Güç birliği, tecrübe birliği, tarih birliği kulağa hoş gelen şeyler, ancak birliğin mayasında;

İman varsa,

İslam varsa,

Mana varsa huzurlu bir hayata zemin hazırlayabilir.

İşte görüyorsunuz Birleşmiş Milletler 193 ülkeden oluşuyor, ama “ilahi öğretiyi” tanımadığı için dünyaya bir huzur getiremedi/getiremiyor.

Oluşan bu yeni teşkilatların aynı tuzağa düşmemesi için hatırlatma temalı bir yazı yazmak görevimiz olsa gerek.

Recep Tayyip Edroğan’ın bu ülkeye güven vermesi fiilen “ilahi öğretiye” hizmetkarlık yaptığından dolayı değil mi? Fiilen diyorum çünkü önemli mevzularda yasal düzenleme fırsatını yakalayamadı/yapamadı.

Onun için diyorum ki dünya yönetim kalitesi açısından bir bunalım yaşıyor. Tek çare ilahi adaletin gölgesine girmektir. Allahumehfizna eğer Kemalizm ile Laiklik ile bu oluşumu şekillendirmeye çalışan olursa vay haline/halimize!. O zaman ne tarihinize, ne kültürünüze ne kökünüze sahip çıkabilirsiniz.

Baksanıza politik sahada neden Kürt, Türk çatışması var, çünkü sahada politik olarak çalışan bir kısım Kürtler 50 yıllık dahi geçmişi olmayan Abdullah Öcalan’ın peşine düşmüşler, bir kısım Türkler de Atatürk’ün izinde olduğunu söylüyorlar ve patinaj ediliyor, halbuki 200 yüz yıl öncesine gitseler, atalarının sorunları nasıl çözdüğüne müracaat etseler daha rahat anlaşacaklar.

Yavuz Sultan Selim ile İdris-i Bitlisinin nasıl anlaştıklarına baksalar, Sultan Alpaslan ve Kürt aşiretlerinin hangi değerler etrafında bir araya geldiklerine baksalar ve o anlaşmaları daha da geliştirerek yoluna devam etseler, daha huzurlu bir hayatımız olacak diye düşünüyorum.

“Türk Devletleri Teşkilatı” olarak 7 devletin bir araya gelip ileriye dönük bir plan program önüne koyarak anlaşmaları önemlidir, hayırlı olsun, ama hayat nizamı açısında eğer ilahi öğretiden faydalanmazlarsa dünyanın diğer ülkelerinden ne farkları kalır. Vizyon itibariyle gönül dünyalarında Kürtlerin bir değeri yer almıyorsa ne anladım bu işten?

Türk dünyasına huzur kazandırmak istiyorsanız ruhlarını doyuracaksınız, O da Kur’an’ın ifadesiyle “kalpler Allah’ı zikir ederek huzur bulabiliyor” öncelikle ve özellikle bu insanlara cennetin adresi olan Camilerin yolunu göstereceksiniz. Doğrusu “Teşkilat Toplantısında Cami fotoğraflı bir görüntünün duvara yansıması beni epey umutlandırdı.

Selam ve duayı,

Mertliği ve kanaati,

İhsan ve İkramı

Şefkat ve merhameti,

Hak ve adaleti,

Öğreteceksiniz, çünkü sadece işe git gel yaparak insana vakit öldürmek, onu oylamak insana zulümdür.

Türkiye Cumhuriyetinin çeyrek asır öncesine kadar Kürt vatandaşlarına yaptığı zulmün üstünü örtbas eden kendisi ört bas olur, bunu unutmayalım!

Eğer “Türk Devletleri Teşkilatı” uluslararası düzeyde Kürtlerle barışık olmazsa ve Kürt vatandaşlarımızın dua ve desteklerini almazsa, bir tarafı yaralı bir oluşum olur ki gelişmesi, olgunlaşması ve kıskanılacak duruma gelmesi zor olur.

“Türk Devletleri Teşkilatı” aynı zamanda Kürt’leri de araştırıp soruşturulması, sorunlarıyla ilgilenilmesi gereğini ajandasına almalı diye düşünüyorum.

Büyük olmak istiyorsanız, büyüklüğün gereğini yapacaksınız. Bence yapacağı ilk davetlerden biri Mesut Berzani’yi gözlemci olarak bu oluşuma davet etmektir. Kıbrıs için devlet olmayı/tanınmayı akılından geçirip Irak Bölgesel Kürdistan’ının konumunu görmezlikten gelmek gerçekçi değildir.

Biri kalkıp, “Ben teşkilatıma bakarım, kırk milyon Kürd’ün canı cehenneme” derse iflah olması zor olur, benden söylemesi.

Vesselam.