İslam’da şaşmaz bir kaide var, bir münkire karşı; ki bu haksızlık olabilir, ahlaksızlık olabilir, hırsızlık olabilir, üç durumdan en az biri ile muhakkak karşı duruşun olmalıdır.
Ya bizzat müdahale edip o kötülüğü ortadan kaldıracaksınız,
Ya sözlü olarak eleştireceksiniz,
Ya da kalbimizle nefret edeceksiniz ki üçüncüsü ile yetinmek imanın zayıflığına işarettir, eğer kalben de münkirden rahatsız değilseniz hardal tanesi kadar bile imanınız yoktur demektir. Bu ölçü Hz.Muhammed aleyhisselatu vesselamın hadisi olarak mütevatir derecede günümüze ulaşmıştır.
Buyur ölçü bu, artık kim mümin, kim değil az çok bilinir, ama kalben rahatsız olup olmama icraata yansımadığı için tam bilemeyiz, fakat kişi kendini iyi bilir.
Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın BM’deki konuşmasını bu açıdan ele aldığımız zaman bir mümin edası ile konuştuğunu rahatlıkla söylenebilir.
Konuşmalarının tamamı bir yana, özellikle İsrail ile ilgili kısmı ehli vicdan insanları mest ettiğine inanıyorum, tabi muhalefet aşısı ile aşılananlar hariç.
Özet olarak;
En son orta yere İsrail askerinin masum bir kadını kasten öldürmesinin alçak bir saldırı olduğunu söyledi ve İsrail devletinin sınırlarının belli olmadığı, Filistin toprağına yayıldıkça yayıldığı, başka tarafa da yayılma hayalleri olduğu 1948, 1967 ve günümüz durumunu harita üzerinde göstererek karşılaştırdı ve “BM buna karşı sessiz duruyorsa neye yarıyor” diye genel kurula sordu.
Bundan daha manidar bir tespit ne olabilir?
Aslında şu İsrail siyonizmine bir çare bulunursa dünya sorunları %51’i kendiliğinden azalır diye düşünüyorum. Herifler hikayeyi dini bir esas sayarak ha bire arzı mahut için envai türlü zulüm yapmaktadırlar.
Ben de yazdığım yazılarda, katıldığım radyo veya tv programlarında hep şunu dillendiririm. “Bazı dünya ülkeleri 1967 sınırına göre İsrail’i devlet olarak tanıdı, ama bu gün o sınır ihlal edilmiş, ucu nereye de dayanacağını bilenemez bir şekilde İsrail yayılıyor, acaba bu devlet meşruiyetini kaybetme dimi?” Diye sorarak bu günkü haliyle devletlerin İsrail’i tanıma kararlarını gözden geçirmeye, İsrail’i uyarmaya ve dikkate almazsa tanıma kararını bozmaya davet ediyorum.
Hele şu çarpık inanca bakın Hz.İsa’nın gökten inmesi için Kudüs kentinin İsrail başkenti olması gerekiyormuş, böyle bir kabahat böyle bir maskaralık olur mu? ABD’de yaşayan sayıları 80-90 milyon olan Evanjelist’ler buna inanıyor ve dengesiz Truamp’ta onlardan biridir.
Başka neler söyledi;
*Suriye sınırları içinde düşünülen Güvenlikli Bölge için yine harita üzerinde göstererek dünyadan bir talepte bulundu.
*Yemen’in, Miyanmar’ın, Yukarı Karabağ’ın durumuna dikkat çekti.
*İslam dünyasını birliğe çağırması da ayrıca manidardı. Özellikle Şii-Sünni meselesini uzatmanın kimseye faydası olmadığına işaret etti.
ABD Başkanı da 30 dakika konuştu, ama konuşması daha çok ABD saltanatına endeksli ve yeni sıkıntılara gebe bir konuşmayken Cumhurbaşkanımızın 35 dakikalık konuşması nokta vuruşu tarzında dünya sorunlarına dokunup çözüm için bir alternatif içeriyordu.
Devlet Başkanımız bu vakar ile ülkemizin, bölgemizin, İslam aleminin ve dünyanın beğenisi hak eden bir duruş sergilerken, bazıları konuşmasının altına hemen iç siyasetten örnekler vererek bu başarısına gölge düşürmeye çalıştılar.
Arkadaş doğruya doğru, yanlışa yanlış demeden hayatta başarı elde edemeyiz.
Erdoğan iç sorunlarının çözümü için de çok uğraştı, ama her hamlesine muhalefet destek olacağına köstek oldu.
Hele bakın;
CHP ne yapıyor?
HDP ne yapıyor?
MHP ne yapıyor?
O zaman Erdoğan’ın halinden anlayacaksınız diyor, Erdoğan’ın BM’deki konuşmasını dudak bükerek değerlendirenleri insafa davet ediyorum.
Erdoğan Adam gibi adam, ama her nedense yalnız kaldı, belki bunda onun da payı olabilir, ama tüm paydaşların bir daha kendini özeleştiriden geçirip doğruların etrafında kenetlenmelerini bekliyorum. Bu öz eleştiriyi başta Recep Tayyip Erdoğan’ın yapması lazımdır diye düşünüyorum.
Saygılarımla.
başakşehir escort,ikitelli escort,güneşli escort,kayaşehir escort,bağcılar escort,esenler escort,eyüp escort,güneşli escort,kumburgaz escort,topkapı escort