Diyarbakır’da Cuma günü Kulp ilçesi'nde Kaymakam ve İmam arasındaki hutbe sonrası darb olayı, halen Diyarbakır’da gündemin birinci maddesi.

Türkiye Cumhuriyeti Laik bir ülke, şeriatla yönetilmiyor.

  Cumhuriyetin kanunları geçerli.

Bu konuda hiç kimse farklı düşünemez.

 Bu konuda imam suçlu mu?

Siz, o haftanın hutbesi neyse imam onu okur.

Ne hutbe verilirse okuma mecburiyeti var.

 Hutbeyi reddeder ve okumasan, yerine farklı bir hutbe konusu seçersen,  o zaman imamlık düşer.

Devletin kadrosunda imamlık erine  fahri imamlığı köylerde ara.

Bu kavga,  AK Parti ile MHP arasında bir kavga ...

Bizim bölge,  hasas bir bölge.

Kaymakamın  imama attığı bir  tokat ya da el-parmak sallama, mikrofon aperatıyla müdahale imama değil, imamın temsil ettiği İslam’a atılmış mı oluyor?

Bugün ve her gün İsrail'in yaptığı zulmü eleştiriyoruz.

Yıllardır Kudüs  işgal altında değil mi?

Bir İsrail Kudüs’te okunan hutbeye müdahale etmiş midir?

O kadar hutbede Yahudiler'e âyetlerden alınan ifadeler var.

Yahudiler, cami içinde imamı der-dest etmiş mi?

İmamı, cami içinde  darp etmiş mi?

Bu bölgenin tek ve yegane suçu kürt olmak mı?

Bu ülke herkesin.

Şehitlerin arkasına kime  saklanmasın.

Bu topraklar için, bayrak için, ezan için şehid vermeyenlerden değil, bölge insanı.

Bir takım kanunsuz işlerin yapılması kabul edilemez

Bu ülkede yaşayan her kim olursa olsun,  etkin olanlari  kimliklerine bakılmazsın şehit dendi mi  saygısı var.

Cami adabı da devlet adabı da bellidir.

Bu olay,  provaksiyon olabilir.

Bu ülkeye halen tam demokrasi gelmediği, beğenilmeyen anayasadan belli.

Ne yazık ki her seçim öncesi, anayasayı değistimek seçimin geçim derdi olmuş.

Seçimler bitmiş, anayasa değiştime buzdolabına...

Bu ülkede halen İslam dinine müdahale edenler var mı?

Hutbeyi şöyle okuyacaksınız...

Vaazı böyle vereceksin. ..

Şu haftada filan hutbede şu yada şu kişilerin adı olmalıydı...

Bazısı, hutbe konusuna kendince bir şeyler katmak ister.

Zafer Partisi, hutbe okunuken müdahale eder, bu kameraya alınır ve algı oluşturma savaşları başlar...

Dememiz o ki bu hususta dikkât esastır.

Verilen bir sayfalık hazır hutbe okunurken, bir-iki cümle okunmamış olabilir.

İnsanoğlu, papağan değildir.

İmam, minberde mutlaka unutmuştur.

Bu olaya karışanlar, hutbe metnini okumuş, gelmişlerdir.

Daha önce bu imamdan hoşnut olmayan birileri mutlaka haber uçurmustur, şikâyetçi olmustur.

Arkasında namaz kıldığın imamı şikâyet, nasıl bir hak?

Müftülüğe gitmek varken...

Kaymakamı buna müdahil etmek neyin nesi?

İslâmda bir beldede, kazada, şehirde cuma namazını en üst görevli kıldırır.

Muhakkak muzip biri bu ifadeye gülebilir, bizi tiye alabilir.

Lâik bir ülkede bir zaman namaz kılan, oruç tutan yetkililer bilinmemek isterdi.

Şimdi camiye serbestçe geliyorlar...

Hutbede bir-iki cümle okunmamış imiş.

İmam, vaazı verirken buna değinmiş mi?

Hem namaz yönelişi kimin için?

Niçin namaz kılınır?

Açılan eller esnasında dua kime yapılır?

İmamın okuduğu hutbe, mecburi okunan hutbedir, kimsenin itirazı yok.

Bu hutbe metninin eksik okunduğunu iddia ap ayrı bir husus.

Gaye üzüm yemek olsaydı, bağcı dayak yemezdi...

Çağırırsın müftünü, gereken bilgiyi verirsin, aksaklik varsa giderilir.

Yok, kendin düzeltmeye kalkışırsan, iş bu dereceye gelir.

Desek ki...

O zaman valiler kaymakamlar bu ülke hutbe okusun, cemaatin önünde namaz kılsın.

İslâm, bunu emreder de bunun dışında yaşayanlar ne der?

Ezanın sesini kıstırmak için on takla atıp amuda kalkanlara gün doğmuş, olur.

Beyler, Efendiler biraz değil, çok dikkât!..

Bölge insanını küstürme, onu dışlama çok kötü bir durum.

Bölgeye atanan kaymakamlar, yarının vali adayları.

Çok iyi yetistirilmeli.

Bölge sosyolojisini iyi bilmeli.

İmamın nerede nasıl konuşması gerektiğini İmam bilir.

Bir cami cemaati, farklı siyasî eğilimlerden oluşur.

İmam, her zaman  bunun farkındadır da farkında olmayanlar, bu ince noktayı, hususu bilmeli.