Hepimiz katkı sunuyoruz, çürümeye. Eserimizle övünmesek ayıptır!..-

Bu gün sanal ortamı bir ziyaret faslı gerçekleştirdik.

Tik-Tok için yetkililer toplanacakmış.

Oldukça para-pul ilişkileri varmış, vergilendirilmemiş biçimde.

İpini koparan, cep telefonuyla akla-hayale gelmeyecek çekimler yapıyormuş.

Mubarekler(?), Cannes Film Festivali'ne aday sinema filmi çekecek profesyonelliği yakalamak üzere.

Facebook, orta yaş grubunun üstünde olanlar için ideal. Eski revaçta değil.

Instagram, hikaye...

Watshapp, sadece sizde bulunan telefonlarda etkili. Belki yurt içi ve dışı ücretsiz görüntülü haberleşme için avantajlı.

Diğer birçok sosyal mecra alanı yok mu?

Var, elbette!..

Onları da yazmaya gerek duymadık.

e-postalarda oldukça hareketlilik var, ilginç reklâm sağanağı mevcut.

Sizin gereksiz kutunuzda dünyanın birçok tarafından gönderilen linklerde en azı milyon dolarlardan bahsediliyor.

Kocası kanserden ölüp, büyük servete konan mı ararsınız, iyilik meleği hanımlardan mı ?

Hesabınızı bloke etmek için, hemen herkes hazıŕ kıt'a.

Her yerde cinsellikle tuzağa düşürülmek istenen istenene.

Hemen herkes doktor olmuş, önüne gelen gelene.

Balın binbir çeşidi, her derde deva.

Bitkisel tedavîde çığır açanlar var, kanseri, şeker hastalığını önlediğini söyleyenler mevcut, kalp-damar hastalıkları ve bir dünya kadar "tedavî" adı altında pazarlama teknikleri, network çalışmaları dahil.

Youtobe apayrı bir bela.

Herkes aşçı herkes öğretmen herkes âlim, herkes profesör.

Herkes tıklanma oranında dövizle aylık para kazanma derdinde.

Cocuklara masallar mı oyunlar mı?

İstediğiniz videoyu izlemeden önce reklâm, ortasında reklâm...

Haberlerde aynı yol.

Velhası'l-ı kelâm, kapitalizmin oyuncağı oldu, bu teknolojik oyuncak, cep telefonu.

Eskiden böyle miydi, hayat?

Biliyorsunuz, anlatmaya gerek yok, her şey mükemmel.

Yemek yapma, hazır iste.

Elbise mi?

Bir tıkla kapıda.

Kitap mı?

Hemen iste!..

Değerli okurlar, gazeteler bile sanal ortamda en çok okunan oluyor.

Biz, kulislerden edindiğimiz bilgilerden yola çıkarak yazılar yazar, dururuz siyasete dair.

Bu belirttiğimiz hususlarla ilgili siyasetçilere çok görev düşüyor.

Siyasetçiler, televizyon dizilerine de el atsa, sabah ve akşama doğru kimin elinin kimin cebinde belli olmadığı programlara, yemek yarışmalarına bir el atsa!...

Bu kayıp kuşağın niçin bu hale geldiği belli değil mi?

Giyim-kuşam bir rezalet...

Hemen herkes sitemkâr.

Devletin, hükümetin bir tedbir alması gerekiyor, acîlen.

Okullarda serbest kılık-kıyafet uygulamasında öğretmenlerin eli-kolu bağlı.

Ana-baba gibi öğretmeni şikâyet eden öğrenci, her zaman haklı...

Bu ve benzeri olumsuzluklar içinde olan toplumda yoksulluk diz boyu.

Uyuşturucu  ve alkol bağımlılığı, fuhûş...

Ne desek, herkesin özgür olduğu nanesi çiğnenir, duruluyor.

Biz, âilenin toplumun temel çekirdeği olduğunu öğrenerek, büyüdük.

Şimdi mi?

Bir kadının evli iken doğan çocuğunun üç kişiden hangisine ait olduğu üzerine saatlerce ve günlerce süren televizyon programları var, baba kıza, oğul kızın annesine, amca kardeşinin eşine, eş ise otomobilinin sürücüsüne âşık televizyon dizileri revaçta.

Filistin mi Gazze mi?

Yahudînin attığı bombalardan daha güçlü bir yıkım gerçekleşiyor, toplumda.

Biz, belediye seçimlerine kilitlenmiş, kimin ne kadar oy, hangi maçta hangi takımın kazanacağı tartışması içinde havanda su dögerek, ömrü beyhude işlerle geçiriyoruz.

Utanacak yüzü olmayanlardan farkımız kalmadı.

Manzara bu.

Savunan varsa, herkes sevdiğiyle beraberdir, Sayın okurlarımız.