Tövbe etmek bu kadar zor mu arkadaş?

Yanlış yapabilirsiniz, hani bir kelam-i kibar var, “beşer, şaşar” ama bunun sonunda pişmanlık olmalı, özür dilenmeli, tövbe edilebilmeli erdemli insana bu yakışır. Yoksa yapılan yanlış faaliyet, sarf edilen söz ilmen ve amden(Bilerek ve kasıtlı) olur, o zaman vebalı da ağırdır.

Söz ve davranışlarıyla dikkat çeken birkaç Ak Partiliye sesleniyorum!

1- Lütfiye Selva Çam Ak Parti Genel Merkez Kadın Kolları Başkanıyken bir bahaneyle Abdurrahman Dilipak’a 81 il kadın kolları başkanlarını harekete geçirerek dava açtı. Bir yanda kadını savunayım derken, aslında dolaylı olarak İstanbul Sözleşmesine de destek vermiş oldu. Eğer burada bir kasıt yoksa bir an evvel tövbe etmeli ve açtığı bu davayı geri çekmeliler.

2-Yakın zamanda Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına atanan Derya Yanık’ın eski sosyal paylaşımlarında bir sürü sıkıntılı ifadeler var, ya bunlardan dolayı özür dilemeli, ya da bu sözlerin arkasında olduğu izlenimi verecek, tercih onun ama tövbe kapısı açıktır, bence tövbe edip aslına, fıtratına dönmelidir,

3-Bir süre Türkiye Avrupa Birliği Bakanlığını yapan ve şu anda dış işlerinde diplomat görevini sürdüren Egemen Bağış bir ara ağzından kaçırarak  “bakara makara….” Diyerek Kur’an-ı Kerimi küçümser bir ifade kullandı, bir gün mahcup bir eda ile kamuoyunda özür dileyip tövbe etmesini beklerken,  kendisinden bir haber yok.

4-Eski Milli Savunma/Milli Eğitim Bakanlığını yapmış İsmet Yılmaz “Ak partiye oy verin cennetin tapusunu alın” gibi ucuz bir ifade kullandı, ondan da bir pişmanlık duymadık şimdiye kadar,

5-Zülfü Tolga Ağar, her ne hikmetse akla hayale gelmeyen bir gafı da bu mirasyedi yaptı “Cumhurbaşkanı bize Allah gibi geliyor” dedi, vah, vah vah!

Bunun konuşmasını kendisinden dinleyerek bir az detaylandıralım;

"Sayın Cumhurbaşkanımız Elazığ'a geldi. Miting için ayakta bekliyoruz, protokol dizildi, tek tek tokalaştı, sıra bana geldi, yüzüme bakıp güldü, ben de niye gülüyor diye düşündüm. ‘Evladım senin bıyıklar uzamıyor mu?’ diye sordu. Cumhurbaşkanı denince bize, acayip, çok korkunç bir şey, Allah gibi geliyor, ben de, ‘Efendim saat 4'e kadar uzar. Hiç merak etmeyin dedim’ yanağımı okşadı" söyledikleri bu.

Hele şu talihsiz, küfür kokan beyanatlara, laubali hal ve davranışlara  bakın aman Allah’ım!

Ak parti bir yandan bu insanları terfi edip ödüllendirirken, kimisi de sağdan soldan 2-3 kalemden okkalı maaşlar alırken, benim işsiz ya da asgari ücretle çalışan vatandaşlarıma söyleyecek bir cevabım kalmıyor.

Daha dün bakanlıktan ayrılan Zehra Zümrüt Selçuk hemen Demir Çelik A.Ş.nin yönetim kurluna kapak attı.

Devlet-Millet için 14 BİN maaş alarak Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kuruluna üye olanlar. Hangi birini anlatacağım?

Aman Allah’ın bu ne hırs ya Rebbi. Ben 4.100 liralık Öğretmen emekli maaşıyla cebimden harcama yaparak,  bir yanda sivil toplum çalışmalarına katkı verirken, diğer yandan basın aracılığıyla hak adına bir şeyler yazıyor, muslumandunya.com internet gazetesinin Genel Müdürlüğünü yapıyorum,  kimseye minnetim de yok, birileri de sağdan solda 10 BİN liraları topluyor. Ayıptır, yazıktır, günahtır insan aklıyla oynamayın.

Anadolu insanı 6.hissine kulak verirse siyasi dengeleri alt üst eder, haberiniz olsun. Ak Parti uzatmalara oynayan bir parti değildir/olmamalıdır. Birileri ne koparsak kârdır moduna girdi galiba.

Ak partinin bir vizyon partisi olarak kendine gelip, yoluna devam etmelidir. Görüyorsunuz bütün muhalefeti bir araya toplasan bir parti etmiyor, kimisi eskici, onlara kalsa Parlamenter  sisteme dönecekler, kimisinin gözü dışarıda; AB ve ABD’den medet beklerken, kimi parti de terörden nemalanıyor, tıpkı şehit cenazeleri üzerinde siyaset yapan kimi partiler gibi. Bu ülke artık bu kalitede bir siyaset istemiyor.

Zaman kendine gelme zamanı, tövbe, istiğfar etme zamanıdır.

Benden söylemesi!