bu kusurların sebebi bizim gibilerden soruluyor.

Beşiri halkı nasıl bu kadar sabırlı olmuş?

Nasıl bu kadar kendini tutabilmişler?

Ben bu olayı tacizci/tecavüzcü yakalanmadan iki gün önce duydum, bir az etraflıca hadiseyi öğrenene kadar her gün kahroldum.

Bu tür kimseler devletin içinde birer “kanser uru”, bu Ur’u bir şekilde devletin dışına atmak lazım. Bu uçkuruna düşkün şerefsizler yüzünde haksız yere devlet millet arası açılıyor, HDP’nin eleştirisine konu/malzeme çıkıyor.

Şimdi soruyorum;

Beşiri Kaymakamı bu olayı duymadı mı?

Jandarma komutanı bilmiyor muydu?

Batman valisi haberdar olmadı mı?

Bir anekdot ile yazımı bağlamak istiyorum. 90’lı yıllarda doğuda mecburi görevini tamamlayan bir astsubay, aynı tavrı Afyon’un bir beldesinde devam ettirmek istedi, konuşmaları argo, halka üstten bakıyor, bir akşam kahvede lambayı söndürüp bu kevaşeyi epey dövdüler, kepaze edip bıraktılar, oradan bir süre kayboldu, ondan sonra da tayını başka tarafa aldı. O belde halkını tebrik ettim. Doğru olanı yaptılar, sizin güvenliğiniz için görevlendirilmiş kişi sizin huzurunuzu kaçıramaz/kaçırmamalı.

Daha birkaç ay önce ilçemizin Jandarma bölük komutanımız Binbaşı Hasan Baş’a insani ilişkilerinden, iyi niyetli ve sevilen bir komutan oluşundan dolayı konfederasyonumuz MESK adına başarı plaketi verdim. Doğruya doğu yanlışa yanlış demek durumundayız.

Kimse eski karanlık devletin o menfur günlerinin hayalleriyle yaşamasın. Türkiye Cumhuriyeti medeni bir devlet olma yolunda her geçen gün mesafe alıyor. Bir dangalak yüzünden devletin karnesine kırık bir not yazılmasına sessiz kalamayız.

Bu kimsenin bir an evvel askeriyeden ihraç edilmesini ve gereken cezaya çarpılmasını bekliyoruz.

Allah bir daha böyle dertli haberleri duymayı nasip etmesin!

NOT:Bu gün Giresun’da sel felaketinde şehit olan uzman çavuşlarımıza rahmet, yakınlarına sabır diliyorum.